Güncelleme Tarihi:
Çelik, AK PArti Genel Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında, Baykal'ın, istifasına neden olan görüntülerle ilgili düzenlediği basın toplantısında “kendisine komplo kurulduğunu” söylediğini ve “Hükümet ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı suçladığını” anımsattı.
Olayın duyulmasından sonra Başbakan Erdoğan'ın, kendisinden beklenen hassasiyet ve nezaketle “hem görüntülerin yayından kaldırılması hem de olayın hiçbir zeminde dillendirilmemesi” yönünde ilgili bakan ve parti yöneticilerine talimat verdiğini hatırlatan Çelik, “Hal ve gerçek bu iken Sayın Baykal, 'iktidar zirvesinin bilgisi ve onayı' olmadan bunun olamayacağını söyleme bedbahtlığına düşmüştür” dedi.
“BAYKAL, MAĞDUR VE MAZLUM ROLÜ OYNAMAYI TERCİH ETMİŞTİR”
Başbakan Erdoğan'ın da Baykal'ın bu iddialarını “ahlaksız bir iftira” olarak nitelediğini ve Baykal'dan elinde bilgi veya belge varsa bunları savcılığa vermesini istediğini söyleyen Çelik, şöyle konuştu:
“Sayın Baykal, bunu yapacağına Cumhuriyet Savcısının kendi bilgisine başvurmasını bile reddetmiş, gerçeğin ortaya çıkması yönünde çaba harcayacağına mağdur ve mazlum rolü oynamayı tercih etmiştir.
Elbette dedikodular üreterek, komplolar hazırlayarak, montajlı görüntüler icat ederek insanların haysiyet ve onurları ile oynamak, onların aile şerefine leke sürmek ve kişilerin iffetine kara çalmak hukuken suç, dinen günah, ahlaken ayıp, örfen ise namertliklerin en büyüğüdür.
Böyle bir haksızlığa uğramış kişi veya kişiler kim olursa olsunlar yanlarında hem devletlerini hem de insaf ve vicdan sahiplerini bulma hakkına sahiptirler. Ne var ki, Sayın Baykal kendisi ile ilgili olarak ortaya sürülen görüntülere konu olan olayı yalanlamamış, bunun yerine kendisine komplo kurulduğu ve bunun arkasında iktidarın olduğu iftirasına sığınmıştır.”
Çelik, Baykal'ın kendisine bir haksızlık yapıldığına inanması halinde devletten, Hükümetten usulü dairesinde ve uygun bir dille gereğinin yapılmasını her vatandaş gibi isteyebileceğini ifade ederek, “Ancak bunun yolu, bu kirli olayın ve teşhirciliğin içine iktidarı çekmek değildir. Kendi üzerine yapışan veya yapıştırılan pisliği iktidara da bulaştırma çabası, musibet anında ortak arama zavallılığından başka bir şey değildir” dedi.
Türkiye'de, “internet ortamından şahsı, hükümeti ve partisiyle ilgili kara propaganda yapmak amacıyla en fazla site açılan liderin Başbakan Erdoğan olduğunu” bildiren Çelik, sanal alemdeki bu sıkıntının da sadece Türkiye'ye mahsus bir sıkıntı olmadığını kaydetti.
“SAYIN BAŞBAKAN HEP MANİ OLMUŞTUR”
Başbakan Erdoğan'ın, dün bir gazetecinin sorusu üzerine “mağduriyet” meselesine getirdiği izahın, aslında kamu vicdanının hal diliyle söyledikleri olduğunu ifade eden Çelik, şunları söyledi:
“Sayın Başbakan, sadece halkının büyük bir çoğunluğunun hissiyatına tercüman olmuştur. Sayın Başbakan oldum olası aile mahremiyetine, insanların kutsallarına, kişilerin iffet ve şerefine saygı duşmuş, kendisine yapılmasını istemediğini şeylerin, siyasi rakiplerine de olsa başka insanlara da yapılmasını istememiş, bilgisi, iradesi ve gücü dahilinde ise bunlara hep mani olmuştur.
Sayın Baykal, dün yine içerisinde bulunduğu normal olmayan ruh haliyle, Sayın Başbakan'ı 'fitne, fesat ve dedikodu siyaseti yapmakla dedikodulardan medet ummakla' suçlamıştır. Sayın Baykal, bu haliyle bugüne kadar olan siyasetinde olduğu gibi, düşman üreterek, düşman icat ederek varlığını sürdürmeye çalışan, hedef gösterdiği düşmanının büyüklüğünden kendisine pay çıkarmaya çalışan zavallıların durumuna düşmüştür.”
Başta Başbakan Erdoğan olmak üzere “AK siyasetin mensuplarının” fitneye, fesada, dedikoduya ve komploya iltifat ve itibar etmeyeceğini ifade eden Çelik, belden aşağı vurarak siyaset yapma, kirli zeminlerden ve kirli ilişkilerden medet ummanın tarzları ve tavırları olmadığını söyledi.
“KOMPLO TEORİLERİNE BAŞVURUYOR”
Çelik, “Esasen Sayın Baykal, bu pişkin tavrıyla toplumumuzun hassasiyetlerini, ailenin kutsallığını ve Türk toplumunun değer yargılarını hiçe sayan bir aymazlık içindedir. Şayet kendisine izafe edilenler doğruysa, bunun utanç ve mahcubiyetiyle hem kel hem de fodul tavrı içerisinde olmamalı ve bir kahraman edasıyla ortalıkta dolaşmamalı” diye konuştu.
Baykal'ın üzerine izafe edilenlerin yalan ve iftira olması halinde de bunu kesin bir dille yalanlaması gerektiğine ve vakar içerisinde hukuk mücadelesi yapması gerektiğine işaret eden Çelik, Baykal'ın bunun yerine “kendisine komplo kurulduğunu söylerken yeni komplo teorilerine başvurduğunu” kaydetti.
Türkiye'nin gündemini meşgul eden “bu nahoş olayın” CHP'nin kurultayına 2 hafta kala yaşanmasının da düşündürücü olduğunu vurgulayan Çelik, sözlerini şöyle tamamladı:
“Sayın Baykal, Sayın Başbakanımız, Hükümetimiz ve partimizle ilgili terbiye sınırlarını zorlayan ne söylerse söylesin, biz yine onun hukukunu kendi hukukumuz kabul edeceğiz. İster partisinin başına dönsün ister dönmesin hükümetimiz bu olayın aydınlatılması için yapabileceklerinin tümünü yapacaktır. Sayın Baykal, bilmelidir ki kem söz sahibine aittir. Sayın Başbakanımıza izafe ettiği o yakışıksız sözlerin hepsinin tam da kaynağına yakıştığını ifade etmek isterim.”