Güncelleme Tarihi:
Ünal, parti genel merkezinde Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında yapılan AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı devam ederken gazetecilere açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
İl ve ilçelerde delege seçimleri ile belde başkanlarının atama sürecinin devam ettiğini belirten Ünal, ilçe kongrelerinin 19 Ağustos-12 Kasım tarihlerinde gerçekleştirileceğini, kasım ayında başlayacak il kongrelerinin ise şubat ayının sonuna kadar devam edeceğini bildirdi.
Ünal, AK Parti'nin geleneksel hale gelen istişare ve değerlendirme toplantısının ise 6-7-8 Ekim'de Afyonkarahisar'da gercekleştirileceğini ifade etti.
Türkiye'nin 15 Temmuz günü aynı duyguyla yıkandığına şahit olduklarını dile getiren Ünal, şunları kaydetti:
"Halkımızın anma etkinliklerine gösterdiği büyük ilgi, heyecan ve coşku bize göstermiştir ki bu millet kendi destanına sahip çıkmıştır. Aynı şekilde bu milletin 15 Temmuz gecesi büyük bir kahramanlık destanı olarak ortaya koyduğu bu kahramanlığa birilerinin ifadeleriyle 'kontrollü darbe', 'tiyatro' vesair demesine de büyük bir tepki ortaya koymuştur.
AK Parti olarak gördüğümüz şey şudur, milletin bu duygusuna eşlik eden siyaset milletle birlikte devam eden siyasettir. O gece AK Parti'ye ait değildir, AK Parti o gecenin bir parçası olmaktan gurur duyan bir partidir, AK Parti bu milletin bir parçası olmaktan gurur duyan bir partidir. Dolayısıyla 15 Temmuz'la ilgili, bu aziz milletin kahramanlık destanıyla ilgili bizim nerede durduğumuz bellidir. Biz Çanakkale'yi de Kut'ül Amare'yi de Kurtuluş Mücadelesi'ni de Kurtuluş Mücadelesi'nin içerisinde Sakarya'yı da Dumlupınar'ı da hasılı bu milletin bütün kahramanlık destanının devamı ve 15 Temmuz'u bütün bu kahramanlıkların bir mütemmim cüzü olarak görürüz.
Dolayısıyla herhangi bir şekilde bu millete ait olan böylesine büyük bir kahramanlığın da herhangi bir şekilde yine bu millete ait olan başka bir kahramanlıkla mukayese edilmesini de kabul etmeyiz. Dolayısıyla AK Parti'nin nerede durduğu ve AK Parti'nin bu meseledeki pozisyonu son derece açıktır."
"Bizim, seni konuşmak gibi bir derdimiz yok"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı açıklamalara ilişkin de değerlendirmede bulunan Ünal, "Grup toplantısında yaptığı açıklamalar, sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun istemesek de gündemimize girmesine sebebiyet vermiştir. Bunu altını çizerek söylüyorum, çünkü Kemal Kılıçdaroğlu sürekli olarak 'Beni konuşuyorlar' diyor, 'Sabah akşam beni konuşuyorlar' diyor. Buradan Kemal Kılıçdaroğlu'na sesleniyorum, bizim seni konuşmak gibi bir derdimiz yok. Hatta biz eğer seni konuşmasak senin kısa bir süre içerisinde siyasetin gündeminden kaybolacağını da biliyoruz ama bizim seni konuşmamızın nedeni, maalesef senin sürekli olarak söylediğin yalanlar, iftiralar, tahrik ve oynamaya devam ettiğin tehlikeli oyundur." diye konuştu.
Türkiye'nin 2010 yılından sonra farklı bir siyasete şahitlik etmeye başladığını ifade eden Ünal, 2010 yılına kadar Türkiye'nin bu siyasal çizgisine bakıldığında devletin meşruiyetini tartışmalı hale getiren hiçbir siyasal dil ve söylemin bulunamayacağını belirtti.
Aynı dönem içerisinde hiçbir siyasetçinin kendi siyasi zeminini meşruiyet tartışması çerçevesinde yıprattığına ve hiçbir siyasi partinin de TBMM'nin, yargının, devletin meşruiyetini tartışmaya açtığına şahitlik edilemeyeceğine işaret eden Ünal, "Bir şiir okuduğu için Pınarhisar'a, cezaevine gönderilen bir belediye başkanı olan o gün Recep Tayyip Erdoğan cezaevine giderken bile bir meşruiyet tartışması açmamış, 'Ben devletime küsmem' demiş ve mücadelesini anayasal, meşru zeminde sürdürmüştür ama Türkiye, Kemal Kılıçdaroğlu'nun genel başkanlığıyla bir meşruiyet tartışmasının ve bunun sistematik olarak sürekli devam ettirilmesine şahit olmaktadır." dedi.
Ünal, 2011 yılında seçimlerin ardından Kılıçdaroğlu'nun TBMM'nin, yargının, hükümetin meşruiyetini tartışmaya açtığını dile getirerek, şöyle devam etti:
"Daha sonra seçilmiş meşru hükümeti 'sivil dikta', 'diktatörlük' gibi ifadelerle aynı şekilde meşruiyetini tartışmaya açmıştır. Soruyorum size, bir siyasetçi neden devletin, demokrasinin, siyasetin meşru zeminini sürekli tartışmalı hale getirir? 2011'den bugüne kadar sistematik olarak devam ettiği meşruiyet tartışmasına bugün özellikle 15 Temmuz'dan sonra başka bir düzlemde devam etmektedir daha tehlikeli bir şekilde. Nedir bu tehlikeli şekil? 'Sarayın polisi halkın polisi, sarayın jandarması halkın jandarması, sarayın 15 Temmuz'u halkın 15 Temmuz'u ve daha da acısı işte Meclisin yetkisinin elinden alınması, Meclisin gayrı meşru ilan edilmesi, anayasanın gayrı meşru ilan edilmesi, yapılmış halk oylamasının gayrı meşru ilan edilmesi. Buradan biz siyasetin temsilcileri olarak soruyoruz, sayın Kemal Kılıçdaroğlu, demokrasinin, siyasetin, devletin meşruiyetini tartışmaya açarak ve meşruiyet zeminini yok etmeye çalışarak ne yapmak istemektedir?"
"Kılıçdaroğlu başka bir anayasayı mı referans almaktadır?"
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun "Meclisin yetkisini elinden aldınız." şeklinde ifadeleri bulunduğunu belirten Ünal, "Peki 20 Temmuz'da alınan olağanüstü hal kararı ve dün Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilen olağanüstü halin uzatılması kararı hukuk dışı bir yolla mı alınmıştır? Anayasanın amir hükmüne aykırı mı davranılmıştır ya da sayın Kemal Kılıçdaroğlu bütün bunları ifade ederken şunu sormak istiyorum, sayın Kemal Kılıçdaroğlu başka bir anayasayı mı referans almaktadır? Eğer meşru anayasamızı referans alacaksak, bizim meşru anayasamızın amir hükümlerinin dışında bizim hiçbir uygulamamız söz konusu olmamıştır ama şimdi sayın Kemal Kılıçdaroğlu sanki başka bir anayasayı esas alarak konuşuyor ve ben burada soruyorum; sayın Kemal Kılıçdaroğlu kamu düzenini sağlamak, siyasetin, demokrasinin kendi varlığını sürdürmek için sizin başka bir referansınız mı var? Buna cevap vermesini istiyorum." dedi.
Ünal, milletin yanında durduklarını vurgulayarak, "15 Temmuzda da nerede durduğumuz belliydi ve kendisinin bugün yaptığı grup toplantısında 'korkak, ödlek' gibi ifadelerle ilgili kendisine de şunu söylemek istiyorum, 15 Temmuz gecesi bu millet kimin korkak, ödlek, kimin cesur ve kahraman olduğunu çok net bir şekilde görmüştür o yüzden buna cevap vermek istemiyorum." diye konuştu.