Güncelleme Tarihi:
AKP ile liberaller arasındaki gerilim, Başbakan’a yakınlığıyla bilinen Yeni Şafak yazarı Fehmi Koru’nun, AKP'nin kendisine destek veren liberallerle arasındaki koalisyonunun çatladığını yazmasıyla başladı. Koru’nun olayı ortaya çıkaran yazısı özetle şöyleydi:
"BİZDEN BURAYA KADAR"
"Daha önce özgürleşme çabalarına destekte bir araya gelebilen bir hak ve özgürlükler koalisyonu vardı, o çöktü. Kim, kimi terk etti, Ak Parti mi destekçi liberallere aldırmadı, yoksa liberallerin bir bölümü mü, 'Bizden buraya kadar' dedi, henüz tam anlaşılmıyor. İlk girişim, hangisinden gelmiş olursa olsun, fark etmiyor; görünen o ki, var olan bir koalisyon çatladı.
"ORTAKLIK ÖZGÜRLÜĞÜ GENİŞLETTİĞİNİZ KADAR"
Bu yazıya yanıt Ahmet Altan’dan geldi. Taraf gazetesindeki köşe yazısında Ahmet Altan, "Ortaklığımız, sizin özgürlükleri genişlettiğiniz kadardır. Siz, bazı özgürlüklere arkanızı döndüğünüzde, bunların sizi ilgilendirmediğini düşündüğümüzde ortaklığımız biter" diye yazdı.
Ve yazı şu ağır cümlelerle devam etti:
"Siz, başkalarının özgürlüklerine omuz silkerken liberallerin sizinkinden farklı gündemi olmasına şaşırmanızı da, doğrusu bu ya, şımarıklık olarak görüyorum. Siz, gerçekten AKP'yi pusula, Tayyip Erdoğan'ı da zihinsel önder olarak kabullenmiş aydınlar mı gördünüz çevrenizde? Öyleleri var mı bilmiyorum, varsa acırım onlara."
BAŞBAKANIN AZARLAMASINA SERT YANIT
Altan, "Erdoğan'ın bir liberali azarladığı" iddialarıyla ilgili de şöyle yazdı::
"Başbakan, gerçekten aklından azarlamayı geçirecek kadar kendini kaybetti mi bilmiyorum, ama, eğer öyleyse, ona söylenebilecek tek bir şey var: Kendine gel. 'Şemdinli'nin ürkek çocuklarının' azarlayabileceği birileri bulunmaz bu cenahta. Sen önce Şemdinli'yi bir aydınlat, Dink'in katillerini bir bul da, birisini azarlamanın senin haddin olup olmadığını sonra konuşalım."
LİBERALLERE NE OLDU?
Tartışmaya ardından Zaman Gazetesi’nden Ali Bulaç da katıldı: Bulaç, köşe yazısında şöyle dedi:
“Peki, ne oldu da liberal aydınlar ve bir kısım sol demokrat aydınlar bir anda “biz bu oyunda yokuz, bizimkisi buraya kadar” demeye getiren bir tutum içine girdiler? Zımni konsensüsü bozanlar liberallerin tümü mü, “bir kısım liberaller” mi, yoksa zaten hiçbir zaman liberal olamamış, ama döneme göre zekâsını iyi kullanan aydınlar mıydı?”
DEMOKRASİYİ İYİ BİLMEYENLER
Liberaller çevresinden Cengiz Çandar da, Referans’taki “Başörtüsünün gösterdikleri başörtüsünden görünenler” başlıklı köşesinde şöyle yazdı:
“Liberal demokratlar denilen AKP üzerinde etki sahibi olduğu varsayılan kanaat önderlerinin, siyasi süreci, ardındaki karar mekanizmasının nasıl ve neden çalıştığını göz önüne almadan, sırf bir özgürlük savunması adına açık çek vermesini beklemek mümkün olabilir mi? “Kanaat önderliği” ve “liberal demokratlık”, saftoriklik ve ilkesizlik ile eşanlama gelir mi? Bu arada, “ulusalcı” cemaatin “bölündüler” ya da “uyandınız mı, AKP’nin gerçek yüzünü gördünüz mü” türünden “tezahüratı”na da kulak asmak yersiz. Kaldı ki, “faşizan ulusalcılar” ile demokrasiyi iyi bilmeyen “muhafazakârlar” arasında, günümüzün “tercih” i, ikincisinden yana olur.”
Bu kez bu sert tartışmaya Mehmet Altan da, dün hem Star gazetesindeki köşesinde, hem de Vatan gazetesinde kendisiyle yapılan söyleşiyle katıldı.
"AKP DEĞİŞTİ"
Tartışmaya liberal taraftan AKP'ye yakınlığıyla bilinen Star gazetesi başyazarı Mehmet Altan da, Vatan gazetesinde kendisiyle yapılan söyleşiyle katıldı.
Mehmet Altan, AKP'nin gidişini hiç de iyi görmediğini, kendi fikirlerinin değişmediğini, ama AKP'nin değiştiğini belirterek, "Türkiye, tek mönülü fakir bir lokantaya döndü. Varsa yoksa türban... Madem özgürlükleri savunuyorsunuz, önce YÖK'ü kaldırın, üniversiteyi özgürleştirin. 301. maddeyi neden değiştirmiyorsunuz? Üstelik bunları yapmak, türban sorununu çözmekten daha kolayken..." dedi.
ONLAR HALA 'TÜRBAN' DİYOR
AKP'den ilk dönemde çok umutlu olduğunu, ancak giderek değiştiğini anlatan Mehmet Altan, şunları söyledi:
"AK Parti ilk döneminde gerçekten olağanüstü başarılar sağladı. Devrimlere imza attı. 9. Uyum Paketi'ne gelinceye kadar yapılanlar Türkiye'de ileride daha iyi anlaşılacaktır. Ama terslikler olduğu vakit ben de düşünmeye başladım... Seçimlerden sonra hükümetin bize söz verdiği şeyler vardı. İki çok önemli değişim olmasını bekliyorduk. Bunlardan biri sivil anayasaydı. Gerçekten de 12 Eylül rejimiyle kavga eden, Türkiye'deki rejimi demokratikleştiren, AB standartlarında birey hakkı, özgürlükler ve zenginlikler getiren bir anayasa vaat ediyorlardı. Ama ne oldu? Sivil anayasa yok. İkincisi '2008, AB yılı olacak' dediler. Hani nerede? Bir 301. madde bile değişmedi. 9. Uyum Paketi bekliyor. 22 Temmuz'dan sonra Ergenekon dışında AK Parti hangi iradeyi gösterdi? Aynı zamanda ekonomi bozuluyor. İşsizlik artıyor... Onlar hâlâ 'türban' diyorlar."
12 - 18 MİLYON TARTIŞMASI
Başbakan Tayyip Erdoğan ile aydınlar arasındaki tartışma, Prof. Dr. Mehmet Altan'ın, bir televizyon programında, "Türkiye'de 12 milyon kişi günlük 1 dolarla yaşıyor. 600 bin kişi aç yatıyor. Türbandan acil sorunlar var" demesiyle başlamıştı. Başbakan bu açıklamaya sinirli bir yanıt vererek, "Biz geldiğimizde bu rakam 18 milyondu, 12'ye düştü. Onu niye söylemiyorsun? Milleti aldatmayın, dürüst olun" demişti.
SON GELİŞME YAZIYA SANSÜR
Tartışmalar sürerken, Zaman gazetesinin, yazar Alev Alatlı'nın "türban" konusunu işleyen yazısını sansür uygulayıp yayınlamaması AKP ile liberaller arasındaki çatlağın daha da büyüdüğünü gösterdi.
Alev Alatlı'nın, "İçerden mırıldanmalar" 15 Şubat 2008 Cuma günü yayınlanması gereken köşe yazısı, sayfa editörü tarafından,'bizim okurumuz buna hazır değil' gibi bir gerekçe gösterilerek sansürlendi.
Dört yıldır Zaman gazetesinde yazdığını belirten Alatlı, Türban konusu 'yumuşak karın' olduğu için yazısının sansürlendiğini söyledi.
Alatlı'nın yayınlanmayan "İçerden mırıldanmalar" adlı yazısını okumak için tıklayın