Güncelleme Tarihi:
Ardından duayı okumaya başlıyor: “Biz kısık sesleriz, minareleri sen ezansız bırakma Allahım…”
Ve salonu dolduran kalabalık kuvvetli bir ses perdesinden topluca karşılık veriyor: “Amiiin…”
Tarih 4 Kasım 2012. Mekan, Ankara Arena Spor Salonu. Bahçeli, MHP Onuncu Kurultayı’na hitabını Türk milliyetçilerinin en gözde şairlerinden Arif Nihat Asya’nın ünlü “Dua” şiirinin dizeleriyle okuduğu bir dua ile kapatıyor. Bahçeli’nin bu duası youtube’dan kolaylıkla izlenebilir. Hangi dua şiiri derseniz, son günlerde bütün TV kanallarında sıkça karşımıza çıkan, Çanakkale Zaferi’nin 100. yıldönümü için hazırlanan kısa filmde fonda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sesinden dinlediğimiz o dua şiirini kastediyoruz. İşte bu şiir bugünlerde MHP ile AK Parti arasında ciddi bir çatışmanın, çekişmenin konusu. MHP Genel Merkezi’nden “bu intihal kategorisine girer” sesleri yükseliyor. Milliyetçi camianın “Bayrak” şiirinin şairi olarak sahiplendiği Arif Nihat Asya’nın AK Partili Cumhurbaşkanı tarafından da sahiplenilmesi MHP’de tepkilere yol açmış bulunuyor. Partinin kurmayları, Erdoğan’ın AK Parti’den MHP’ye giden oyları geri kazanmak için bu manevraya başvurduğunu ileri sürüyor.
MHP’liler “Bu ilk değil, AK Parti bunu hep yapıyor” diye şikayet ediyorlar. Bunun nedeni, AK Parti’nin geçmişte MHP’nin daha önce kullandığı “Kiziroğlu” ve dombralı seçim müziklerini de sonradan AKP’lileştirmiş olması. Hürriyet’in MHP muhabiri Umut Erdem’in aktardığına göre, MHP Lideri Bahçeli yine de bu konuyu mesele yapma eğiliminde değilmiş. Yakın çevresine, Erdoğan’ın da “Dua” şiirini okumasını espriyle karışık “Benim performansım daha iyiydi…” sözleriyle değerlendiriyormuş. Hangisinin daha iyi okuduğuna okurlar internetten izleyerek karar verebilirler. Ama görünen gerçek şu ki, Cumhurbaşkanı Erdoğan bu tanıtım filmiyle MHP’nin milliyetçi karasularında hakimiyet kurma stratejisini fiilen uygulamaya geçirmiş bulunuyor. Hayatını Türklüğü yüceltmek idealine adayan şair Arif Nihat Asya, 1975 yılında Ankara’da gözlerini hayata kaparken 40 yıl sonra Türkiye’nin iktidar partisiyle ikinci büyük muhalefet partisi arasında paylaşılamayacağını nereden bilebilirdi?
İşte o dizeler
Dua Biz, kısık sesleriz...minareleri,
Sen, ezansız bırakma Allahım!
Ya çağır şurda bal yapanlarını,
Ya kovansız bırakma Allahım!
Mahyasızdır minareler... göğü de,
Kehkeşansız bırakma Allahım!
Müslümanlıkla yoğrulan yurdu,
Müslümansız bırakma Allahım!
Bize güç ver... cihad meydanını,
Pehlivansız bırakma Allahım
Kahraman bekleyen yığınlarını,
Kahramansız bırakma Allah’ım!
Bilelim hasma karşı koymasını,
Bizi cansız bırakma Allah’ım!
Yarının yollarında yılları da,
Ramazansız bırakma Allah’ım!
Ya dağıt kimsesiz kalan sürünü,
Ya çobansız bırakma Allah’ım!
Bizi sen sevgisiz,susuz,havasız;
Ve vatansız bırakma Allah’ım!
Müslümanlıkla yoğrulan yurdu,
Müslümansız bırakma Allah’ım!
TBMM’ye en sönük resepsiyonla veda
MECLİS’in bu yılki 23 Nisan resepsiyonu çok sönük geçti. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel, İstanbul’daki programları nedeniyle katılmadı. Başbakan Ahmet Davutoğlu tam dağılmaya yüz tutmuşken gelebildi davete. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da rahatsızlığı nedeniyle katılmadı. Kabineden ikisi seçim dönemi bakanları olmak üzere 5 bakanın dışında katılımın olmadığı resepsiyona milletvekilleri de pek rağbet etmediler. HDP’den hiç katılım olmadı. Katılım o denli azdı ki, TBMM Başkanı Cemil Çiçek kapıda uzun süre karşılayıp tokalaşacağı konuk beklemek zorunda kaldı. Resepsiyona katılanlar arasında ise MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin yanı sıra yüksek yargı organlarının başkanları ile Özel dışındaki TSK üst komuta kadrosu dikkat çekti. Askerler, bir saati aşkın kaldıkları resepsiyondan, Davutoğlu’nun gecikeceğini öğrenince ayrıldılar. Resepsiyonun bu denli sönük geçmesine kimileri seçim çalışmalarının yoğunluğuna bağladılar. Kimileri de inanışa göre Allah’ın duaları kabul edip tövbe edenlerin günahlarını bağışladığı Regaip Kandili’ni gerekçe gösterdi. Bu sönük veda akıllara, Meclis’in, türban krizinin yaşandığı o “eski” dönemlerde bile çok daha katılımlı ve canlı resepsiyonlara ev sahipliği yaptığını getirdi.
NOT: Katılan bakanlar: Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, İçişleri Bakanı Sebahattin Öztürk ve Adalet Bakanı Kenan İpek.
‘Çözüm’ tankla, topla mı geldi?
İLK açıklandığında, AK Parti’nin seçim beyannamesinde çözüm sürecine ilişkin bir bölümün olmaması büyük tartışma yaratmıştı. Başbakan Ahmet Davutoğlu bu durumu “Beyanname dijital ortamda baskıya gönderilirken bazı kaymalar olmuş, bir iki sayfa düşmüş” açıklamasını getirmişti. Sonra, matbaaya giderken yolda düştüğü söylenen çözüm süreciyle ilgili 3.5 sayfalık bölüm beyannameye eklendi ve sorun çözüme kavuşmuş oldu. Ancak dikkatli AK Parti muhabirimiz Turan Yılmaz, çözüm süreci ile ilgili bölümle birlikte beyannameye başka eklemelerin yapıldığını da fark etti. Neler mi?
“Beyannamemizden seçilmiş 100 önemli proje” başlığı altında beyannamenin sonuna eklenen bu bölümde, nükleer santral ve HES’ler, yerli oto, üç katlı büyük İstanbul ve Avrasya tünelleri, Çanakkale Boğaz Köprüsü, Kanal İstanbul, hızlı tren gibi iddialı projeler de yer alıyor. Ancak bu bölümde bir dizi askeri projenin de eklendiği dikkat çekiyor. AK Parti’nin beyannameye eklediği askeri projelerden bazıları şunlar: “450 kilometre menzilli, 65 kilometre hızlı 250 tank üretimine ilişkin Altay Milli Tank Projesi, araç başına 13 askeri personelin tam teçhizatlı olarak güvenli intikalı sağlayacak Kirpi Araçları Projesi, 3.4 milyar dolarlık 59 adet ATAK Helikopter Projesi, bin 200 feet irtifayla en az 1 saat havada kalabilecek şekilde 20 adet üretilecek Mini İnsansız Hava Aracı Projesi ile F-16 uçakları yenileme projeleri.”
Tabii, bu son eklemelerin özellikle HDP çevrelerinin “çözüm süreci tankla topla gelmiş” şeklinde tefsirlerine yol açması muhtemel gibi gözüküyor.