Güncelleme Tarihi:
28 Şubat sürecinde yaratılan mağduriyetler üzerine, İslami hassasiyetlerle 1999 yılında kurulan Özgür Düşünce ve Eğitim Hakları Derneği (Özgür-Der), Kanun Hükmünde Kararnameler’le (KHK) ile kamuda ve üniversitelerde yapılan tasfiyelere tepki gösterdi.
‘KHK Listelerinin Yol Açtığı Hukuksuzluklara Son Verilsin’ başlıklı açıklama yapan dernek, ”Hiçbir somut bilgi-belge olmadan insanların geleceklerinin karartıldığını, üniversitenin saygınlığının ve düşünce özgürlüğünün yok edildiğini” vurgulayarak hükümeti eleştirdi. Derneğin açıklaması özetle şöyle:
GOYGOYCULAR ALDATMASIN
“Hiç kuşkusuz sadece siyasi görüşleri yüzünden, hatta sadece siyasi birtakım kararlara, uygulamalara itiraz ettiklerinden ötürü yüzlerce akademisyenin bir gecede üniversiteden uzaklaştırılabildiği bir ülkede düşüncenin özgürlüğünden ve üniversitenin saygınlığından söz edilemez. Hükümete hatırlatmak istiyoruz: Özgürlük alanlarını genişletme vaadiniz ve bu yöndeki çabalarınız neticesinde destek aldığınız geniş kesimler nezdinde giderek daha fazla tartışılmaya başlanan bu gibi icraatları gözden geçirmenin vaktidir. İktidar imkânlarıyla palazlanmış ve medyada sözcülüğünüze soyunmuş goygoycu takımının sahte iyimserlik mesajları sizi aldatmasın!
ZULÜMDEN ÇEKİNİN
Hukukun yerini keyfiliğin, adalet ve vicdan ilkelerinin yerini ise intikam ve tahakküm duygularının almasına izin vermeyin ve mazlumların ah’ını almaktan sakının. Kimi icraatlarınızın sebep olduğu tepkilerin dalga dalga büyümesinin halkın desteğini yitirmenize yol açabileceğinden, seçim kaybetmekten endişe edin ama her şeyden önce zulümle anılmaktan çekinin. Allah’tan korkun ve adaleti ayakta tutmayı bütün işlerin önüne alın.”
ORTAYA DELİL KONULMUYOR
Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya ise Hürriyet’e şu değerlendirmelerde bulundu: “15 Temmuz sonrası süreçle ilgili alınan kararları, yaptırımları hukuk devleti olma vasfıyla bağdaştıramıyoruz. Listeler oluşturuluyor. Bunların nasıl oluşturulduğuna ilişkin açık, somut bilgi yok. Ortaya bir delil konulmuyor. Bu çok ağır. İhraç edilenlerle ilgili herhangi bir şekilde ‘Siz şununla suçlanıyorsunuz. Şu suçu işlemişsiniz’ gibi bir belge de ortaya konulmuyor. Bu ciddi anlamda hukuk devletiyle bağdaşmıyor. Vicdani, insani açıdan da hiçbir şekilde izah edilebilir bir yanı olmadığı için bunu eleştiriyoruz. 15 Temmuz sonrası Türkiye bir anda darbe travması yaşadı ve buradan çıkılmadı. 28 Şubat’a da bundan dolayı karşı çıktık. Sorunumuz sadece başörtüsü değildi. Ama bugün maalesef şubat sürecindeki zulümleri ortadan kaldırmak tasfiye etmek vaadiyle gelen ve ciddi adımlar atan iktidar bugün başka türlü, 15 Temmuz gerekçesiyle, psikolojisiyle başka türlü mağduriyetlere yol açıyor.”