Güncelleme Tarihi:
Tarih 22 Temmuz 1999. Marmaris Martı Otel'de sahneye çıkan Ajlan, program sonrası, Fethiye'deki bir arkadaşını ziyaret etmek için yola çıkıyor. Ancak Fethiye'nin Eşen kasabasında geçirdiği kaza sonucu hayatını kaybediyor. Türkan Türker, kızının ölümünden karayollarını suçluyor. ‘‘Yola dökülen mıcırlar yüzünden öldü kızım. Karayolları yolun bakım ve onarımından sorumlu, suçlu onlar’’ diyor.
Avukatları Cengiz Hortoğlu ile Aydın İdare Mahkemesi'ne Karayolları Genel Müdürlüğü ve Eşen Belediye Başkanlığı aleyhine 32 milyarlık tazminat davası açtı Türkan Türker. Mahkemeye gelen savunmada ise mıcır inkar edildi. Karayolları 13'üncü Bölge Müdürlüğü avukatlarından Cengiz Aşkan, yazılı savunmasında Ajlan'ın acemi sürücü olduğunu, gece programından yeni çıktığı için yorgun olduğunu iddia etti.
Türkan Türker'in bu konuda söyleyecekleri var: ‘‘Ehliyetini üç gün önce teslim almıştı, doğru. Ama 16 yaşında sahneye çıktığı için, otomobil kullanmayı öğrenmişti Ajlan. Yorgun olduğunu iddia ediyorlar. Oysa sahne sanatçılarının konsantrasyonun en yüksek olduğu zaman dilimi, o saatlerdir. Mıcır yok diyorlar. Olaydan iki gün önce döktükleri mıcırları, inkár ediyorlar. Televizyonlar kaza sonrası mıcırların nasıl yıkandığını gösterdi. Yol yapımında mühendislik kusuru var çünkü. Ayrıca yolda ne uyarı levhası var, ne trafik lambası, ne de polis. ’’
Türkan Türker, ayakta kalmasının artık bir nedeni olduğunu söylüyor. ‘‘Ajlan haksızlıklara katlanamazdı. O olmadığına göre hakkını ben arayacağım’’ diyor.
Anne Türker, gelen 'Başınız sağolsun' telefonlarını kafasında bir yere oturtamamış daha. 'Ellerimle yıkadım. Yine de inanamıyorum' diyor. Her anne gibi, o da ölümü konduramıyor kızına.
O gece de saat 02.30'da, program için gittiği Marmaris'ten evi aramıştı. Her telefon konuşmasında olduğu gibi, 'Seni seviyorum' diyerek kapamışlardı telefonu.
ÜÇ AY EVDEN ÇIKMADIM
Annesi, ‘‘Son konuşmamızmış. Telefonu kapadıktan kitap okurken sızmışım. Telefonları küçük kızım Jeyan açmış. Herkes başsağlığı diliyormuş’’ diye anlatıyor sonrasını.
‘‘Ölümünün ardından üç ay evden çıkmadım. Kasetlerini hala dinleyemiyorum’’ diyor Türkan Türker ve devam ediyor, ‘‘Bir ara kendinizi toparlıyorsunuz sanki. Sonra tekrar patlama noktasına geliyorsunuz. Annelik nasıl tarif edilemezse, bu da öyle bir şey.’’