Güncelleme Tarihi:
Muhalefetin zayıflığının hükümette bir kibir hali yarattığına ve Türkiye’nin bir "tek parti devleti"ne dönüşmesine neden olabileceğine dikkat çeken Finkel, geçtiğimiz hafta düzenlenen kongrede firesiz başkan seçilen Kılıçdaroğlu’nun bu gidişata bir son verebileceğini ifade etti.
Finkel, İngiliz İşçi Partisi’nin eski lideri Tony Blair’in 1995’te partinin ideolojik kanadına teslim olmak yerine “rakibin doğru yaptıklarını ödünç alma” politikası geliştirdiğini hatırlatarak, aynı şeyi Kılıçdaroğlu’nun CHP’de yapıp yapamayacağını sorguladı. ABD’li analist şöyle devam etti:
“CHP’nin de bir ideolojik kanadı var. Deniz Baykal, 1992’de partiyi tek bir noktaya odaklayarak birlik sağladı: Yükselen muhafazakar sınıf takıntısı. Baykal, iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi'nin varlık hakkını sorgulamak dışında bir muhalefet yapmadı. Hayat tarzlarının dindar elitler tarafından tehdit altında olduğundan endişe eden küçük bir gruba yönelik kimlik politikaları geliştirdi. Ancak seçim kazanmaktan çok partisinin başında kalmaya niyetli göründü. Ve ordu ile mahkemelerin AK Parti’yi kapatma girişimlerine destek verdi.”
KILIÇDAROĞLU YÜZDE 15'İ NASIL İKNA EDECEK
Baykal’ın bu tavrının CHP’ye oy kaybettirdiğini ifade eden Finkel, Kılıçdaroğlu’nun çok farklı bir insan olduğunu ancak AK Parti’ye oy veren seçmenin yüzde 15’lik kısmını CHP’ye dönmeye ikna etmesinin zor olduğunu belirtti.
Finkel, “Bu doğrultuda, Kılıçdaroğlu, AK Parti’den ders alabilir. AK Parti iktidara gelmek için bir metamorfozdan geçti. 2001’de İslamcı ve Batı karşıtı bir hareketin kalıntıları üzerine kuruldu. İlerleyen dönemdeki başarısı ise AB üyeliğinde ve IMF programlarını uygulamada gösterdiği kararlılık gibi faktörlere bağlıydı” dedi.
İŞTE FIRSAT
Ancak Erdoğan’ın son dönemde bu merkezci temelden uzaklaştığını savunan Finkel, bunun Kılıçdaroğlu için bir fırsat olduğunun altını çizdi.
‘Yeni CHP’nin Erdoğan’ın “kayıtsızlığından ve artan hata yapma eğiliminden faydalanması gerektiğini” belirten Finkel, Kılıçdaroğlu’nun kimlik politikalarını sona erdireceğinin ve sosyal farklılıklara daha hoşgörülü olacağının işaretini vermesi gerektiğini ifade etti.