Güncelleme Tarihi:
Ergin'in avukatları Rasim Kuseyri ve Yonca Ozan tarafından açılan davanın dilekçesinde, Durgun'un, 23 Kasım 2006 tarihindeki TBMM Genel Kurulu'nda, gündem dışı söz alarak, “yolsuzluklarla ilgili bir takım açıklamalarda bulunduğu” kaydedildi.
Durgun'un, konuşmasında, Ergin'e karşı “hakaret içeren ve kişilik haklarını ihlal edici ifadelere yer verdiği” savunulan dilekçede, şu iddialara yer verildi:
“İlgili güne ait TBMM tutanağı incelendiğinde; Durgun tarafından, Ergin'e, Hatay bölgesinde yapılan yerel siyasi rekabetin bir parçası olarak mizansen hazırlandığı açıkça görülmektedir. Bu mizansende, Ergin'i karalamak ve siyasi yönden çökertmeye çalışmak amaçlanmıştır.
Davalı Gökhan Durgun, konuşmasında, Ergin'e suç isnat ederek, zan altında bırakan sözler sarf etmiştir. Bu arada AK Parti'den ayrılan Hatay milletvekilleri Mehmet Eraslan ile ihraç edilen Fuat Geçen'e de danışıklı sataşmada bulunup onların da söz almasına imkan vererek hep birlikte Ergin'e karşı bir yıpratma ve karalama kampanyası vücuda getirmişlerdir.”
Dilekçede, Ergin'in “kişilik haklarını ihlal ettiği” öne sürülen Durgun'dan 50 bin YTL manevi tazminat talep edildi.
SUÇ DUYURUSU
Öte yandan, Sadullah Ergin, Gökhan Durgun ve Ahmet Tüfenkçi'nin, ”haberleşmenin gizliliğini ihlal”, “özel hayatın gizliliğini ihlal” ve ”iftira” suçlarından cezalandırılmaları istemiyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu.
Suç duyurusu dilekçesinde, Durgun ve Tüfenkçi'nin, 29 Kasım 2006 tarihinde TBMM'deki basın toplantılarında, “Ergin hakkında suçlayıcı nitelikte bir takım iddialarda bulundukları ve bu iddialarını ertesi gün dağıtacakları CD ile ispatlayacaklarını iddia ettikleri” kaydedildi.
Gökhan Durgun'un bir gün sonra basın toplantısı düzenleyerek, şikayete konu CD'yi basın mensuplarına dağıttığı ifade edilen dilekçede, “CD'nin tetkik ve deşifresinde şüphelilerden Ahmet Tüfenkçi'nin, Ergin'in makamına gelerek ve önceden kurguladığı şekilde bir kısım sorular sorarak müvekkilin verdiği cevapları kaydettiği anlaşılmaktadır” denildi.
Dilekçede, şüpheliler Durgun ve Tüfenkçi'nin, “kişiler arasındaki konuşmaları kaydettiği, dinlediği ve kamuya basın yoluyla ifşa ettikleri” savunularak Türk Ceza Kanunu'nun ilgili maddeleri uyarınca cezalandırılmaları istemiyle dava açılması talep edildi.