Güncelleme Tarihi:
Bakan Ünal’ın açıklamaları özetle şöyle:
GERİLİME DÖNÜŞMESİN
(AKM’nin akibetinin ne olacağı soruları üzerine) Kültür ve sanatla ilgili konuların gerilim alanı haline getirilmesine karşıyım. ‘Türkiye’nin güçlü bir opera geleneği vardır’ açıklamasını yaptım. Küçük çapta bir tartışma başladı. ‘Türkiye’de opera geleneği var mıdır, yok mudur?’ diye. Ne güzel. Ya da kültür ve sanat dünyamızla ilgili başka bir tartışma çıksın, onu konuşalım. Bunu bir gerilim hattına, fay hattına dönüştürmeyelim. Ama AKM üzerinden, TUSAK üzerinden oluşan belli gerilim hatları var ve ben bu gerilim hatlarına takılıp kalmayı düşünmüyorum. Bu konuda fikri olan varsa, dinlemeye her zaman açığım.
Ankara’daki Atatürk Kültür Merkezi için düşündüğümüz, sadece bir müze yapmak değil. Başkent Ankara’ya yakışır kültür ve sanat mekanlarının bulunduğu, geniş bir planlama yapmak. İçerisinde milli kütüphanenin, müzenin, sanat galerilerinin, geleneksel sanatlara yönelik sanat atölyelerinin, tiyatro salonlarının ve kongre merkezlerinin olduğu, Ankara’nın kalbinde, Anadolu’nun bugüne kadarki hikâyesinin olduğu büyük bir ‘Anadolu Kültür Külliyesi’ düşünüyoruz.
DEVLET DİKTE ETMEZ
m Kültür ve sanat canlı, yaşayan ve gelişen bir alan. Devletin görevi de bu alanın yaşamasını, gelişmesini sağlamak, etkinliğini arttırmak, için alt yapı oluşturmak, ön açıcı ve kolaylaştırıcı olmak. Devletin burada bir kültür dikte etmesi ya da bir sanat biçimi dikte etmesi diye bir şey söz konusu olamaz. Devlet içerik dikte etmez, devlet toplumun kendi kültürünü ve sanatını üretebilmesi için altyapı oluşturur. Çünkü kültür ve sanatı toplum kendisi üretir. Bunun kalitesini niteliğini tartışabiliriz. Bu, ideolojik angajmanlarımızdan uzak tutmamız gereken bir alan. Kültür ve sanat alanında maalesef buraları kendi iktidar alanı olarak gören ve üsttenci otoriter bir dil üzerinden, her yeni şeye karşı çıkan bazı yapılar var ve gerilim üretiyor. ‘Sanat sanat içindir’ ya da ‘Sanat toplum içindir’ konusunu tartışmıyoruz. ‘Sanat ideoloji içindir’ diyen bir küçük kesim var. Sanat devletin ideolojik aygıtı da değildir.
Geçtiğimiz günlerde Çanakkale’de Fransız Büyükelçisi ile bir aradaydım, ona sordum ‘Paris ne durumda?’ diye. Paris’in terör saldırılarından turizmin ciddi biçimde etkilendiğini ifade etti. Terör saldırılarının olduğu ülkeler bundan ne kadar etkilendiyse, biz de o kadar etkilendik. Sezon daha yeni başladı. Şubat - mart aylarındaki rezervasyonlardaki artışlara ya da azalışlara bakarak bunu söyleyemeyiz. İsrail ve İran’dan bu sene turist sayısında ciddi artış bekliyorduk. Beyoğlu saldırısından sonra o ülkelerde ciddi bir kaygı oluştu. Biz birinci sırada Almanya’dan 5.5 milyon turist alıyoruz, ikinci sırada Rusya’dan 4.5 milyon turist alıyoruz.
ŞEHİR DERSLERİ
Milli Eğitim Bakanlığı’yla protokol imzalayacağız. Ortaoğretime şehir dersleri koyacağız. Mesela Ankara’da okuyan öğrenciler şehirlerinin tarihi, kültürel dokusu, kültür mekanları, sanat mekanları ve müzelerine dair dersi okuyacak ve bu mekanlarda uygulamalar yaparak kendi şehrini, kültür ve sanat hayatını tanıyacak. Şehirlere yaşayan müzeler dediğimiz yeni bir konsept yapıyoruz. Çocuk, şehir müzesine girdiğinde bir tarih koridoruna girecek ve kendi şehrinin tarihi, tarihi şahsiyetler, şehrin etnografyası, arkeolojisini tanıyacak. Kütüphanelerimizi, şehrin en önemli buluşma noktaları haline getireceğiz. Gençlerin sosyalleşebileceği alanlar oluşturuyoruz.