Güncelleme Tarihi:
Türkiye’de Kürt sorununun çözümünde görev üstlenecek 63 ‘âkil insan’ ilk toplantılarını yaptı. Bizimkilerin bu süreçteki akıbeti nasıl olur bilinmez ama âkil insanlardan yararlanma, dünyada da çatışma çözümlerinde yaygın biçimde başvurulan bir yöntem.
Bu sürecin çeşitli aşamalarında yer alabiliyor âkil insanlar. Rolleri de taraflar arasında gizli arabuluculuktan, tarihle yüzleşme komisyonu başkanlığına kadar değişiyor. Bu görevi üstlenmedeki temel ölçütler ise yetkinlik ve saygınlık. Meseleye hâkimiyet şart ancak yeterli ölçüt değil. Gerek toplumun geneli gerekse taraflar nezdinde güvenilirlik de gerekiyor âkil insanlığı hakkıyla üstlenip yürütebilmek için.
BİR FELSEFECİ
Mesela Güney Afrika’da apartheid rejimini sona erdiren sürecin başlatılmasında rol alan felsefe profesörü Willie Esterhuyse tam da böyle biriydi. Beyaz seçkinler sınıfına mensuptu ama apartheid rejiminin de esaslı muhaliflerinden biriydi. (Daha 1981’de ‘Apartheid Ölmeli’ isimli bir kitap yazmıştı). Bu yüzden rejim, Afrika Ulusal Kongresi’nin (AUK) sürgündeki liderliğiyle gizli müzakerelere başlama gereği duyduğunda ilk önce Esterhuyse’nin kapısını çaldı. AUK da Esterhuyse’nin arabuluculuğunu kabul etmekte hiçbir sakınca görmedi (Bkz. ‘Endgame’ isimli film). Esterhuyse, resmi görüşmeler başladıktan sonra da ‘âkil insan’ sıfatıyla sık sık devreye girip sürecin önünü açan müdahaleler yaptı.
BİR BAŞPİSKOPOS
Güney Afrika’nın normalleşme sürecinde kritik rol oynayan bir ‘âkil insan’ da Başpiskopos Desmond Tutu’ydu. Bir din adamı olarak siyahların ‘ruhani lider’iydi Tutu. Ama, ılımlı kişiliğiyle beyazların da ‘konuşabildiği’ biriydi. Barışçıl çabalarından ötürü Nobel Barış Ödülü de verildi kendisine. Rejim yıkıldıktan sonra kurulan Hakikat ve Kaynaşma Komisyonu’nun başına Tutu’nun getirilmesi kimseyi şaşırtmadı. Tutu’nun idaresindeki komisyon, bir günah çıkarma platformu işlevi görerek Güney Afrika’nın yakın tarihiyle yüzleşmesini sağladı.
BİR PSİKANALİST
Bir başka ‘âkil insan’ Kuzey İrlanda barış sürecinin ‘perde arkasındaki kahramanlar’ının başında gelen John Alderdice. Psikanaliz uzmanı bir politikacıydı Alderdice. Protestan mezhebindendi ama Katolikler nezdinde de ciddi bir itibarı vardı. Bu özelliğiyle Britanya hükümetini IRA’nın siyasi kolu Sinn Fein’i muhatap almaya ikna etmekte zorlanmadı Lord John. Sonrasında hem barışın çerçevesini çizen ‘Hayırlı Cuma Anlaşması’nın mimarları arasındaydı hem de IRA’nın silahsızlanma sürecini denetledi.
TÜRKİYE’DEN DE BİR ÂKİL VAR
Aslında dünyanın tanınmış ‘âkil’ insanlarından biri bizden: Psikiyatri profesörü Vamık Volkan. Birçok çatışma çözümü sürecinde görev aldı Volkan. ‘Kürt açılımı’ günlerinde bir ara Çankaya Köşkü civarlarında görüldü kendisi; Öcalan’ın süreçte yer almaması gerektiğini savunmasıyla dikkat çekti. Belki de bu yüzden yeni süreçte pek yararlanılmadı tecrübesinden. Volkan’ın tecrübelerini paylaştığı ‘Divandaki Düşmanlar’ kitabı geçen ay çıktı.
"Barış, insanların birbirine öldürmeden ters düşebilmesidir... " John Alderdice
"Terör grupları terörden vazgeçmek istemez. Çünkü kendi iç kimlik duygularını yükselten desteği kaybederler. Aynı şeyi terörist olmayan gruplar için de söyleyebiliriz. Mesela, aşırı milliyetçi bir grup Kürtlerle konuştuğunda kimliğini kaybetmekten korkar (ama) bu süreç yağmur da yağsa, güneş de çıksa devam etmeli." Vamık Volkan
"Barış süreçlerinde önce bir şok yaşanır. Kaybedenler, direnenler olur. Verilen sözlerin tutulup tutulmadığına bakılır. Bir sonraki aşama, hayal kırıklığıyla karışık kızgınlık ve şartlı kabullenmedir. Ardından sosyalleşme, ortama uyum sağlama ve sürece bağlılık gelişir. En son da barış gelir." Willie Esterhuyse
"Barış istiyorsanız, düşmanlarınızla konuşacaksınız, dostlarınızla değil...." Desmond Tutu