Oluşturulma Tarihi: Mart 27, 2004 00:00
BAŞLIĞI irdeyelebilmek için önce bazı kişisel açıklamalar getirmem gerekiyor. Bir; bazı ‘‘mekani nedenler’’den ötürü ben yarın oy kullanmayacağım.Zaten, aynı ‘‘mekani nedenler’’den dolayı hayatımda dört kez sandığa gittim.İlkin, şeffaf zarfa ‘‘hayır’’ mazrufunu koymaktan korkmadım ve generallerin zapt-u raptına meydan okuyarak, cunta anayasasına ‘‘yallah’’ pusulası attım. Sonra, Özal'a sevgi beslememe ve antika siyasetçileri reddetmeme rağmen, demokrasi etiğim zorunlu kıldığı için, köhne politikacıların dönüşüne ‘‘evet’’ dedim.Bir de, daha kurulmadan önce bile can-ı gönülden desteklediğim ‘‘YDH’’ya ve ‘‘aykırılığı’’ndan hoşlandığım ‘‘ÖDP’’ye oy verdim ki, işte hepsi hepsi bu kadar.* * *İKİ; ben ‘‘gidene ağam, gelene paşam’’ diyenlerden değilim.Hayatımda hiçbir zaman, hiçbir iktidara ‘‘yağcılık’’ (!) yapmadım. Yapamam!Zaten Halep oradaysa arşiv buradadır, bırakın adları dahi tüylerimi diken diken eden Demirel - Ecevit - Erbakan üçlüsünü, herkes kendisine pohpoh çekerken bile, naçizane, bu satırlar yazarı Tansu Çiller'in ‘‘hoş ve boş’’ sıfatına vaftiz babası oldu.Alnım ak, vicdanım ferah. Güce ve güçlüye tapmak bana sonsuz yabancıdır.Üç; bazı ritüellere uymak da dahil kendimi kesin İslami aidiyetten hissetsem dahi, Ernest Renan'ın ‘‘her şey mümkündür. Allah bile’’ sözünü benimsemiş bir ‘‘bilinemezci’’ olarak, felsefi - metafizik anlamda daha ziyade ‘‘agnostik’’ sayılırım.Her halükarda, istisnasız bütün din dogmalarına uzak duran ‘‘laik’’ ve ‘‘ratio’’ düşünce sistematiğim bir yana, seçtiğim ve çoğu kez de meydan okuyarak yaşamak zorunda kaldığım ‘‘sıradandışı’’ (!) hayat tarzım asla ‘‘imani’’ şemalarla bağdaşmaz.Kendilerini ‘‘süper laikçi’’ sayanlar bile yanımda ‘‘ultra muhafazakar’’ kalırlar.Bütün bunları açıklamam gerekiyordu, çünküü.* * *ÇÜNKÜ, dobraca söylüyorum, eğer yarın oy kullansaydım, AKP'ye atardım.Evet AKP'ye atardım, zira ilkin, bu parti iktidarı politik, ekonomik ve bilhassa da demokratik alanlarda, esas gidişat itibariyle gayet başarılı bir performans sergiledi.Şu kesin, şimdiki Türkiye tarihte hiç olmadığı ölçüde sivilleşti. Devlet esnedi.Statüko geriledi, değişim dinamikleşti, toplum ferahladı, Ankara prestij kazandı. Bunları ise, çoğunluğun refah ve özgürlük coğrafyasıyla bütünleşmek özlemini kendisi için de hedefe dönüştüren AKP'nin dürüst ve sebatkar tutumu mümkün kıldı.Kendi hesabıma, onu mükafatlandırmak ve devamını getirttirmek isterdim.* * *SONRA, evet oyumu AKP'ye atardım, çünkü Erdoğan'ın başkanı bulunduğu ve artık ‘‘merkez muhafazakar’’ veya ‘‘İslami demokrat’’ kimliği belirleyicilik taşıyan kurum yalnız Türkiye için değil, tüm Müslüman alem için de bir ‘‘şans’’ oluşturuyor.Şükür ki, Büyük Kemal'in ektiği sekülarizm tohumları toprağımızda kök saldı.Sayesinde, o Müslüman alemin o ‘‘İslami demokrat’’lığını yalnız biz ürettik.Zaten, hayat tarzıma rağmen işte bundan ötürü AKP'den ‘‘korkmuyorum’’(!).‘‘Takiyye. İş pişince önce senin gibi enayilerin canına okuyacaklar’’ türü ‘‘ihtarlar’’a da karnım tok. Bu parti kurulmadan çok önce Türkiye ‘‘siyasi İslam’’ının farklılığını ve ‘‘açılım trendi’’nin kaçınılmazlığını vurgulamış, bugünü öngörmüştüm.Şimdi, yarının da bugünden iyi olacağına inandığım için AKP'ye oy verirdim.Hayır, asla ‘‘AKP’ye oy atın’’ gibi bir telkinde bulunmuyorum. Ne haddime.Fakat bu parti seçmenlerini de ‘‘mürteci’’ ve ‘‘ahmak’’ görmenizi istemiyorum.Ama beni ‘‘mürteci’’, ‘‘enayi’’, ‘‘yağcı’’ görüyorsanız, eh, diyecek şeyim yok!
button