Güncelleme Tarihi:
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Habertürk'te önemli açıklamalarda bulundu. Çelik'in açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:
Bir sürü yorum yapılıyor izliyorum. Siyaset matematikle çok barışık bir alan değil. Şöyle bir etki yarattım böyle tepki çıktı diye hesap içine giriliyorsa, siyasetin kendisi bu hesaplamaları yalanlama konusunda iddialı. Bu bakımdan yorumların çoğu afaki. Üzücü olan şu; Türkiye'nin demokrasi mirası. Büyük mücadele verilmiş, sandık yoluyla iktidar belirlenebiliyor. Her yerde bütün siyasi partiler propaganda yapıyor. Vatandaşlarımız mitinglere katılıyor. Dünya şaşırıyor buna. Dünya siyasetsizleşmeden yakınırken bizde bir köye gittiğinde dış politikada herkes gündeme hakim. Bu sebeple de bir adayın günlerce 'çekil çekil' baskısı altında kalması, linç kampanyasına maruz kalması, siyasetin topyekün reddetmesi gereken ithamlara maruz kalması çok üzücü. Nihayetinde aylar yarışıyor. Hangi aday çekilirse kime yarar, kime yaramaz gibisinden konuşuluyor. Ama dedim, siyaset matematikle barışık değil. Vatandaşların hangi sebeplerle sayın İnce'ye oy verdiğini biliyor muyuz? Bundan CHP medet umuyorsa, demek ki CHP'yi beğenmemiş ki oraya gitmiş. O seçmen tekrar kendi değerlendirmesini yapacaktır. Bazen siyasi partiler karar alır. Küçük partilerde çok olur. 'Ben şuraya gittim' denir. İyi de yöneticiler gitse de taban gitmiyor ki.
"SİYASET GÜNDEMİNE HAKİM OLMALIDIR"
Tabii ki bize dönme olasılığı da var. Başka partilere oy verecekler de vardır. Onların tercihleri üzerine ipotek koyacak değerlendirmelerde bulunmam. Bütün adayların oy tabanlarıyla ilgili olarak yaptığımız değerlendirmeler var. Alt kırılımlarına bakıyoruz. Burada mesele şu; sayın İnce karşımızdaki ittifak adayının kaybı sözkonusu olduğunda kendisini suçlamamaları gerektiğini belirterek 'kaybınıza bahane aramayın' dedi. Burası bizden daha anlamlı bir siyasal yapıdır diyerek o yüzden buraya destek vermek için çekiliyorum demiyor. Linç kampanyasına maruz kalıyoruz, sürekli suçlanıyoruz, bir kaybın sorumlusu olarak bizi göstermek istiyorlar, ben bu bahaneyi onlara vermek istemiyorum, diyor. Siyaset gündemine hakim olmalıdır. Birtakım odaklar, terör örgütlerinin kirli kampanyaları, insanları hedef gösteren itibar suikastleri karşısında siyasetin meşru alanını korumak için birleşik şekilde hareket etmesi lazım.
"KİMSE BU ÇİRKİNLİĞE PRİM VERMEDİ"
Son zamanlarda baktım, hiç kimse bu çirkinliğe prim vermedi. Bir tek bir siyasetçi prim verdi maalesef o da üzücü. Bunu yaptığınız zaman siyaset gündemini kaybeder. Bu tip illegal faaliyetler meşru siyaset alanını belirlemeye ve yönetmeye başlar. İşte o gün demokrasisiniz büyük tehdit altındadır. Demokrasiniz darbeyle tehdit edilmiyor, siber alanda doğrudan demokrasinizi, egemenliğinizi tehdit eder hale bürünmüştür. Ben sayın Kılıçdaroğlu bu açıklamayı yaptığı zaman gerekçesi olarak ne söylediğini merak ettim. Yardımcılarından bir tanesi 'böyle bir duyum aldık' demiş. Bu tip durumlarda AB Bakanlığı döneminde biliyorum. Burada doğru mücadele yöntemi, duyum almak meselesi ayrı mesele de, biraz daha derinini konuşmak lazım. Bununla mücadele edecek kurum devlet kurumlarıdır. Bunun devlet kurumlarıyla paylaşılması lazım. Devletin mücadele araçları var. Bu tip açıklamalar fazla yapılınca şunu söylüyorum; o zaman bu mücadele ile ilgili kanıksama da ortaya çıkıyor. Dezenformasyonla ilgili mücadeleyi tüm yurttaşları koruyacak şekilde vermek lazım. Özgürlük güvenlik dengesiyle ilgili şunu görüyoruz. Bu konuda elimizde genel geçer formül yok. Her olayda yeniden tanımlamak zorundayız. Avrupa'daki faşist partilerin hepsinde özgürlük geçiyor.
"HAKSIZLIK ETMEYELİM"
Sayın İnce'nin sadece bu sebeple çekildiğini söylersek sayın İnce adına konuşmuş oluruz. Ona da haksızlık etmeyelim. Prensip olarak bu tip olay geldiğinde partimizin sözcüsü olarak 'siyaset meşru ve legal alandır, illegal ve gayrimeşru alandan argüman taşınmaz' diye konuşurum. Burada önemli mesele bu imkanlara sahip olmayan vatandaşımızın da korunmasıdır. Milli güvenliğinizi sağlarken belli meslek erbabını koruyup, sıradan vatandaşı dışarıda bırakmak asla söz konusu olmaz. Siber egemenlik alanında dönük saldırılara siyasetin veya başka mesleğin gayrimeşru alandan argüman taşınmadığı ölçüde bunlar etkili olmaz. Ama maalesef bunlar yapılıyor. Miting meydanında bir siyasetçinin bunu yaptığını gördüm. Niçin etnik tartışmaları, mezhep tartışmalarını sokmayın siyaset sürecine diyoruz. Sandığa gidecek iradenin billurlaşmasını engelleyen fay hatlarına dönük tetikleme yaklaşımıdır diyoruz. Ölçü sadedir. İllegal alandan gayrimeşru alandan meşru ve legal alanlara argüman taşımayacağız. Mezhep tartışmaları açıldığında o kadar üzüldüm ki. Bir masada arkadaşlarımızla, tanımadığımız insanlarla yemek yiyoruz. Bir insanın 'etnik aidiyeti, mezhebi neydi' dense utanç vericidir. Hepimiz komşuyuz, arkadaşız. Biz rakibiz, hasım değiliz ki.
"HEPİMİZİN NOTUNU SEÇMEN VERECEK"
Biz uzun zamandır seçimlere giriyoruz. Genel seçim, yerel seçim, referandum. İçselleştirilmiş bir tecrübemiz var. Vatandaşlarımızla bir kahvede oturduğumuzda, miting meydanlarında enerjiyi hissedebiliyoruz. Burada sayın Cumhurbaşkanımızı ağırladık. Adana'da en kalabalık mitinglerinden birini gerçekleştirdik. Müthiş bir enerji vardı. İnsanlar aka aka, seferberlik halinde büyük bir enerjiyle geliyorlardı. 20 yılda yaşadıklarımızdan bakarak söylüyorum, birinci turda Cumhurbaşkanımız güçlü ve net bir şekilde seçilecek. Göreceksiniz AK Parti'ye ve Cumhur İttifakı'na ilgi de Meclis'te yerini alacak. Herkes iddia ortaya koyar. Fakat bizim iddiamızın şimdiye kadar denenmiş, test edilmiş, neticesinin doğru olduğu görülmüş onlarca delili var. Diğer iddialar için bir şey demem ama bizim iddiamız yaşanmışlığın içerisinden gelecek. Sicil amirimiz seçmendir. Hepimizin notunu seçmen verecek.
Sayın Oğan aday, kendi kampanyasını yürütüyor. Biz de Cumhurbaşkanımızın yeniden Cumhurbaşkanı olması için güçlü kampanyamızı sürdürüyoruz. Bizim burada bütün adaylara oy veren vatandaşlarımızın oylarına talibiz tabii ki. Biz bu partilerin yönetimlerinin anlayışlarıyla rakibiz. Bütün vatandaşlarımızdan oy istiyoruz, onların desteğine talibiz. Bugün açısından güçlü bir şekilde çıkacağı kampanya çerçevesinde faaliyetlerimizi yürütmekteyiz.
"KENDİ ATMOSFERİMİZİ YOK ETMEMELİYİZ"
Teknik bir konu. Demokratik birikimimiz açısından üzüntü duymamız gereken bu. Vatandaşlarımız yurt dışında, belki de ulaşım açısından zor. Kalkmış gitmiş bir adaya bir tane bile oy vermişse, demokraside bunun heba olmaması lazım. Kendi atmosferimizi yok etmemeliyiz. Hangi adaya giderse gitsin bir oyun heba olmaması lazım. Üstelik siyasal katılımın diplere doğru gittiğinde Avrupa toplumlarında gitmiş oyunu kullanmış. Bunların bir şekilde yarı yolda bırakılması demokrasi ve siyaset açısından iyi bir tablo değil. Sonuçta belli partiler kazanıyor, belli partiler kaybediyor. Esasen kaybeden hiçbir vatandaşımızın olmamasıdır. Siyasetçinin sorumluluğu rekabetin husumete dönüşmemesini sağlamaktır.
KILIÇDAROĞLU'NUN RUSYA İDDİASI
Bir ülkeyle ilgili konuşuyoruz. Benim belli sorumluluklarım var. Duyumla birisi bir şey söyledi diyerek bir ülkeyle ilgili konuşmam. Bunun devlet ve millet hayatına zararları olduğunu bilirim. Duyum varsa gidin ilgili kurumlarla paylaşın. Bende herhangi ülkeyle ilgili bir istihbarat yok. Bu bilgi nereden gelmiş? Karşı istihbarat faaliyeti midir? Birçok olay görmüşüz. Bir sürü ihtimali aynı anda değerlendirebiliyoruz. Bu duyumla, yorumla yapılacak bir şey yok. Çıksınlar açıklasınlar 'seçimlerde lehimize, aleyhimize müdahale edilecek' diye. Duyum varsa devlet kurumlarıyla paylaşın. Herhangi ülke rakibim olan siyasetçi hedef alıyorsa topyekûn mücadele ederiz. Esas mesele şu; duyum falan meselesiyle ilgili değil. Varsa bir şey varsa paylaşılsın. Rakiple ilgiliyse biz rakipten bir adım öne çıkalım. Hiç kimse buna tenezzül etmesin diyelim.
Şununla gurur duyarız. Vatandaşlarımızın gidip hangi partiden olursa olsun oy çuvallarını, sandıkları beklemesinden gurur duyarız. Sonuçta milli irade net bir şekilde tecelli etsin. Vatandaşımız ne diyorsa o olacak. Egemenlik kayıtsız şartsız millete aittir bu demektir. Seçim güvenliği meselesi, vatandaşın oyunun net görülmesi açısından son derece önemli. Bu konuda sıkıntılara karşı tedbir alınmıştır.
"20 YILDIR SİYASET YAPIYORUM"
Adana doğumluyum. 20 yıldır burada siyaset yapıyorum. Geçmişte burada AK Parti'nin oyları çalındı. Gece yarısı matba basıldı. Yargı süreci devam eden birtakım görevlilerin yine sandıklarda görev aldığı bir sonraki seçimde görüldü. Ben burada niyet ve yoruma mı uymak zorundayım yoksa legaliteye mi? Oyunuzu kullandığınız andan itibaren orada bütün partililerin yetkilileri, müşahitleri var. Artık mekanizmalarımız sağlam. Terbir alırsın diyerek bir yaklaşım sergileniyorsa başımız gözümüz üstünedir. Bizim adaylarımızdan bir tanesi, bir genç kardeşimiz Fatma hanım, seçim kampanyası yapıyor. Gidiyor selam söylüyor, karşısındaki 'kafana mermi yersin' diyor. Belli bir partinin güçlü olduğu yerde yürütülen seçim kampanyası.
Arkadaşlarımızla da konuştum. Son 20 yıldır en sorumsuz açıklamalardan biridir. Bunun nereye gittiğini görüyorum. Kaybetmesine yönelik bir şeyi kodlamaya çalışıyor. Kaybedecek seçimlere dönük bir gerginlik hazırlığı yapıyorlar. Sandık yoluyla iktidarı belirlemek çok büyük nimettir. Bu ülke darbelerde evlatlarını kaybetti. Bu devri kapatmak için çok uğraştık. Milli iradenin korunması açısından herkesin sorumlu davranması lazım. Sandık siyasetin namusudur. Siyaseti birbirimizin cenazesine ve düğününe gidemeyecek hale getirmemeliyiz. Sonuçta vatandaş verecek kararı. Sandıktan vatandaş ne dediyse o çıksın.
Siyasi faaliyeti yaparken kazanmaya odaklı yaparsınız. Cumhurbaşkanımızın bize sık sık söylediği, millet getirir, millet götürür demiştir. Yerel seçimlerde kazanmaya odaklıydık. Kaybettiğimizde rakip adayın ismini zikrederek tebrik ettim. Bizim bu konuda sabıkamız yok.
"BENİM SEÇİM BÜROMA SALDIRI YAPILDI"
Burada benim seçim büroma saldırı yapıldı. Bir genç kardeşimiz bıçaklandı. Arkadaşlar bunu söylediklerinde 'Duyulmuşsa yapılacak bir şey yok. Bunu kınayalım, lanetleyelim ama bunu seçmenin psikolojisini bozacak şekilde çevirmeyelim' dedim. İlçe binamız depremden dolayı boşaltılmıştı. Oraya pompalı tüfekle saldırı oldu. O kişi 'Ben şu partinin üyesiyim, AK Parti'nin görüşlerini beğenmediğim, benim partime bunu söylediği için saldırıyı gerçekleştirdim' diyor. Şimdi ben o partiyi söyler miyim? Bir tane meczubun yaptığı iş. Niye o partiyi bağlasın? Bugün bir kadın adayımız geliyor selam veriyor 'nasılsınız' diyor. Ona 'kafana mermi yersin' diyor. Şiddet nereden gelirse gelsin reddediyoruz, bu kırmızı çizgidir.
Herkese her olayla ilgili geçmiş olsun. Ama orada çok vahim bir açıklama yaptı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı. 'Bu olaydan Cumhurbaşkanı sorumludur' dedi. Böyle sorumsuzluk olmaz. Cumhurbaşkanımızın yaptığı açıklama yok o sırada. Bizim siyasetçiler olarak hangimizin başına gelirse gelsin hesine geçmiş olsun diyoruz. Bize yapılan saldırıda belli sınırda tutarak açıklama yaphıyorum. Birileri çıkıp da bu saldırılardan sayın Cumhurbaşkanı derlerse bu başlı başına bir sorumsuzluk olur. Bu seçimi zehirlemeye çalışanlara pas atmak olur.
BAKANLARIN MİLLETVEKİLİ ADAYI OLMASI
Siyasetin üstünlüğünü, siyaset olmazsa demokrasi hayatta kalamaz. Bütün arkadaşlarımızın birikimi var. Siyasal alanda verecekleri katkılar var. AK Parti siyasal alanı eksen alır, toplumdan devlete doğru siyaset yapar. Cumhurbaşkanımız bu kararı ortaya koyarak siyasal alanın önceliğini altını çizen bir uygulama ortaya koymuştur.