Güncelleme Tarihi:
Akkuyu, nerede ve hangi konumda bulunduğu ile sorgulanmaya başlandı. Doğu Akdeniz'in bir ucunca bulunan Akkuyu, son zamanlarda Nükleer Santral inşaatı ile gündeme gelmiş, bu nedenle konum olarak sorgulanmıştı. Peki Akkuyu nerede yer alıyor? İşte, vatandaşların merakla araştırdığı kentle ilgili detaylı bilgiler
AKKUYU'NUN BAĞLI OLDUĞU İLÇENİN TARİHÇESİ
İlçenin yerlesme tarihçesi oldukça eskiye dayanir. Emir haci yakinlarinda bulunan Meydancik kale, ilçe merkezine 10 km. uzakliktadır.
Elde edilen bulgulara göre yörenin en eski yerlesim yerine burada rastlanilir. Akdeniz'e 15 km. uzaklıktaki meydancilik kale antik çagda bir çok medeniyete yerlesim yeri olmustur.
MÖ. G-7 yy da Geç Hititlerin sinir garnizonlugu olarak görülmekte ve bu yönüyle Bogazköy'e benzemektedir. MÖ. 6 yy da Luviler döneminde yöresel bir kent, MÖ. 5-4 yy da persler zamanında askeri ve idari bir yerlesim yeri durumundadir.
MÖ. 3-2 yy Helenistik dönemde ise misirdaki ptelamuslarin askeri garnizonudur. Bu dönemden sonra terk edilen kale kent genç Roma ve Bizans dönemine ait yerlesim izlerini tasir. Gülnar’in bulundugu saha tarihte Taslik Kilikya (Cilicia Trakheia) olarak bilinir.
Yörenin tarihi Hititlere kadar dayanir. MÖ. 11 yy a kadar iner. Daha sonra Fenikelilerin eline geçmis ve Fenikeliler yöreye Daglik Kilikya adini vermislerdir. Sirasiyla Luviler, Asurlari daha sonrada Kilikya kralligi, MÖ. 612 tarihinden sonra perslerin ve onun kolu olan Selefkoslarin egemenligine girmistir. MÖ. 280 da sonra Helenistik dönemde Ptelomuslarin egemenligine girmistir.
MÖ. 64'te Romalilar yöreye hakim olmustur. Romalilar döneminde Galatya valiliginin egemenligine girmistir. Daha sonrada Bizans egemenliginde kalmistir. Bu döneme ait küçük çapta bir çok kilise yikintisi mevcuttur.
MS. VII. yy ortalarinda Muaviye döneminden itibaren Islam ordularinin egemenligine girmistir. Yüzyilin sonlarina dogru yeniden Bizans egemenligine girmistir. Yöre bu dönemden sonra Bizanslarla, Araplar arasinda sik sik el degistirmistir. 10-12 yy arasinda yörede Ermeni Kralliginin egemen oldugu görülmektedir. 1067 de Büyük Selçuklu akinci beylerinden Afsin bey Anadolu'ya akinlar yapmaya baslamistir. 1071 Malazgirt Zaferiyle dogudaki Ermeniler güvenli yurt olarak toroslara yerlesmislerdir.
Bu dönemde kalma sarap ve zeytin yagi imal edilen ilkel imalat ocaklari bulunmaktadir. Tarihi adi (Calykadnos) olan Göksu nehrinin bati topraklari 1071 Sultan Alpaslan’in Malazgirt zaferiyle Anadolu’nun diger yöreleri gibi Türkmenlere yurt olmaya baslamistir. Yöre 12 yy sonu ve 13 yy baslarindan itibaren Selçuklu sultanlarindan Bedrettin Mahmut tarafindan Ermenilerden alinarak orta Asya da Balkas gölü kiyisinda Gülnar kentinden gelen Gülnarlilar yerlestirilmistir. Horasanli Ebu müslüm'ün istegi üzerine Gülnar halkinin bir kismi Yahsi Beyin Komutasinda Horasan'in Merukenti, dört yol kuyu mevkiine gelirler.
Ebu Müslim ABBASI halifesi tarafindan öldürülünce Gülnarlilar 12 yy baslarinda Anadolu'ya göç etmeye baslarlar. Yahsi beyin ölümü üzerine kizi Gülnar hatun öncülük yaparak toroslari astiktan sonra Göksu irmaginin bati kiyilarina dagilmislardir. 1235 yilinda Zeyne kasabasi merkez olmak üzere Gülnar hatunun ana sülalesi ovacik (Büyükeceli) yöresine, baba tarafi Isaklar tarafina yerlesmislerdir. Anadolu Selçuklarin yikilisindan sonra yöreye Karaman ogullari hakim olmustur. Bu dönemde Ermeniler yöreden tamamen temizlenmistir. 1461 yilinda yöre Fatih Sultan Mehmet'in komutanlarindan Gedik Ahmet Pasa tarafindan Osmanli Imparatorlugu sinirlarina katilmistir. Sultan II. Beyazit yöreye bir çok konar- göçer asiret yerlestirmistir. Bunlardan bazilari, Beydili, yuvali, Hocayunuslar gibi göçmen asiretleridir. Bu asiretler yerlesik hayata geçmislerdir. Bunlardan baska Sarikeçiler, Bahsisler, karakeçili gibi asiretlerde kislak olarak Aydincik (Kelendiris), yaylak olarak Gülnar çevresi kullanilmaktadir. Osmanli Devleti zamaninda Evliya Çelebinin seyahatnamelerinde anlasilacagi üzere Gülnar ve Zeyne kaza merkezi olarak Silifke sancagina bagli durumdadir.
1502 de itibaren Silifke sancagi Karaman eyaletine baglidir. Inebahti yenilgisinden sonra bir ara Silifke sancagi Kibris eyaletine baglanmistir. 1711 de III. Ahmet tarafindan Türkiye’deki diger konar göçer asiretler Silifke sancagina ve Kibris eyaletinde bazi yerlere yerlestirmeye tabi tutulmustur. Evliya Çelebinin 17 yy seyahat namesinde yer alan kirsal yerlesmeler arasinda bulunan Zeyne kasabasi o dönemde Zeyne-i Serif olarak Silifke (Içel) sancagina bagli kaza merkezidir. 38 köy buraya baglidir. Kadisinin yillik geliri 500 altindir. 200 kusur basit evden ibaret kasabacik ve Zeyne-i Serif dergahi mevcuttur. Silifke (Içel) sancagi bazen Karaman eyaletine bazen de Kibris eyaletine son olarak ta 1870 vilayet nizamnamesine göre Adana eyaletine baglanmistir. 1924'te sancak örgütü kaldirilinca ilçe Silifke (Içel) vilayetine bagli ilçe konumuna gelmistir. 1933'te il merkezinin Mersin'e tasinmasiyla ilçe günümüzdeki idari statüsüne kavusmustur. Sonuç olarak Gülnar ve çevresinin tarihi çok eskiye dayanmaktadir.
Hititlerden, Fenikelilere ve onlardan da Romalilara kadar uzanan bir tarihi süreci geçirmistir. 1071 Malazgirt Zaferiyle birlikte tüm Anadolu’da oldugu gibi Türkmenlerin yurt edindigi bir yöre olmustur. Bunlarin basinda Karamanogullari ve Osmanlilar gelmektedir. Gülnar’da yerlesme tarihi Meydancik kale (Kirshu) çevresinde aldigimiz bilgilere göre Hititlere kadar inmektedir. Bunu Fenikeliler, Persler, Selefkoslar, Romanlilar, Selçuklular, Karaman ogullari ve Osmanli Devleti takip etmistir. O dönemlerde iç kisimlar ile kiyi arasinda bir baglanti noktasi olmustur. Yöre antik çagdan beri taslik Kilikya olarak bilinir. 1071 Malazgirt Zaferi ile Anadolu’nun kapilari Türklere açilarak Orta Asya’daki bir çok Türk boyunda oldugu gibi Gülnar halki da, Gülnar hatunun öncülügünde Selçuklu komutanlarindan Bedrettin Mahmut Bey tarafindan Gülnar ve çevresine yerlestirilmislerdir. 1461 de Karaman Ogullarinin elinden Fatih Sultan Mehmet’in komutanlarindan Gedik Ahmet Pasa tarafindan Osmanli Devleti sinirlari içine alinmistir. O dönemlerde kaza merkezi olarak Gilindire (Aydincik) idi. Gülnar ise yazin gelinen bir yayla konumundadir.
1502 –1846 arasi Devlet Salnamelerinde Karaman Eyaletinin, Içel (Silifke) sancagina bagli bir kaza merkezidir. 17 yy da Evliya Çelebi Seyahatnamesinin de ilçeyi su sekilde ele alir. Silifke (Içel) sancagina bagli 150 akça kaza ve voyvodalik merkezidir. Sancak beyi hassi 200 Türk evli kasabaciktir. Taseli yaylasinin etegindedir. 37 köy bu kazaya baglidir. 1867 Vilayet Nizamnamesinin getirdigi yeni yönetim bölünmesine göre Karaman (Konya) Vilayetine bagli Silifke (Içel) sancagina bagli iken, 1877 yili devlet salnamesinde Adana vilayetine baglanmistir. 1908 de Içel ayri bir vilayet haline getirilmistir.
Silifke Vilayet merkezi olmak üzere Gülnar da dahil olmak üzere 5 kaza bu vilayete baglanmistir. 9 Mart 1912 de Ingiliz bayragi çekmis olan Yunan gemisinin Gilindire’yi (Aydincik) topa tutmasi yüzünden yayla olarak kullanilan bu günkü Gülnar’in daha güvenli olabilecegi göz önüne alinarak eski adi hanay pazari olan Gülnar 27 Mayis 1916 da ilçe merkezi durumuna gelmistir. 1924 Silifke’ye (Içel) bagli ilçe merkezi iken, 1933'te ilçe merkezinin Mersin’e alinmasiyla bu günkü son idari statüsüne kavuşmuştur.
BÖLGEDE NÜKLEER SANTRAL KURULUMU GERÇEKLEŞİYOR
Türkiye’nin 1955’te başlayan nükleer enerji sürecinin ilk santral projesi olan ‘Akkuyu Santrali’nde temel atma töreni bugün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Başkanı Vladamir Putin’in katılımları ile gerçekleştirilecek.
- Süreç 12 Mayıs 2010 tarihinde, Türkiye Cumhuriyeti ile Rusya Federasyonu arasında imzalanan hükümetlerarası anlaşma ile başlatıldı.
- Akkuyu sahasında toplam 4 bin 800 MW gücünde 4 ünite nükleer reaktör inşa edilecek.
- Proje için önemli aşamalardan biri olan ve yaklaşık üç yıl önce başlayan İnşaat Lisansı süreci de tamamlandı.
- 1. Ünitesi inşası için TAEK tarafından İnşaat Lisansı verilmesine karar verildi.
- Halen dünyada 31 ülkede 450 nükleer santral işletmede bulunuyor. 55 nükleer santralın da inşası sürüyor. Rakam Akkuyu ile birlikte inşa halindeki santral sayısı 56 olacak.
- Türkiye’nin elektrik ihtiyacının yaklaşık yüzde 10’unu karşılayacak.
- Yaklaşık 10 bin kişi, 60 yıllık işletme döneminde ise 3 bin 500 kişi çalışacak.
- İlk santralı yap-işlet modeli ile yapan Türkiye, bu sürede yaklaşık 600 mühendisin Rusya’da bu teknoloji ile yetişmesini sağlayacak.
- Diğer santrallardaki ortaklık oranları ile Türkiye, kendi nükleer santralını yapabilecek bir kapasiteye ulaşmayı hedefliyor.
- 2023 tarihinde tamamlanması bekleniyor.