Güncelleme Tarihi:
Belgesel seyretmeye bayılıyorum, ama vaktim olmuyor. Çalışma odamda televizyon yok, koyacağım, belgesel veya varsa güzel bir film, seyretmek için. Hem çalışıp, hem göz ucuyla bakmaktan başka çare yok.
Kaliforniya’daki meşhur Golden Gate’le ilgili bir program vardı geçenlerde. Beklenen ‘the big one’ yani büyük depreme karşı, yapımcının iddiasına göre ‘Özgürlük Anıtı’ndan sonra, ABD’nin ikinci büyük sembolü’ olan (?) devasa köprüyü güçlendirmişler. Aslında güçlendirmemişler, dış görünüşünü aynen muhafaza ederek her parçasını tek tek yenilemişler.
- İnsanlar büyük bir sevgi besledikleri bu tarihi köprünün (Amerika için 100-150 senelik bir şey ‘tarihi’ sayılır biliyorsunuz) değişmesini kabul etmezlerdi, onun için daha pahalıya geldi ama, görünüşünü muhafaza edip, betonlarına kadar, her parçasını yeniledik, diyordu bir mühendis.
Peki, bu Golden Gate... hâlâ Golden Gate midir?
En küçük biconu bile değişmiş, yenilenmiş bu köprü ‘o’ köprü müdür?
*
Teşbihte hata olmaz, köprü yahut tarihi eser dediğim sanılmasın, ama benzer bir soruyu Ajda Pekkan için soracağım.
Bugün, az sonra (Salı akşamı 8 sularında yazıyorum) Kanal D’de başlayacak olan şov programı öncesinde yine bir dizi estetikten geçen (basının yalancısıyım ben) sanatçı için bir gazete, unuttum hangisi, ‘Yaşı 60’a gelen bir kadın der misiniz Süperstar için?’ diye soruyordu.
Resmine baktım, hayır, Allah için 60’ında bir kadın denemez Ajda Pekkan’a.
Ama ‘bu’ Ajda Pekkan ne ölçüde Ajda Pekkan’dır, o tartışılır.
Gördüğü estetikler dikkate alınırsa, ağırlıklı ortalama hesabıyla, Ajda Pekkan’ın ‘fizik yaşı’ 60’ların çok altında, otuz motuz olabilir. J
Şaka bir yana (çünkü ben Ajda Pekkan’ın şarkılarını çok severim, bizim için çoğu nostaljiktir, çok ve güzel şeyler hatırlatır bana, ayrıca kendine, seyircisine ve mesleğine olan saygısı açısından da Ajda Pekkan’ı çok beğenirim, yani böyle takılıyorsam, sevgimdendir) gerçekten soruyorum:
Bir insanın ne kadarını yenilerseniz o artık ‘yeni bir insan’ olur?
Önemli olan, belirleyici olan BEYİN’dir herhalde değil mi?
Diyeceksiniz ki estetikten bahsederken beyin nereden çıktı? İnsanların kaşı, memesi, kıçı kaldırılır, yüzü, göbeği, gerdanı gerilir, ama beyin nakli henüz yapılmıyor...
Doğru, ama gün gelecek o da yapılacak.
Hani ‘Albert Einstein’in beyni Serdar’a nakledilse, ameliyattan sonra ona Serdar mı demek gerekir Albert mi?’ diye spekülatif bir soru vardır ya...
Aksini, örnek olarak bile kullanmıyorum: Serdar’ın beyninin Einstein’e nakli, insanlık adına büyük bir savurganlık olurdu herhalde!
Sakın estağfurullah demeyin e mi!
Saygısızlar sizi...