Güncelleme Tarihi:
Aktuna-Pekkan aşkı bir reklamdan mı ibaret? Yıldırım Bey, Ajda Hanım'ı bulunca Ankara'yı unuttu mu? Siyasi hayatında üç parti (SHP, DYP, DTP) değiştirmiş olmaktan rahatsız mı? Herhangi bir ruhsal sorunu var mı? Hiç psikolojik tedavi gördü mü? Son günlerin en popüler konusu iktidar hapı Viagra ile ilgili düşünüyor? Mecliste Viagra kullanan var mı? 40 yaşında Türk Silahlı Kuvvetlerinden emekli olurken rütbesi neydi? Güzel güzel doktorluk yaparken, üstelik işini de çok severken neden politikaya atıldı? Pişman mı? Peki son pişmanlık fayda ediyor mu?
‘‘Süper Star’’ın sevgilisi olmak zor. Ama sevgili, Yıldırım Aktuna olunca zor olan da kolaylaşıyor. Aktuna, Pekkan'ın ne isteğini çoktan anlayıp vermiş: Huzur ve güven. İlişkilerine reklam diyenlere cevabı çok kısa: ‘‘Derler, desinler.’’ Yıldırım Aktuna sevgilisini kuşkusuz güzel buluyor, kendi için bir yorum yapmıyor ama Ajda Hanım ona ‘‘yakışıklısın’’ diyormuş. Aktuna'nın kendine olan güveni tam. 68 yaşında, ne fiziken ne de ruhen hiçbir hastalığının olmadığını gururla söylüyor. Bu saatten sonra başına gelse gelse bir bunama illeti gelebilirmiş. Onun da önlemini almış; bol bol beyin cimnastiği yaparak gri hücrelerini işler vaziyette tutuyormuş.
Aktuna'nın kafası gerektiğinde zehir gibi çalışıyor. İşte bir örnek: ‘‘Okuma yazmayı erken öğrendiğim için okula beş yaşında başladım. İkinci sınıftaydım. Öğretmen bir cümle yazdırdı, ev ödevi olarak o cümleden bir hikaye yazacaktık. Pazartesi okula geldik, öğretmen kim okuyacak dedi. O anda ödevi unuttuğumu farkettim. Ama en önde oturan ve sürekli parmak kaldıran bir öğrenci olduğum için, yine parmak kaldırdım. Çünkü kaldırmasam daha çok dikkat çekeceğim. Bir yandan da öğretmen beni seçmesin diye dua ediyorum. Ama kaldırdı. Salise tereddüt geçirdim, sonra defteri elime alıp kalktım. Kafamdan uydurmaya başladım. Bitirdiğimde bütün sınıfta bir alkış koptu, halbuki açıp defteri baksalar sayfa bomboş!’’ Bu pratik zekası ve doğaçlama yeteneği Yıldırım Aktuna'nın imdadına politik hayatında da yetişmiş.
Onu Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nin devrimci başhekimi olarak tanıdık. Sonra Bakırköy Belediye Başkanlığı, ardından sağlık bakanlığı. Son olarak Ajda Pekkan'ın erkek arkadaşı olarak gazetelerin birinci sayfalarına yerleşti. Yıldırım Aktuna kendini kasmıyor. Seçimlerini toplum kurallarına göre yapmadığını, insanlar ne der kaygısıyla kendi isteklerinden vazgeçmediğini söylüyor. Sözleriyle ve davranışlarıyla insanlara ‘‘yaşayın, keyfinize bakın’’ mesajı veriyor. Ve beyindeki ‘‘şalter’’ mekanizmasından sözediyor: ‘‘Beynin ön kısmındaki loba, frontal lob denir. Orada şalter görevi yapan bir merkez vardır. Bir durumdan diğerine, mesela işle ilgili konulardan özel yaşama, mahremiyete geçerken şalteri kapatmayı becerebilirseniz rahat edersiniz. İş yapılacağı zaman da özel yaşamın şalteri kapatılır. Ben bu şalteri kullanmayı biliyorum. O yüzden Ajda ile olan ilişkimle meclisteki görevlerimi birbirine karıştırmıyorum. İnsanlar da kendilerini eğiterek şalterlerini kullanmayı öğrenebilirler.’’ Kulağa biraz şizofren gelse de, sonuçta bunlar bir ruh hekiminin tavsiyeleri.
MECBUREN TIP
Aktuna tesadüfen doktor oldu. Asker babasının görevi nedeniyle çeşitli illerden sonra, Karşıyaka Lisesi'ni bitirince, İTÜ İnşaat Mühendisliği'ne girmek istedi. Belki de bu sayede politikayla ve politikacılarla daha erken tanışacaktı. Ama o sene öğrenci yurtları lağvedilince askeriyenin yurdunda kalarak asker-tıbbiyeli olmak zorunda kaldı. Viyana'da, Teksas'ta, Kabil'de ve İstanbul'un çeşitli hastanelerinde 25 sene çalıştıktan sonra yarbay rütbesiyle ordudan emekli oldu. Doktorluğu büyük bir hevesle yaptığını söylüyor: ‘‘Bende hekimlik hırsı var. Doktorluk azraile meydan okumak gibi birşey. Bu yüzden en çok doktorluğumu seviyorum. Hatta Vatan Hastanesi'nde çalışırken, adım ölüyü dirilten doktora çıkmıştı.’’ Böyle güzel güzel doktorluk yaparken, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nin başhekimi iken, ‘‘büyük düşününce’’ politika yolları açılmış: ‘‘Sağlık bakanı olmak istedim. O zaman 1989 yerel seçimleri vardı. Benim niyetim büyükşehrin başkanlığıydı, ama o sözü Nurettin Sözen'e verdikleri için, Bakırköy'den aday oldum.’’ Aktuna'nın başkanlık yıllarına ait en parlak anısı, bilenler biliyordur ya, serbest konuşma kürsüsü ile ilgili: ‘‘Özgürlük Meydanı'na şeffaf bir kürsü koydurdum. Günün belli saatlerinde isteyen herkes orada konuşabilecekti. İlk gün, insanlar konuştu. Ertesi günü pencereden bakıyorum, konuşan olacak mı diye. Dört tane adam geldi, kürsüyü yüklendi götürüyorlar. Ben çalınıyor zannettim, meğer polismiş onlar. Karakola telefon açtım geri verin diye. Kürsü gözaltına alınmıştır dediler. Bir hafta sonra geri vereceğiz dediler. Sorgulaması bitince kürsü geldi, ama üzerinde hasar, tekme izleri vardı. Herhalde işkence yaptılar.’’
Evlilik yürümüyorsa boşanmak lazım diyen Aktuna iki kere evlendi. İlk evliliği 6 ay sürdü. 1970 yılında tiyatro oyuncusu Zeliha Berksoy ile ikinci evliğini yaptı. Bu evlilikten Oğul adında bir oğlu var.
Yıldırım Aktuna'ya kadar gitmişken Viagra'yı sormamak olmaz: ‘‘Hekim olarak biliyorum tabii. Ben sıradan bir insan gibi merak duygusuyla bakmam ilaçlara, bütün ilaçları tanırım. Viagra, cinselliği azalmış birinin cinsel gücünü arttıran bir ilaç değil. Bazı hastalıklar nedeniyle, özellikle sinirsel hastalıklar, diyabet gibi hastalıklar sinirlerdeki ve sinir uçlarındaki bazı fonksiyonların bozulmasına sebep oluyor. Bir takım ana maddeler var ereksiyon mekanizmasında. Viagra o maddeleri telafi ediyor. Bir kuvvet macunu değil. Adam mesela yaşlandı, viagra alsın, aslan kesilsin, böyle bir şey yok.’’ Daha önce psikolojik sorunlarını danışan milletvekillerinin yeni merak konusu Viagra imiş. Ama o, hekimlik ahlakına uygun davranarak hastaların isimlerini açıklamıyor. Bu arada politikaya girdiğine pişman. Ama son pişmanlık fayda etmiyor. O bıraksa da, politika onu bırakmıyor!
27 Mart 1934'te, Kurban bayramının ikinci günü çekilen fotoğrafın arkasına Yıldırım Aktuna'nın (oturan) 4 yıl 5 günlük olduğu notu düşülmüş. Yanında ağabeyi, asker babası ve mahalleden bir komşuları var.
Aktuna ailesinde kadınlar az, erkekler çok yaşıyor. Annesi 50'li yaşlarda, kızkardeşi ise 33 yaşında vefat etmiş. Baba Aktuna ise 90 yaşına kadar yaşamış.
Aktuna, Tıp Fakültesi'ni bitirdikten sonra NATO'nun açtığı bir sınavı kazanarak, iki sene Teksas'ta çalıştı.
Yıl 1948. Karşıyaka Lisesi'nde son sınıf öğrencisi Yıldırım, sınıftaki diğer erkek öğrenciler gibi, Fransızca öğretmenine hayran.
Aktuna siyasete, 1989 yılında SHP'den Bakırköy Belediye Başkanı seçilerek başladı. DYP'de sağlık bakanı olarak devam etti. Şimdi DTP'de sade milletvekili.