Güncelleme Tarihi:
Türk Mimar ve Mühendis Odaları Birliği, Türkiye Barolar Birliği ve Türk Tabipleri Birliği, Akkuyu Nükleer Santralı için verilen olumlu ÇED kararının iptali için ortak dava açtılar.
Birlikler, yılın son günü açtıkları ÇED olumlu kararı iptal davasının 'duruşmalı' yapılması için de talepte bulundular. Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Baran Bozoğlu, Rusya Devlet Başkanı Putin'in geldiği gün apar topar kabul edilen Akkuyu nükleer santral projesi gibi ÇED olumlu raporunun da bilim dışı bir biçimde 'ben yaptım oldu' yaklaşımı ile hazırlandığını söyledi.
"RUSYA'YA GÖBEKTEN BAĞLAYAN, RÜŞTÜNÜ İSPAT ETMEMİŞ BİR PROJE"
Neden dava açtıklarını Hürriyet'e anlatan Bozoğlu, Akkuyu için önerilen VVER-1200 modeli reaktör ünitelerin, Rusya tarafından henüz yeni geliştirildiğini dünyada, VVER- 1200 model bir nükleer reaktör işletmesi bulunmadığını ileri sürdü. Sözlerini şöyle sürdürdü:
"Henüz teknik- insani hatalara, kazalara, terörist saldırılara ve depreme karşı rüştünü ispatlamayan Akkuyu NES projesinin, her türlü karar yetkisi devredilerek bir Rus şirketine bırakılması, aynı kurgu ve yaklaşımla yeni NES projelerine karar verilmesi ve ülkemizin nükleer enerji gibi stratejik bir konuda, deneme sınama alanı yapılması kabul edilemez. Kaldı ki, yakıtından yapımına ve işletilmesine kadar Rus şirketlerine bağımlı Akkuyu NES projesi, taşıdığı tüm olumsuzlukların ve risklerin yanı sıra; enerjide genel olarak dışa bağımlılığı, özel olarak Rusya’ya bağımlılığı arttıracaktır."
KAYIP KAÇAĞI ÖNLEMEK 4 SANTRAL DEMEK
Türkiye’deki enerji kayıp kaçak oranının yüzde 25’i bulduğuna dikkati çeken Bozoğlu, bunun 4 adet nükleer santrale bedel olduğunu söyledi. "Ülkemiz büyük bir hataya sürüklenmektedir. Açtığımız dava ile bilimsel ve hukuki bir tartışmayı da ülke gündemine taşımaya, çocuklarımızın geleceğini kurtarmaya çalışıyoruz. Hiç kuşkusuz mahkeme de bu hataları görecek ve ÇED raporunun olumlu kararını iptal edecektir" diye konuştu.
"DAĞITIM HATTI VE TRAFO ÇED DIŞI OLAMAZ"
Nükleer Santralın bağlantısını sağlayacak olan enerji iletim hatları ve trafo merkezlerinin Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) sürecinin dışında bırakıldığına dikkat çeken Bozoğlu, "İletim hattı santralin bir parçasıdır. Santral olmaz ise iletim hattı da olmaz. Ağaçlık alanlardan belki yerleşim alanlarından geçecek bu hattın ÇED dışı kalması kabul edilemez" dedi.
Bozoğlu, nükleer santral kazalarını anımsatarak, böylesine önemli bir konuda üç meslek örgütü olarak ÇED olumlu kararının iptali için ortak dava açtıklarını ve olası riskleri mahkemeye bizzat anlatabilmek için 'duruşmalı' dava istediklerini söyledi.
İŞTE İTİRAZLAR
Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Bozoğlu, ÇED olumlu kararına itiraz noktalarını ise şöyle sıraladı:
- Akkuyu NGS’ye bağlantıyı sağlayacak Enerji İletim Hatları ve Trafo merkezlerinin çevresel etki değerlendirme süreçleri ÇED dışında bırakılmıştır. Oysa projelerde tek ÇED raporu hazırlanır. İletim hattı santralin bir parçasıdır, santral olmazsa iletim hattı da olmaz. Ağaçlık alanlardan belki yerleşim alanlarından geçecek olan iletim hattının etkileri değerlendirilmemiştir.
ATIK SAHASI BİLE ÇED DIŞI
- Santral entegre bir santraldir. Ancak nükleer santrallar ve kullanılacak taş ocakları için en önemli sorun olan atık sahası da ÇED dışı tutulmuş, toplam etki analiz edilmemiştir.
NÜKLEER ATIKLAR İÇİN ORTADA MEVZUAT YOK!
- Nükleer atıkların yönetimi ve olumsuz etkilerine dair herhangi bir çalışma yapılmamış, 'sonradan hazırlanacak olan mevzuata uyum sağlanacaktır' denilerek geçiştirilmiştir.
"KAZADA RADYASYON NEREYE, NE KADAR YAYILIR" DÜŞÜNÜLMEMİŞ
- Olası bir kazada radyasyonun ne kadar nereye doğru yayılacağı irdelenmemiş, modelleme çalışması yapılmamış. Kaza durumunda ne gibi önlemler alınacağı da bu nedenle belirsiz.
- Zeytincilik Kanunu kapsamında herhangi bir görüş alınmamıştır. Zeytinliğin 3 km yakınına santral kurulamaz. Ancak bu durum raporda irdelenmemiş.
- Hava kalitesi modellemesi eksikliklerle doludur. Akustik modellemesinde hatalar vardır. İşletme aşamasındaki gürültüye dair kaynakların nerede olacağı ne kadar etkileyeceği belirtilmemiş.
İŞÇİLER RADYASYONA MARUZ KALIRSA, ÖNLEM YOK
-İşçilerin radyasyona maruz kalmaları durumunda ne gibi önlemler alınacağına dair bilgiler yer almamaktadır.
AKDENİZ FOKLARI DA DÜŞÜNÜLMEMİŞ
-Akdeniz foklarının mağaralarının bölgede olduğu bilinmektedir. Ancak raporda bu konuda nasıl önlem alınacağı belirtilmemiştir. Liman inşaatının etkisi, inşaat sırasında ve işletme sırasında fokların olumsuz etkileneceği bilinmesine rağmen ne gibi önlemler alınacağı raporda bulunmamaktadır.
-Kaza riski değerlendirmesi gerçekçi değildir. Zaten bu santral dünyada henüz denenmemiştir.
-Trityum ve karbon izotopları, santralden çıkabilecek radyoaktivite içerisinde gösterilmemiştir yanıltıcı bilgi verilmiştir.
RAPOR ZAMANINDA VERİLMEDİ
- Rapor yönetmeliğe göre formatı belirlendikten sonra bir yıl içerisinde sunulmalıydı. Ancak
1 yıl içerisinde sunulmadı. ÇED yönetmeliği (2008) madde 10/3’e göre bu işlem yapılmadı. Bakanlıktan ek süre talebi de olmadı. 14 ay sonra rapor bakanlığa verildi.
EN KRİTİK BÖLÜM NEREDE OLACAK BELLİ DEĞİL
-Nükleer santralin uranyumdan enerji üreten yani yanmanın olduğu en kritik kısmının tam olarak nereye konulacağı raporda belirtilmemiştir.
DEPREM OLASILIĞI DEĞERLENDİRİLMEMİŞ
- Depremsellik açısından jeofizik analiz de raporda ortaya konulmamıştır. Yani deprem riskinin değerlendirmesi yapılmamıştır. Dolgu ile yapılacak limanın da olası bir depremde nasıl etkileneceği ifade edilmemiştir.
- Hayvan ve bitki örtüsü incelemelerinin yerinde yapılmadığına dair şüpheler vardır. Sahanın neresinde hangi endemik türlerin olduğu ifade edilmemiştir. Genel literatür taramaları konulmuştur.
- Kullanılacak soğutma suyunun deniz ekosistemine etkilerinin, buharın dağılımının ve bölgedeki canlılara etkileri de raporda ayrıntılı olarak irdelenmedi.
-Ulusal Nükleer Enerji Strateji Belgesi ve Eylem Planı hazırlanmamıştır.
-Temel yasaları bulunmamaktadır.İkincil mevzuatında da birçok eksiklik vardır. TAEK’i bu konuda etkin kılacak düzenlemeler yapılmamıştır.
-Akkuyu NES için kontrollük hizmetlerini verecek kuruluş bile belirlenmemiştir.
-Bölgenin denetimi Türkiye’de değildir.
- Gelecek hükümetlerin/iktidarların anlaşmayı iptal etmesi durumunda karşılıklı yaptırımların neler olacağının belirsizdir.’