Güncelleme Tarihi:
Kurtulmuş, AA muhabirine gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Doğu Akdeniz'de yaşanan gelişmeleri değerlendiren Kurtulmuş, Türkiye'nin bu konuda tezini ortaya koyduğunu ve bunu çok net bir şekilde ilgili bütün muhataplarına anlattığını belirtti.
Kurtulmuş, Türkiye'nin Doğu Akdeniz ve Akdeniz'deki hakları konusunda Amerikalılara, Ruslara, Avrupa Birliği üyelerine, Yunanistan ve Fransa da dahil kimle konuşursa aynı şeyleri söylediğine işaret ederek, "O da nedir? Türkiye özellikle Libya ile varılan mutabakat çerçevesinde Doğu Akdeniz'deki kendi yetki alanlarını, münhasır ekonomik bölgesine tespit ve tescil etmiştir, bu bellidir. Yani Türkiye'nin bundan vazgeçmesi, bunu bir şekilde 'Başkaları böyle olmasını istiyor' diye bundan geri adım atması söz konusu değildir." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin doğal gaz ve petrol arama çalışmalarına devam edeceğini ifade eden Kurtulmuş, denizdeki diğer varlıklardan istifade etmek de için haklarını sonuna kadar koruyacağını söyledi.
"KİMSENİN MÜDAHALESİNE MÜSAADE ETMEYECEĞİZ"
Kurtulmuş, Doğu Akdeniz'de müzakerelere devam edeceklerini ve geri adım atmayacaklarını, bunun Türkiye açısından bir egemenlik meselesi olduğunu vurgulayarak, "Uluslarası sularda Türkiye kendi egemenliğini tescillemiş, sınırlarını belirlemiş ve uluslararası hukukla da bunları tayin etmiştir. Şimdi başkaları bunu değiştirmek için çeşitli varyasyonlar yapabilirler ama Türkiye müzakere masasını açık tutarak, görüşmeleri açık tutarak ama Oruç Reis'te olduğu gibi Yavuz gemisinde olduğu gibi biz orada fiili olarak çalışmalarımıza devam edeceğiz. Kimsenin müdahalesine müsaade etmeyeceğiz, bunları çok net söylüyoruz." dedi.
Yunanistan'ın Avrupa Birliğinden destek bulmaya çalıştığını aktaran Kurtulmuş, "Baktığınız zaman Avrupa Birliği resmi anlamda Yunanistan tezlerinin arkasında tam manasıyla durmuyor ama bir taraftan da Avrupa içerisindeki bir siyaset, özellikle Fransızların yönlendirdiği bir siyaset anlayışı Yunanistan'a da bir şekilde destek çıkmaya çalışıyor. Kurumsal olarak Avrupa Birliği de Türkiye'nin kararlılığını görmüştür, Amerika Birleşik Devletleri de görmüştür, Rusya da görmüştür." ifadelerini kullandı.
"TÜRKİYE DOĞRU YERDE DURMAKTADIR"
Kurtulmuş, Libya'yı bugün içinde bulunduğu duruma Hafter ve arkasındaki karanlık güçlerin düşürdüğüne dikkati çekerek, şöyle konuştu:
"Hafter'i destekleyen, bir takım paralı lejyonerler ile diğer güçler ve onun arkasındaki bazı Körfez ülkeleridir. Baktığınız zaman BM'nin ve uluslararası camianın meşru bir hükümeti desteklemek ortada iken, bunu desteklemek gerekirken, bunu desteklemeyip o hükümeti ortadan kaldırmak ve Libya halkına hayatı zindan etmek isteyen bir darbeciyi destekleyenler, herhalde Libya'daki sorunun kaynağı bunlardır. Yani kaynak sadece Hafter'in kendisi değildir. Dolayısıyla Türkiye doğru yerde durmaktadır, Libya halkının yanında durmaktadır."
İsrail ile Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) arasında imzalanan normalleşme anlaşmasına ilişkin de Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Burada İslam coğrafyasının yek vücut durması lazım ama maalesef insanın içi kan ağlıyor. Diyelim ki soğuk savaş zamanında ister Amerikan yanlısı ister Rus yanlısı olsun, İslam ülkelerinin her birisinin dış politikasının bir numaralı maddesi Filistin meselesiydi. Maalesef bugün birçoğu için Filistin meselesi çok arkalara gitmiş hatta Birleşik Arap Emirlikleri gibi bazıları için Filistin meselesi, satılık bir pazarlık unsuru haline dönüştürülmüştür. Birleşik Arap Emirliklerinin Filistin davasını açıktan satışı anlamına gelen bu anlaşmayı şiddetle kınıyoruz. Bu bir açık ihanettir, Arap halklarına ihanettir, Filistin halkına ihanettir, Müslüman ümmete ihanettir hatta dünya barışına ihanettir. Bundan sonra sırada bazı bölge ülkelerinin de olduğunu biliyoruz, görüyoruz. Bunların maalesef İsrail'in yeni planlarının bir parçası olduğundan da hiç şüphemiz yok."
Kurtulmuş, 1948 Filistin İslami Hareketi'nin kuzey kanadının lideri Şeyh Raid Salah'ın cezaevine girmesine ilişkin, "Hem İsrai'in bu yeni dönemdeki baskılarını artıracak olmasının önemli bir işaretidir hem de aynı zamanda güle oynaya, şarkılarla, türkülerle ve tekbirlerle cezaevine yüzlerce kişi eşliğinde uğurlanan yaşlı bir Filistinli liderin varlığı ise Filistin davasının haklılığını ortaya koyan çok açık bir göstergedir." değerlendirmesinde bulundu.
"AKIL, İZAN VE SİYASAL AHLAK DIŞIDIR"
Kurtulmuş, ABD Başkan Adayı Joe Biden'ın açıklamalarını da yorumladı. Biden'a yönelik eleştirilerde bulunan Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Adam açık bir şekilde diyor ki aynı 12 Eylül darbesini yapan mantığın bir itirafı. 'Nasıl bizim çocuklar darbe yaptı' diyorlardı. Yani 'Evet' diyor, 'Biz Erdoğan'ı indireceğiz ama bunu' diyor 'Demokratik yollarla yapacağız.' Yaptığı gafı anlıyor konuşmasının içerisinde. Yani sen kimsin ya? Haddini bil, unutma sen şu anda ABD'nin yarışan adaylarından birisisin, başkanı olsan ne yazar. Bu milletin, aziz milletin en çok değer verdiği şey kendi bağımsızlığıdır ve kendi egemenliğidir. Bu ülkede milletin kimi iktidara getireceğine sadece ve sadece millet helal oylarıyla karar verir. Bir takım yan yollarla, darbelerle, darbe benzeri yollarla, algı operasyonlarıyla, 'Efendim muhalefeti, sivil toplumu, şunu ve bunu biz bir araya getirelim de iktidarı değiştirelim' demenin ne kadar büyük hüsran olduğunu daha yakın geçmişte gördük.
Gezi Parkı eylemlerinin, 17-25 Aralık'ın ve 15 Temmuz darbe teşebbüsünün arkasında zaten bir takım destekler yok muydu? Bu desteklere rağmen bu millet 'Ya Allah Bismillah' diyerek egemenliğine ve bağımsızlığına sonuna kadar sahip çıktı. Demokrasisine sonuna kadar sahip çıktı. Bu gerçekten anlaşılamaz bir şey. Türkiye ile ilişkiler noktasında bu kadar büyük hem de yakın dönemde bu kadar büyük tecrübeler edinmiş olan bir ülkede devlet başkanlığına soyunan bir adamın bu sözleri söylemiş olması akıl, izan ve siyasal ahlak dışıdır."
Joe Biden'ın Türkiye'den gelen tepkiler üzerine ders çıkarması gerektiğini belirten Kurtulmuş, "Bu sözler duyulduğu andan itibaren gösterilen bütün tepkileri son derece olumlu ve yerinde bulduğumu ifade etmek istiyorum. Çok üst perdeden herkesin bu tepkilerini sürdürmeye devam etmesi lazım ki mesele berraklığıyla ortaya çıksın. Sen haddini bil, Amerika'da siyaset yapıyorsan yap. Amerika'da kimin nerede seçileceğine biz bir şey diyor muyuz? Sen git seçimine, kazanıyorsan kazan, kazanmıyorsan kazanma ama Türkiye'nin siyasetine burnunu sokma." ifadelerini kullandı.
"BİZ SONUNA KADAR KARŞI ÇIKARDIK"
ABD Başkan Adayı Joe Biden'ın açıklamalarına yönelik muhalefetin sözlerine ilişkin de Kurtulmuş, şu açıklamaları yaptı:
"Muhalefetteki arkadaşlara tavsiyem şu, böyle bütün milletin tamamını ilgilendiren meselelerde 'ama-fakat, şöyle ki ve böyle ki' diyerek şerh düşerek bir açıklama yapmasınlar. Bu yaptıkları açıklamaların ağırlığını ortadan kaldırıyor, söyledikleri sözlerin de millete bir tesiri kalmıyor. Ortada açık bir mesele var; ne zaman söylenmiş olursa olsun, niye şimdi gündeme geliyor olursa olsun bunları hiç tartışmadan bu söze karşı bir tavır alacak mıyız, almayacak mıyız? Tabii ki alacağız. Yani eğer CHP iktidarda olsaydı, böyle bir şey söz konusu değil ya ama böyle bir şey olsaydı biz sonuna kadar karşı çıkardık."
"AİLE TOPLUMLARIN KÖK HÜCRESİDİR"
Ailenin toplumların kök hücresi olduğunu belirten Kurtulmuş, vücuttaki kök hücrelerde bulunan hastalıklı hücrelerin iyileşmesinin mümkün olduğu gibi ailenin de sağlam tutularak toplumdaki diğer eksikliklerin telafisinin sağlanabileceğini anımsattı.
Kurtulmuş, ailenin mutlaka kadın ve çocuk meselesiyle birlikte ele alınması gerektiğinin altını çizerek, şunları söyledi:
"Hem kadın haklarını geliştirmek hem kadının her türlü şiddetten ve suistimalden korumasını temin etmek. Aynı şekilde çocuk haklarını korumak, çocuk suistimalinin önlenmesi için her türlü çabayı ortaya koymamız lazım. Bütün bunların ortaya çıkmasında da çok sağlam aile yapısının koruyucu, sigorta mahiyetinde özelliği olduğunun altını çizmek gerekiyor. Özellikle önümüzdeki dönemde bu aile meselesine çok büyük bir vurgu yapılması gerektiğini düşünüyoruz."
Ailenin diri tutulmasını gerektiğini vurgulayan Kurtulmuş, "Özellikle son dönemlerin yalnızlaşan, bireyselleşen, çaresiz hale gelen ve kalabalıkların içerisinde neredeyse kimsesiz kalan insanın güçlü bir şekilde hayatına devam etmesini sağlayabilmenin kilit rolü ailenin üzerindedir. Aileyi her türlü kötülüklerden korumak vazifemizdir, aile hayatını ortadan kaldıracak, aileyi lüzumsuz, değersiz ve geçersiz hale getirecek her türlü sinsi fikirlere, akımlara ve ideolojilere karşı uyanık olmak mecburiyetindeyiz." şeklinde konuştu.