Güncelleme Tarihi:
Numan Kurtulmuş, Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesince düzenlenen 3. Uluslararası Mehmet Akif Ersoy Sempozyumu'nun açılışında yaptığı konuşmada, Akif'in geçmiş dönemde karşılaştığı problemlerin bugün de yaşanmaya devam ettiğini söyledi.
Milli meseleler konusunda ortak hareket edilmesi gerektiğini belirten Kurtulmuş, siyaset ve dünya görüşlerinin farklı olabileceğini ancak Türkiye'nin güçlü geleceği noktasında fikirlerin ortaklaşması gerektiğini vurguladı.
Kurtulmuş, 10 büyükelçinin Kavala ile ilgili açıklamalarına değinerek, şöyle konuştu:
"10 büyükelçinin açıklaması, Türkiye'nin iç işlerine karışma anlamına taşıyacak olan girişimleridir. Aslına bakarsanız büyük bir kriz çıkarma potansiyeli taşıyan girişim. Allah'a çok şükür Cumhurbaşkanımızın çok kararlı, Türkiye'nin bürokrasinin de çok şahsiyetli durması, siyasetin de çok güçlü durması sonucu gözümüzün içine baka baka 10 büyükelçi ve arkalarındaki başkentleri geri adım atarak Türkiye'nin gücünü teslim etmiş oldular. Bu bir siyasi konu olsun diye getirmiyorum gündeminize. Türkiye'nin bu başarısı AK Parti iktidarının da muhalif olan herkesin de ortak başarısı olmalıdır. Onun için beklerdik ki büyükelçi krizi ortaya çıktığı zaman bütün siyasi partiler ortak bir noktada dursunlar. Bu Türkiye meselesidir, Türkiye'nin birliği, dirliği meselesidir. Konunun mahiyetiyle hiç ilgilenmeden söylüyorum. Türkiye'nin herhangi bir yerdeki büyükelçisi herhangi bir ülkede devam eden bir mahkemeyle ilgili bir söz söylese o akşam kapının önüne koyarlar. Diyelim ki bizim Berlin Büyükelçimiz, bir Alman mahkemesindeki konuyla ilgili, nitekim bizi ilgilendiren pek çok mahkeme var, kalksın konuşsun bizim arkadaşımızı kapının önüne koyarlar. Şimdi bunlar eski Türkiye alışkanlıklarına bakarak 'Nasıl olsa biz söyledik, geçtik. Türkiye bir şey diyemez.' zannediyorlardı. Sağlam ve güçlü duruşumuz sayesinde, Cumhurbaşkanımızın şahsiyetli liderliği sayesinde Allah'ın izniyle büyük bir kriz çıkarma potansiyeli taşıyan bu durum bertaraf edildi ve bu Türkiye'nin başarısı olarak kayıtlara girdi. Gönlüm şunu arzu ederdi, burada bütün siyasi partiler ortak bir noktada dursun."
TBMM'DE KABUL EDİLEN TEZKERE
Numan Kurtulmuş, TBMM Genel Kurulunda kabul edilen "Türkiye'nin Irak ve Suriye topraklarına terörle mücadele amacıyla sınır ötesi operasyonlar yapabilmesi için Cumhurbaşkanına verilen yetkinin 2 yıl uzatılmasına" yönelik tezkere konusuna da değindi.
Ülke olarak Irak ve Suriye'nin toprak bütünlüğünü hiçbir zaman göz ardı etmediklerine dikkati çeken Kurtulmuş, orada yuvalanan terör örgütlerinin Türkiye'nin bütününe zarar verdiğini söyledi. Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yeri geldiğinde yapılacak operasyonlar konusunda TBMM'ye bir tezkere geldiği zaman bu kayıtsız şartsız bütün muhalefet partiler tarafından da kabul edilip, ortak bir karar olarak çıkmalıydı. Ama ne yazık ki bu kadar zor türbülanslar yaşadığımız bir dönem dahi Türkiye'de, partilerin, siyasetin ortak bir noktaya yönelemiyor olması, Akif'in döneminde yaşanan iktidardaki İttihat Terakkicilerin, İtilafçıların yapmış oldukları siyaset tartışmalarına benziyor."
Osmanlı'nın çöküşünde içerideki siyasi çekişmelerin düşmanın ekmeğine yağ sürdüğünün unutulmaması gerektiğini belirten Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Milli meselelerimizde ortak hareket edelim ve Türkiye'nin bütün dünyaya karşı kendi meselelerinde birleşebildiğini, bütünleşebildiğini gösterebilelim. Ülkemiz geldiğimiz noktada büyük ve güçlü Türkiye istikametinde hızla büyüyor. 2023, 100'üncü yılımızı çok daha güçlü bir Türkiye olarak kutlayacağız. Allah'ın izniyle ondan sonraki süreçlerde her alanda mücadelemizi daha iyi yere getireceğiz. Birlik, dirlik içerisinde yeniden güçlü bir Türkiye istikametinde her birimiz üzerimize düşen sorumluluğu yerine getireceğiz. Çünkü nerede bulunuyor olursak olalım, ne yapıyor olursak olalım hepimiz ortak hedefe gideceğiz, oklarımızı ortak hedefe atacağız."
Mehmet Akif Ersoy'un büyük bir şair olmasının yanı sıra milliyetçi, sağlam bir iman sahibi, entelektüel birikime sahip önemli bir şahsiyet olduğunu ifade eden Kurtulmuş, Ersoy'un, yetiştiği çevrelerden büyük kazanımlar sağladığını ve her zaman kendisini geliştiren bir yapıya sahip olduğunu kaydetti.
Ersoy'un küçük yaşta Arapça, Farsça, Fransızca öğrendiğini ve Anadolu coğrafyasının dışında dünyadaki fikri hareketleri yakından takip ettiğini anlatan Kurtulmuş, camilerde verdiği vaazların da ders niteliğinde olduğunu belirtti.
Mehmet Akif Ersoy'un toplumların kendi değerleri, kökleri üzerinde gelişip büyüyebileceğine inandığını aktaran Kurtulmuş, bir ağacın başka bir gövdede yetişmesinin mümkün olamayacağını, dün olduğu gibi bugün de milletin kendi değerleri üzerinde yükselmesi gerektiğini dile getirdi.
Dönemlerin, siyasi şartların, siyaset figürlerinin, bilim adamlarının, insanların olayları kavrayış şekillerinin değiştiğini ama bu topraklarda yapılan tartışmaların ana mahiyetinin hiç değişmediğini vurgulayan Kurtulmuş, şunları söyledi:
"Batı karşısında yenildik, bunun birçok sebebi var. Bir kısmı sistemin içindeki aksaklıklardan, bir kısmı dışarıdaki baskılardan, bir kısmı emperyalist ülkelerin çalışmalarından, bir kısmı da sosyal, kültürel hayattaki zorluklarımızdan kaynaklanan onlarca sebep var. Batı 'niçin galip geldi' sorusu o dönemin sorusuydu? 'Nasıl kalkarız, yeneriz' sorusu önemli bir soruydu. Maalesef bu soruya bir kısım hem de uzun yıllar etkili olmuş bazı çevreler, açık söyleyeyim işin kolayına saparak modernleşmeyi 'batılı gibi olursak, batılı gibi düşünürsek, batılının yaşadığı tarzlarda yaşarsak, biz de adam oluruz' zannederek o yolu tercih ettiler."
"YÜZ SENE ÖNCEKİ OYUNLAR DEVAM EDİYOR"
Mehmet Akif Ersoy'un o dönemde yaptığı tartışmaların bugün de yaşandığını, bunların en başında İslam coğrafyasının parçalanmışlığı, dağınıklığı ve ortak bir dayanışma ruhunda toparlanamaması olduğunu bildiren Kurtulmuş, bu durumun bugünkü siyaseti yakından ilgilendirdiğini, İslam dünyasının kendi meselelerini çözme beceresini kazanamadığı gibi, ortak hedefler noktasında bir toparlanmayı da sağlayamadığını kaydetti.
Yüz yıl önce etnik köken üzerinde insanların ayrışmasının siyasal bir ayrışma sürecine döndüğünü aktaran Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ne yazık ki sen Arnavutsun, sen Boşnaksın, sen Türksün, sen Bulgarsın, sen Romansın, sen Sünnisin, sen Hristiyansın diyerek insanlar birbirlerinden ayrıldılar ve koskoca Balkanlar 20 yıl içerisinde darmadağın haline geldi. Hala Balkanlar aynı dağınıklığa devam ediyor. Aynı şekilde Yemen, Medine isyanlarıyla, kavmiyetçilikleri kışkırtan Arap halkları üzerinden orada da bir ayrıştırma meselesi gündeme getirildi. Ne yazık ki bugün de bu kavmiyetçilik hastalığı devam etmektedir. Oyun hiç değişmemiştir, açık söyleyeyim. Yüz sene evvel Osmanlı cihan devletini yıkmak için milliyetçilikleri, kavmiyetçilikleri nasıl kullandılarsa, o zaman bir takım çeteleri ikna ederek, kışkırtarak, silah vererek onların önünü açarak nasıl Osmanlı Devleti'nin 20 yılda paramparça hale gelmesini sağladılarsa bugün de emperyalistin taktiği aynıdır. Bu sefer adını böyle güzel koydular, 'proxy wars' diye bir şey söylediler, yani vekalet savaşları. Vekalet unsurları olarak silahlandırdıkları, siyasi, lojistik destek verdikleri ve sırtlarını sıvazlayarak bir şekilde şımarttıkları terör örgütleri üzerinden bu coğrafyayı bir kere daha bölüp parçalamaya çalışıyorlar. YPG'nin, DEAŞ'ın, PYD'nin, PKK'nın diğer bütün örgütlerin, bir bardak içecek suyu olmayan, temiz suyu olmayan Afrika'daki insanların elinde 10 bin dolarlık, 20 bin dolarlık ölüm silahları ne arıyor. Bu silahları vererek onları Müslüman başına kim bela ediyor. Bir de işin garip tarafı, gel de Akif'in sızlandığı gibi sızlanma, örgütün adı Boko Haram, eğitim haram, yahu Allah'tan korkun."
"KAVMİYETÇİLİK, ETNİK MİLLİYETÇİLİK ZEHİRLİ BİR İKSİRDİR"
Emperyalistlerin hem insanların eline silah verip hem de zihnini kirlettiğini söyleyen Kurtulmuş, şöyle devam etti:
"PKK'nın, PYD'nin, DEAŞ'ın, Boko Haram'ın kimsenin eline silah vermesinler, desteklerini çeksinler, 15 günde dünyada hiç bir terör örgütü kalmaz. Özellikle bu bölgede. Suriye halkının çektiği yazık günah değil mi? Gariban insanlar, milyonlarca insan öldü, 8-9 milyon insan yurdunu terk etmek zorunda kaldı. Irak'ın insanlarına yazık değil mi? Şimdi bunlar bu sefer vekalet savaşları üzerinden 100 sene evvelki oyunun ikinci perdesini uygulamaya koyuyorlar. Keşke Akif gelse, o gün söylediklerini bugün de Suriye, Irak halkına ve bütün Afrika halklarına söyleyebilse. Dolayısıyla kavmiyetçiliğin, özellikle etnik milliyetçilik üzerinden kavmiyetçiliğin yeni versiyonlarıyla karşılaştığımız bu dönemde İslam dünyasının en çok mücadele etmesi gereken hususlardan birisinin de bu etnik ayrımcılık olduğunun altını çizmek istiyorum. Aynı şekilde bu coğrafyada insanların asırlardır hiç aklının ucundan geçmeyen mezhep farklılıklarının da bir siyasi bölünme meselesi haline getirilmesi gerçekten coğrafyamızın yaşadığı acı bir kaderdir. Kavmiyetçilik, etnik milliyetçilik, mikro milliyetçilik milletimizi ve bu bölgedeki halkları bölen zehirli bir iksirdir. Buna asla müsaade etmeyeceğiz."
"TÜRKİYE'NİN TEKNOLOJİ TARİHİ, TÜRKİYE'NİN İHANET TARİHİDİR"
Numan Kurtulmuş, Mehmet Akif Ersoy'un döneminde tartışılan meselelerden birinin de özgüven eksikliği olduğunu belirterek, Türkiye'nin bu noktada bugün çok iyi konumda olduğuna işaret etti.
Yıllar boyunca Türkiye'de hangi teknolojik ve ilmi gelişme gündeme gelse "Yapamayız, bize yaptırmazlar" diyen bir aşağılık kompleksi ile hareket edildiğini dile getiren Kurtulmuş, artık Türkiye'nin "biz yapabiliriz" noktasına geldiğini bildirdi.
İHA'larla, SİHA'larla, helikopter motorunu üreten mühendislik güç ile Türkiye'nin tıbbi teknolojiden, savunma sanayisine, otomotiv sektöründen uçak sektörüne kadar her alanında büyük güçleri kullanarak ileriye doğru atılım içerisinde olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, bugünkü genç nesilde de büyük bir özgüven patlaması gördüğünü, bunun Türkiye'nin en büyük kazanımı olduğunu belirtti.
Türkiye'ye kendi uçağını, otomobilini yaptırmayan güçlerin yabancı güçler olmadığını ifade eden Kurtulmuş, "Türkiye'nin teknoloji tarihi aynı zamanda Türkiye'nin ihanet tarihidir. Türkiye'deki iç ve dış odakların ihanet tarihidir. Üniversitemizin mühendislik fakültesinin bir vazifesi de Türkiye'nin teknoloji tarihinin ihanet kısmını araştırıp, bunları ortaya koymaktır. Bunlar sadece geçmişle hesaplaşmak değil, geçmişte yaşanan ihanetlerin yarın da karşımıza çıkacağını bilmemiz için hazırlıklı olmamız bakımından önemlidir." diye konuştu.
Türkiye'nin bugün her alanda güçlü adımlarla ilerlediğini söyleyen Kurtulmuş, Türkiye'nin hedefleri olan bir ülke olduğunu sözlerine ekledi,
Kurtulmuş'a, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Adem Korkmaz tarafından özel işlemeli ipek mendil hediye edildi.