OluÅŸturulma Tarihi: AÄŸustos 19, 2001 00:00
Bu kadar iddialı, Türkiye'yi bir
seçim sonra yönetmeye aday bir partinin ismine, amblemine, sloganına biraz daha dikkat etmesini, iki günde sağını solunu düzeltmemesini beklerdim. Bu konuda ErtuÄŸrul Özkök'ün, PerÅŸembe günü köşesinde belirttiÄŸi 'Yeni partide marka yönetimini bilen yok izlenimi edindim' görüşüne katılmamak mümkün deÄŸil.Tabii ki, sadece isme, ambleme, slogana bakıp oy verilmiyor ama bu ögeler bir partinin kurumsal kimliÄŸini tanımlayarak, o partinin, imajının oluÅŸmasında çok önemli katkılarda bulunuyor.Hatta siyasi pazarda, 'fanatik taraftar' yaratmak önemli olduÄŸu için isim, amblem ve slogan seçiminde ürün ya da hizmet pazarlamasına daha dikkatli davranmak gerekiyor.Siyasal pazarlama açısından partinin ismini bir marka olarak görmek mümkün. Bu nedenle isim ne kadar kısa ve akılda kalıcı olursa baÅŸarı ÅŸansı da artıyor. Yarattığı çaÄŸrışımlar partinin temel deÄŸerlerini yansıtırsa, istenen farklılaÅŸmayı saÄŸlamak da kolaylaşıyor.'Adalet' 50 yıldır Türkiye'de tartışmasız yükselen bir deÄŸerdir. 1960'lardan beri de Türkiye'de arkasından ciddi bir kitleyi sürükleyen Adalet Partisi ile ağızlara sakız olmuÅŸtur.'Kalkınma' her Türk vatandaşının, hele ÅŸu içinde yaÅŸadığımız kriz günlerinde, özlemi deÄŸil midir? Türkiye'de kimi zaman 'her köşebaşında bir milyoner' kimi zaman 'iki anahtar'la ifade edilen siyasi söylemler her zaman geniÅŸ kitleleri arkasından sürüklemiÅŸtir.'Adalet ve Kalkınma'yı birarada söylemek ise, Türkiye'de her geçen gün bozulan gelir dağılımını deÄŸiÅŸtireceÄŸiz anlamına gelmektedir. 1970'lerde Ecevit'i 'hakça düzen' tek başına iktidara getirdiÄŸi gibi, Erbakan'ın 'adil düzeni' de yıllar sonra 'milli görüşü' iktidara taşımıştır.Tayyip ErdoÄŸan ve arkadaÅŸlarını farklılaÅŸtıracak olan Adalet ve Kalkınma'yı 'yeni' bir ÅŸekilde söylemekti. Medya bu konuda onlara hiç kimseye nasip olmayacak ÅŸekilde yardımcı da olmuÅŸtu. Ama onlar yıpranmış sözcükleri kullanarak çok önemli bir treni kaçırmışlardır.AKLIKTAN ESER KALMAZHesapta AK Parti'yi yerleÅŸtirip 'Beyaz'ın çaÄŸrıştırdığı olumlu göstergelerden yararlanılmak istenmektedir ama bu noktada da kafaları karıştırıp, asıl söylenmesi gereken gölgelenmektedir. Uzun dönemde de göreceksiniz AK'ın AK'lığından eser kalmayacaktır.AK Parti'de ise söylenme zorluÄŸu vardır. Bir kere doÄŸrusu AK Partisi'dir. Hızlı söyleyince Halk partisi ile karışıyor gibi geliyor bana. AkaPe diye okununca ise hemen akla TeKape geliyor.Gelelim ambleme ve slogana. Ä°kisini birlikte ele alınca ancak bir anlam kazanıyor. Tek başına ise hem 'ampul' hem de slogan her türlü eleÅŸtiriyi hakediyor. 'Ampul göğüsler, ampul kafa' gibi argo kullanımları bir yana bırakacak olursak yanmakta olan ve yandığı izlenimi kenarına küçük çizgiler çizilerek verilen ampul evrensel olarak 'yeni fikri' çaÄŸrıştırmakta, ve ikon olarak da bu amaçla kullanılmaktadır.Tayyip ErdoÄŸan ve arkadaÅŸları ise kenarlarında küçük çizgiler olan yanan Ampul'ü 'Aydınlık' ı simgelemek için kullanmış, bence çok büyük hata yapmışlardır. Bunu 'Karanlığa kapalı, Aydınlığa Açık' sloganından anlıyoruz. Sloganın zorlama oluÅŸunu bir tarafa bırakacak olursak, 'karanlık-aydınlık' zıtlığının 'gerici' damgasından kurtulmak için yapılandırıldığı ortada. Bu gizli istek sanırım eldeki deÄŸerleri görmeyi engellemiÅŸ.Oysa 'Adalet ve Kalkınma' yeniliÄŸi içerecek bir ÅŸekilde ifade edilse, amblem ismi destekleyecek ÅŸekilde stilize edilse ve çok daha şık ampul olsa, slogan da ismi ve amblemi niteleyecek ÅŸekilde yeni düşünce tarzını anlatsa bugün isim, amblem, slogan konusunda her kafadan bir ses çıkmazdı.Bütün bunlar amatörlüğü mü gösteriyor? Hayır bütün bunlar Tayyip ErdoÄŸan ve arkadaÅŸlarının kafalarının karışık olduÄŸunu ya da ekipte her kafadan bir ses çıktığını gösteriyor. Bu kadar eklektik yani oradan buradan alınıp bütünsellik içermeyen bir isim, amblem, slogan üçlüsü ancak karmakarışık bir kafanın ya da karışanı çok olan bir sistemin ürünü olabilir!Cem Yılmaz'lı reklamda zoka mizahGeçen hafta 'Cem Yılmaz'lı Telsim reklamında verilmek istenen mesaj pazarda kalıcı olunduÄŸunu vurgulamak gibi görünüyor olsa da asıl amaç, Cem Yılmaz'ın 'komik adam' statüsünden yararlanarak Telsimci'nin yaÅŸadığı Uzan-Telsim biliÅŸsel çeliÅŸkisini ve gerilimini azaltmak, dikkati dağıtmak ve durgun pazarda pazarı korumaktır' diye yazmıştım.Bu nedenle yeni Telsim reklamına, iÅŸlevi gereÄŸi, 'komik' bir Cem Yılmaz öyküsü olarak bakmak gerekir. Bu nedenle hiçbir kitapta yeri olmayan uzunluÄŸuna (166 saniye) raÄŸmen reklam baÅŸarısız deÄŸil. Bu nedenle reklamdaki 'saçma' ögelere mantıklı bir açıklama getirmeye gerek yok. Bu nedenle konuyla hiç bir ilintisi olmasa bile Ajda'nın 50 yıl sonra bile kendini gerdirerek süper star olarak kalacağı esprisine defalarca gülmek ve reklamı her yerde anlatmak mümkün. Bu ve diÄŸer komik nedenlerle de reklamı beÄŸenmek mümkün.Peki reklam ne kadar inandırıcı? Komik bir Cem Yılmaz öyküsü ne kadar inandırıcı ise Telsim reklamı da o kadar inandırıcı. Telsim reklamının inandırıcı olmak gibi bir sorunu yok ama. Burada 'zoka' mizah. Zokayı yutanlar da, özellikle genç Cem Yılmaz hayranları, çevrelerine ballandıra ballandıra bu reklamı anlatıyorlar. Yutmayanların ise zihinlerinin biraz çelinmesi yetiyor. Ancak bu uzun reklamın gösterimini de tadında bırakmak gerekiyor yoksa geri tepebilir...Åžimdi can alıcı soruyu soralım. Bu ve bunun gibi saldırgan ve mizahi reklam stratejileri ile Telsim 2053 (!) yılına kadar idare edebilir mi?Yine tekrar ediyorum. Rakipler özellikle de Aria bugün yaptığı hataları yapmaz ya da pazara yeni girecek Ay-Cell, daha iyi pazarlama yaparsa Telsim'in bırakın 2053'ü, beÅŸ yıl bile idare etmesi zor.Hele de abone olmak ve abonelikten vazgeçmek diÄŸer ülkelerde olduÄŸu gibi bir telefonla mümkün hale gelirse siz seyreyleyin o zaman gümbürtüyü..Uzan imajının olumluya dönmesi durumunda ise Turkcell dahil tüm GSM'ler eski güzel günleri arayabilirler.Yeri gelmiÅŸken Telsim dahil tüm GSM'lere bir gerçeÄŸi anımsatayım. Karı göz ardı eden fiyat rekabeti bugüne kadar otobüs firmaları dahil kimseye pazarlama baÅŸarısı getirmemiÅŸtir. GSM'lere getirmesi için de bir neden yoktur.Ãœlke yönetmek ciddi bir iÅŸ mi?Yeni partilere bakıyorum. Hepsi ciddi asık suratlı insanlardan oluÅŸuyor. Niye ülke yönetmek bu kadar ciddi bir iÅŸ mi? Ya da ülke yönetimine sahip olmak için mutlaka bu kadar ciddi mi olmak gerekiyor. Bence gerekmiyor. Ben, neÅŸeli parti ve neÅŸeli lider istiyorum. Beni her seviyede yöneten insanların renksiz, kimliksiz ve silik insanlar olmalarından hayat boyu nefret ettim. Çünkü silik, kimliksiz ve renksiz adamlar benim ne istediÄŸimi unutup, kuralları iÅŸin kendisi sanıyorlar. Türkiye'de de bu tür insanlardan çevremizde yeterince var. Hatta yaÅŸadığımız her türlü krizin nedeni de onlar. Ve ben onlardan nefret ediyorummmmmm!ÇekirgelikCiddiyet sığlığın tek sığınağıdır. (Oskar Wilde).Â
button