Güncelleme Tarihi:
Kayahan için yakın dostları;‘‘O kadar doğru söylüyor ki, insana yalan geliyor’’ derler. Gerçekten de kendine özgü bir kişidir ‘‘Büyük Usta’’. Kendini sempatik bulup bulmadığını merak edersiniz herhalde.
- Yakınlarıma çok sempatiğimdir ama dışarıya karşı yüzümde, gözümde devamlı birkaç kat perde vardır. Bunca senedir içki içerim, sarhoş olduğumu hatırlamıyorum. Bir gün sarhoş olacaksam, evimde olmayı tercih ederim. Yani paylaşılacak ortamlar olduğunu düşünmüyorum. Bu yüzden asosyal bile sayılabilirim. Kendime dikkat etmek zorunda olduğum her yer benim için yabancıdır. İşte bundan dolayı Gömeç'te Sevgi Köyü yapıyoruz. Sitedeki beş evin ikisi oturma mekanı, üçüncüsü misafirhane, dördüncüsü stüdyo, beşincisi dostlarla yiyip içeceğimiz birahane oluyor. Büyük bir yatırım filan sanmayın, toplasanız 300 bin dolar etmez belki.
Megalomanlıktan yana hiç nasibi yok mu?
- Megaloman değilim ama, kendimi seviyorum. Bu kadar insan beni sevdikten sonra ben kendimi sevmezsem ayıp olur. Kendimle barışığım, mutluyum, hiç problemim yok. Yapamayacağım tek şey, kafamı eğmektir. Yener ağabey, ben yalan söylemeyen, dürüst, her söylediği lafın arkasında durabilen, insanların arkasından konuşan değil, yüzüne söyleyen bir adamım. Bu yüzden herkesle kavga etme özgürlüğüm vardır. Birisinden bir şey umarak, bir şey yapmadım, hiç sırrım yoktur. Kim olursa olsun, bir insan yanlış yapmışsa o yanlışı onun yüzüne söyleyebilecek kadar kredim var. Ben insanları utandırarak akıllarını başlarına getirmeye çalışırım.
Sevgi ummanında birinci önceliği kime vermiş acaba?
- Dünyada önce işimi severim. İşime aşığım ama, aklım olsa işimi yapmam. Ama aklım var, İpek hanımla beraberim. Çünkü o ‘Kedi', sevgi adına bana su gibi bir armağan. Bu akılla bu iş yapılmaz aslında. Birbuçuk sene oturup bunlarla deli gibi uğraşacaksınız, bir adamın bir ihalede kaldırdığını siz otuz senede kazanacaksınız, aslında bir iş değil. Telif haklarının çalışmadığı bir ülkede bu işi yapmak aşktan başka bir şey değildir.
Tarkan’lar, Sandal'lar, Kenan'lar kadar olamadın Kayahan'cığım. Hangi ülkede bir eserin listeye girdi?
- Bu teklifi bana 1992 senesinde EMI grubu yaptı. Phil Collins'in menajeri İstanbul'a misafirim olarak geldi, on gün konuştuk. Geri kalmış bir ülkenin çocuğu gibi yüzde 1 eksik olmasını istemediğimden tekliflerini kabul etmedim. Ayrıca topu taça attığımı da kabul ediyorum, çünkü çok yorgundum. Yurt dışı meselesi aslında çok komik bir hikaye. Yurt dışına bir şey yapılmak istenmiyor. Dünyanın her yanında yaşayan pek çok Türk var. Almanya'dan Amerika'ya, Asya'daki Türk Devletlerine, Avustralya'ya kadar. Elin adamı bu büyük pazarı görmez mi? Dönen dolap şu; sizi dünyaya da tanıtmak istemiyorlar, Avrupa'ya da. Sizi Avrupa'daki Türklere satmak istiyorlar, o kadar. Bir Türk'ü, Türk'e pazarlıyorlar, dikkatli olun. Bu, dışarıdaki iç pazar'dır. Dış pazara açılmak üzere yapılmış hiçbir şey yok. Şu anda bu genç arkadaşlarıma yapılan hadise, asla küçümsemiyorum ama, dışardaki vatandaşlarımızın cebindeki paraları bir kere daha almak olayıdır. Lütfen insanları kandırmasınlar. Filanca arkadaş bilmen nerede şu listede meselesinin gerçeği budur. O genç arkadaşlarım da işin farkında değil, inanarak konuşuyorlar.
Sevgili Kayahan diline, gönlüne, eline sağlık ve de ‘‘Beni Azad Et’’in bahtı açık olsun.
Demirel'den bir otobüs istiyorum
‘‘Ben zaten bu devletin sanatçısıyım, devletin bunu bana bir daha teyit etmesi gerekmez. Ben o şartlara haizim; uluslararası ödül kazandım, yurt dışında pek çok şarkım profesyonel olarak yayınlandı, Türkiye'de her yıl en az beş tane ödül alıyorum. Ben Balıkesir'e bağlı Gömeç ilçesindeki Sevgi Köyü'nde oturuyorum. Ben de ayrıca bağışta bulunuyşorum ama devletimden Gömeç'e bir çöp arabası, dört kilometrelik yolun tamirini, çocukları taşımak için eski de olsa küçük bir otobüs istiyorum. Sayın Demirel'e bununla ilgili bir mektup mektubu yazdım ama cevabını alamadım. İşte devletin bir sanatçısı olarak bunları söyleme yetkisinde olduğumu hissediyorum. Öteki türlüsü devletin mumurluğu olur, o zaman sesimizi çıkaramayız.’’
Rüyalarım hep çıkar
‘‘Rüyalarım çok fazla çıkar. Rüyada görüp de şaşan hiçbir şey yoktur. Mesela, Allah rahmet eylesin Yaşar Kekeva'nın öleceğini altı saat önce gördüm, Bodrum'dan dönerken. Bir an önce onu arayıp uyarmak istedim, bir çok telefonla ulaşamadım, ulaştığımda vurulduğunu öğrendim. Bir keresinde de Raks'ın başındaki Kadri Önel'i aradım. Dedim ki; ‘Gördüm bir beton vardı, bir motosiklet ve siz. Motosikletle bu betona düşüyorsunuz.'dedim. ‘Hayırdır' dedi, on dakika sonra motosikletle kaza geçirdi. Keşke bunları görmesen, gazeteyi gününde okuyabilsem ama ben önceden okuyorum.’’