Güncelleme Tarihi:
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırma Vakfı (SETA) adına konuşan ve raporu hazırlayan Tekin Akgeyik, bu alana ilişkin hiç çalışma yapılmamış olmasına dikkat çekti. Rapora göre, Türk öğretim üyeleri Nijerya, Hindistan, Malezya, Güney Afrika, Brezilya ve Arjantinli meslektaşlarının gerisinde bulunuyor. Türkiye’deki öğretim üyelerinden, Brezilya’daki öğretim üyeleri yüzde 22, Arjantinli öğretim üyeleri yüzde 46, Malezyalı öğretim üyeleri ise yüzde 78 daha fazla kazanıyor. Öte yandan Güney Afrikalı meslektaşlarından 2,5, Hindistanlı meslektaşlarından ise 2,3 daha düşük maaş alıyor. Ortalama maaşlar milli gelire oranlandığında 28 ülkenin sıralamasında Türkiye 14. sıraya yükselmesine rağmen, gelişmekte olan birçok ülkeden daha düşük bir konumda kalıyor. Türk öğretim üyeleri bu sıralamada ise Nijerya, Hindistan, Malezya, Güney Afrika, Brezilya ve Arjantinli meslektaşlarının gerisinde bulunuyor.
Mesleğe giriş düzeyindeki maaşlar açısından Türkiye, karşılaştırma grubunda yer alan ülkeler arasında 17. sırada. Giriş pozisyonuna en yüksek maaşı 5 bin 733 dolar ile Kanada öderken, en düşük maaş ise 259 dolar ile Çin’de ödeniyor.
Türkiye’de kıdemli öğretim üyelerine, Meksika, Rusya, Litvanya, Ermenistan ve Çinli öğretim üyelerine göre daha yüksek. Malezya, Arjantin, Brezilya ve Güney Afrikalı meslektaşlarından daha düşük maaş ödeniyor. Kıdemli öğretim üyelerine ödenen maaş açısından ilk sırada yine 9 bin 485 dolar ile Kanada yer alırken, en alt sırada ise 665 dolar ile Ermenistan bulunuyor.
Türkiye’de 2003-2013 yılları arasında diğer kamu çalışanlarının ortalama maaşı, reel olarak yüzde 61 artarken, öğretim üyelerinin maaşı ortalama yüzde 6’lık bir artış oldu.
ÜNİVERSİTELERE KRİTİK ROL
YÖK Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya toplantıda, çalışmanın önemli olduğunu vurguladı. Akademik camianın özlük haklarını enine boyuna tartıştığını belirterek, şöyle konuştu: “Bizim artık özlük hakları meselesine yaklaşırken bugünü tespit edip, çözüm yolları ararken bir yönüyle de ileriye bakmamız lazım. Çünkü Türkiye’deki akademisyenlerin özlük hakları meselesi, bugün akademisyenlerin maaşlarının şu sektörden veya bu sektörden geri kalması, yurtdışındaki diğer muadil kıyaslamalardan geri kalması meselesi değildir. Türkiye’nin 2023 hedeflerini tutturup, tutturamayacağı meselesidir. Türkiye’nin 21. yüzyıldaki küresel rekabette nasıl bir rol oynayacağı meselesidir. Küresel dünyada Türkiye’nin etkin bir aktör olması halinde nitelikli insan gücüne, araştırmacıya ve araştırmaya ihtiyacı var. Bu konuda üniversiteler kritik bir rol oynuyor. Bütün bu çalışmalar bize gösteriyor ki bizim en nitelikli beyinleri akademiye çekmemiz lazım. En nitelikli beyinleri labaratuvarlara, dershanelere, sınıflara çekmemiz lazım. Akademide kalmaya, araştırma yapmaya, doktora yapmaya, öğretim üyesi olmaya ikna etmemiz lazım.”
DÜNYA İLE REKABET MESELESİ
Türkiye’nin gelmiş olduğu kalkınmışlık noktasında öğretim üyelerinin maaşlarının, ülkedeki diğer kesimlerle ve yurtdışındaki kesimlerle karşılaştırılması meselesi olmaktan çıktığını vurgulayan Çetinsaya, meselenin Türkiye’nin üniversiteleriyle küresel dünyada rekabet edip edemeyeceği olduğunu anlattı.
Maaş en az 4-12 bin TL seviyesinde olmalı
Raporda akademisyen maaşlarının belirlenmesi için şu önerilerde bulunuldu: Mevcut koşullarda öğretim üyelerinin maaş düzeyi, hem uluslararası karşılaştırmalar zemininde hem de ulusal düzeyde sürdürülemeyecek bir konuma geriledi. Bu konuda kapsamlı bir üniversite reformunun yapılması kaçınılmaz. Reformla oluşturulacak yeni maaş sistemi temel ve performans maaşı boyutlarını kapsayacak şekilde hem kurumsal, hem de
bireysel düzeyde üretkenliği ve performansı esas alarak yeniden kurgulanmalıdır. Yapılacak bir revizyon, giriş düzeyindeki temel maaşları en az 4-12 bin TL seviyesine taşıyacaktır. Böyle bir revizyon yapılması durumunda, kıdemli bir öğretim üyesinin temel maaşı en az 7 bin 674 TL düzeyine ulaşacak.