Akfırat iddiaları yalanladı

Güncelleme Tarihi:

Akfırat iddiaları yalanladı
Oluşturulma Tarihi: Şubat 10, 2009 18:22

“Ergenekon” davasının 51. duruşmasında, tutuklu sanıklardan, İşçi Partisi (İP) Merkez Karar Kurulu Üyesi Mehmet Adnan Akfırat'ın çapraz sorgusu tamamlandı.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada savunmasını yapan Akfırat'ın, emniyet, savcılık ve hakime verdiği ifadelerin okunmasının ardından çapraz sorgusuna geçildi.

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel'in, evinde yapılan aramada Veli Küçük'ün kendisine gönderdiği belgeye ek yapılan derginin içeriğiyle ilgili sorusu üzerine Akfırat, söz konusu derginin ismini hatırlayamadığını söyledi. Derginin içeriğinde “Amerika'nın Türkiye'ye karşı faaliyetlerinin anlatıldığını, vatanseverlik duygusunun işlendiğini” anlatan Akfırat, derginin 2. sayısının ise çıkmadığını kaydetti.

Akfırat, savcının, Mehmet Zekeriya Öztürk ile ne zaman tanıştığı ve Öztürk'ün yasa dışı bir faaliyetini bilip bilmediği yönündeki sorusuna, “Öztürk ile Ulusal Kanal'da çalıştığı dönemde tanıştık. Yasa dışı bir faaliyetin içinde olduğu dava dosyasındaki iki mektupta açık bir şekilde görülüyor. Bu dosyalarda Öztürk'ün, bazı güçlerce Ulusal Kanal'a başka bir maksatla gönderildiği görülüyor” yanıtını verdi.

“Ümit Sayın Türkiye'ye döndüğünde, üniversitede göreve başlamasıyla ilgili bir etkinliğiniz oldu mu?” şeklindeki soru üzerine de Akfırat, bu konuda bir şey hatırlayamadığını, ancak Ulusal Kanal'a ortak olması için teklifte bulunduğu Sayın'ın bunu kabul etmediğini kaydetti.

Savcı Pekgüzel'in, “İlhan Selçuk ile ilişkinizin boyutu nedir?” şeklindeki sorusuna karşılık da Akfırat, Ferit İlsever ile İlhan Selçuk'un ziyaretine gittiklerini, bunun da Cumhuriyet TV'nin bazı malzemelerinin Ulusal Kanal'da kullanılmasıyla ilgili olduğunu söyledi. Akfırat, bu görüşmenin ardından Selçuk ile bir kez daha görüştüklerini vurguladı.

Savcının, Muzaffer Tekin ile ne zaman tanıştığına dair sorusu üzerine de Akfırat, “Dayan Denktaş Türkiye Seninle” destek mitingleri sırasında Tekin ile tanıştıklarını ve daha sonra Tekin'in İP'e ziyarete geldiğini vurguladı.

Akfırat, daha sonra aralıklarla birkaç kez Tekin ile telefonda konuştuklarını kaydederek, “Tekin, vatansever kişiliğiyle ilk tanıştığımız andan
itibaren bende güvenilir, saygın ve vatansever bir izlenim bıraktı. Sonradan Tekirdağ'da cezaevinde aynı yerde 5.5 ay kaldık. Saygın, kendisini çok iyi yetiştirmiş bir insan. Örnek bir komutanımız ve gazimiz. Kendisine büyük bir haksızlık yapılmıştır. En son İP'e üye olduğunu duydum. Bu davanın da böyle bir neticesi oldu” diye konuştu.

AKFIRAT-ERBAŞ GÖRÜŞMESİ

Savcının, terör örgütü elebaşının avukatıyla bir görüşme yapıp yapmadığı sorusu üzerine de Akfırat, böyle bir sorgu olamayacağını, suç isnadı olan konularda soru sorulması gerektiğini ifade etti.

“Gazetecilik yaptığı için birçok kişiyle olduğu gibi Abdullah Öcalan'ın avukatı Doğan Erbaş ile de görüştüğünü” anlatan Akfırat, sözlerine şöyle devam etti:
“Öcalan Türkiye'ye geldikten sonra Mustafa Kemal'in 1920'den sonra uyguladığı Kürt politikasının doğru olduğunu, bunun yeniden işlenmesini dile getirmiş ve bunlar gazetelerde yer almıştı. Öcalan bu görüşleri savunmaya başladıysa bizim savunduğumuz görüşe gelmiş olur. 'Konuyu haber yapalım' diyerek, Erbaş'ı bürosunda ziyaret ettim. Erbaş, daha sonra Ulusal Kanal'da bir programa katıldı.”

“CUMHURİYET GAZETESİNİN KATKISINI HATIRLAMIYORUM”

Akfırat, savcının, “Ulusal Kanal'ın kuruluşunda İlhan Selçuk'un bir katkısı olup olmadığını” sorması üzerine de Ulusal Kanal'ın, Ergenekon örgütünün yapısının deşifre edilmesi için 7 yıldır yayın yapan bir kuruluş olduğunu söyledi.

Ulusal Kanal'ın 15 Aralık 1994'te kurulduğunu belirten Akfırat, “Ulusal Kanal'ın yayıncı şirketi Yeditepe'dir. Oysa kanalın 2001'de verilen talimat üzerine kurulduğu iddia ediliyor. Ulusal Kanal'ın kuruluşu sırasında İlhan Selçuk'un bir katkısı bulunup bulunmadığını hatırlamıyorum. Ulusal Kanal'ın kuruluşunda vatansever, ilerici insanlar kanalın ulusal çapta yayını için yardımda bulundular. Cumhuriyet Gazetesinin katkısını hatırlamıyorum” diye konuştu.
Akfırat, savcının, Sinan Aygün ile ilişkisinin boyutunu sorması üzerine de Aygün ile Ankara Ticaret Odası'ndaki makamında bir görüşme yaptığını ve birkaç kez de telefonda konuştuğunu kaydetti.

Aygün ile Ulusal Kanal'a reklam almak için görüştüğünü de anlatan Akfırat, karşılıklı olarak dile getirilen önerilerden herhangi bir somut gelişme elde edilemediğini belirtti.

TUNCAY GÜNEY İLE TANIŞMASI

Savcı Nihat Taşkın'ın, Tuncay Güney ile tanışmasıyla ilgili ifadelerinde farklı beyanları bulunduğunu söylemesi üzerine de Akfırat, Aydınlık dergisi muhabiri Nevzat Yılmaz'ın kendisini Güney ile tanıştırdığını kaydetti.

Savcı Taşkın'ın, “Tuncay Güney, Veli Küçük'ün bilgilerini aktarması için kendisinin size gönderildiğini söylüyor. Güney'in Küçük ile bağlantısı olduğunu duydunuz mu? Bu konuda bilginiz var mı?” sorusuna Akfırat, şu yanıtı verdi:
“Güney'in Küçük ile bağlantısı olup olmadığıyla ilgili bilgim yok. Perinçek'in Veli Küçük'e vereceği mesajları bana, benim de Tuncay Güney aracılığıyla Küçük'e ilettiğim iddiaları asılsızdır. Ben böyle bir mekanizmanın içinde değilim. Tuncay Güney'in söylediklerinin gerçekle alakası yok. Veli Küçük ile görüşmem 2002'nin sonundaydı. Sayın Veli Küçük o tarihte emekli olmuştu. Küçük ile tanıştığımızda Güney ile ilgili bir değerlendirme de yapmadık.”

Akfırat, savcı Taşkın'ın, “Tuncay Güney'le neden görüşmeye devam ettiniz?” sorusu üzerine de “Güney'in çok önemli bağlantıları olduğunu, çok önemli bilgilere ulaşma imkanı olduğu için Güney ile haber kaynağı olarak görüşmeye devam ettiğini” söyledi.

Savcının, Kutlu Savaş'ın Susurluk Raporu'nda Veli Küçük'ün de adının geçtiğini anımsatarak, Küçük ile ilgili haber yapıp yapmadıklarına ilişkin sorusuna da Akfırat, “Susurluk'la ilgili çok sayıda haber yaptık. Kutlu Savaş'ın 1997'deki raporunu da haber yaptık. Ancak 22 Eylül 1996'da yayınladığımız ve Mehmet Eymür'ün yazdığını kabul ettiği MİT'teki raporda Veli Küçük suçlu sayılmıyordu. O yüzden Küçük hakkında haber yapmadık. Veli Küçük de Çiller özel örgütünün içinde olsaydı onu da yazardık” yanıtını verdi.

“Tuncay Güney size Ergenekon'dan bahsetti mi?” sorusu üzerine de Akfırat, 1997'deki Susurluk Sempozyumunda Erol Mütercimler'in ilk kez
Ergenekon'dan bahsettiğini, ancak böyle bir örgütün varlığıyla ilgili somut bir şey olmadığını belirtti.

Akfırat ayrıca, böyle bir örgüt varsa bile “Ergenekon” isminin verilmesinin kabul edilemez olduğunu ifade etti.

SABANCI CENTER ZİYARETİ

Savcının, “Tuncay Güney ile Sabancı Center'a gittiniz mi?” şeklindeki sorusu üzerine de Akfırat, “Sabancı Center'a, Özdemir Sabancı'ya düzenlenen saldırıdan 1-1,5 yıl sonra gittik. Güney, Sabancı Center'ın güvenlik müdürünü tanıdığını ve bilgi vereceğini söylediği için onunla gittim. Güney, 'bizi bekliyorlar' diyordu. Ancak biz o kişinin odasına da çıkamadık. O zaman da Güney'in yalan söyleyen bir kişi olduğunu anladım” diye konuştu.

Savcı Taşkın'ın, “Tuncay Güney, 'Eşref Bitlis Suikastı' adlı kitabın, hedef saptırmak için çok kısa sürede sizin tarafınızdan yazıldığını söylüyor” şeklindeki ifadesi üzerine de Akfırat, Eylül 1993'te Aydınlık dergisinin haber müdürü olduğunu ve o dönem Eşref Bitlis hakkında yapılan haberlerin genişletilmesi ve daha sonra yapılan ek çalışmaların ardından kitabın oluşturulduğunu kaydetti.

“Kitabın hazırlanmasıyla Tuncay Güney'in hiçbir alakası olmadığını” anlatan Akfırat, kitaptaki bilgilerin ise kimden alındığının kayıt altında olduğunu belirtti.
İP'de yapılan aramada bulunan Özel Kuvvetler Komutanlığı'na ait mesaj formuyla ilgili soruya da Akfırat, bu belgenin Aydınlık dergisinde haber yapıldığını, ancak belgenin nasıl elde edildiği hakkında bilgisi olmadığını söyledi.

Savcının, “Eşref Bitlis konusunu Veli Küçük ile görüştünüz mü?” sorusu üzerine de Akfırat, “Küçük ile Eşref Bitlis konusunu görüşmediğini ve 'Eşref Bitlis Suikastı' adlı kitap için Küçük'ten yardım almadığını” dile getirdi.

ERUYGUR İLE GÖRÜŞMESİ

“Tuncay Güney 2001'de başka bir suçtan gözaltına alındığında haberiniz oldu mu?” sorusuna karşılık da Akfırat, “Güney'in gözaltına alınmasından 15-20 gün sonra kendisini aradığını ve zorla Doğu Perinçek ve kendisi hakkında ifade verdiğini belirttiğini” aktardı.

Güney'in yurt dışına çıkışından haberi olmadığını ifade eden Akfırat “Daha sonra gazeteci bir arkadaşım, Tuncay Güney'in yurt dışına gittiğini söyledi. Bir süre sonra da Tuncay Güney, Amerika'dan bana telefon açarak, Türkiye hakkında bazı raporlar hazırladığını söyledi. Ben de bunun çok yanlış olacağını, Amerika'nın oyununa gelmemesi gerektiğini belirttim” diye konuştu.

Savcı Nihat Taşkın'ın, “Mehmet Şener Eruygur'u tanıyor musunuz?” sorusu üzerine de Akfırat, görevdeyken Ferit İlsever ile Eruygur'u ziyarete gittiklerini belirterek, “Ulusal Kanal'a baskılar vardı, bunları Eruygur'a anlattım. Hakkımız olanı vermiyorlardı, onları anlattık. Daha sonra emekli olduktan sonra bir kez daha görüştük” diye konuştu.

Akfırat'ın avukatları da savunmalarını yaparak, müvekkillerinin tahliyesini istedi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!