Ailenin ‘namusu’ ona ihale edildi

Güncelleme Tarihi:

Ailenin ‘namusu’ ona ihale edildi
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 17, 2001 00:00


Haberin Devamı

Annesini öldüren Mustafa, daha önce babasının annesini bıçaklamasına tanık olmuştu

Mustafa sadece 14 yaşında. Yıllar boyu anne-baba kavgası içinde yaşamış. Annesinin ‘‘namusunun temizlenmesi’’ gerektiğine, onun bir ahlaksız olduğuna ikna edilmiş. Son olarak da babasının annesini 7 yerinden bıçaklamasına tanık olmuş. 14 yıl içinde bunları yaşayan Mustafa, Anneler Günü'nde annesini öldürdü. Uzmanlar ise şu soruyu soruyor: ‘‘Annenin yaralanma olayından sonra, acaba ne tür psikolojik yardım gördü? Dayılar, amcalar nasıl bir yaklaşımda bulundu? Annenin yaralanması travmatik bir olaydır. Bu tür bir olayı kim yaşarsa yaşasın, çok ciddi etkilenir.’’

Mustafa ilköğretim okulu yedinci sınıfta okuyor. Bir yıl öncesine kadar sessiz, sakin, kendi halinde bir çocuktu. Ancak, yaş farkı nedeniyle ‘aldatma ve aldatılma’ iddialarında bulunan anne- babanın kavgaları, bıçakla yaralamalar, hastane ve adliye koridorları, ayrı yaşamalar, onun körpe beyninde büyük tahribat yaptı.

Aile ve toplum baskılarına göğüs germeye çalışırken, annesinin başka erkeklerle ilişkisini bilen arkadaşlarının ‘o... çocuğu’ damgası vurmaları, ve dayılarının da ‘namusunu temizlemesi’ için kışkırtmaları, Mustafa'yı Anneler Günü'nde anne katili yaptı. Geçen hafta sonu eve döndüğünde, annesi 32 yaşındaki Hülya'yı başka erkeklerle yakaladı. Çılgına döndü Mustafa. Cumartesi geceyarısı evde başlayan tartışma, pazar günü yani Anneler Günü saat 02.30'da Mustafa'nın apartman bahçesinde annesi Hülya'yı ekmek bıçağı ile boğazını kesip öldürmesiyle son buldu.

ANNEN BİZİ REZİL ETTİ

Annesi şimdi mezarda. Annesini, kendisini aldattığı gerekçesiyle bir yıl önce bıçakla yaralayan babası 51 yaşındaki Veli, azmettirme suçlamasıyla gözaltına alındı, ancak tutuksuz yargılamak üzere serbest kaldı. Veli Bey, sanki basit bir şeymiş gibi ‘‘Oğlum anesini öldürdüğü için üzüldüm’’ diyor.

Mustafa ise kendisini cinayete azmettiren, ‘‘Annen ailemizi rezil etti, başımızı belaya sokacak. İyisi mi sen öldür, biz sana bakarız’’ diyen dayıları Yaşar ve Neşet Eren'le birlikte cezaevinde. Mustafa, ‘‘Eve döndüğümde erkekleri görünce çılgına döndüm. Annemle tartıştık. Kendimi kaybettim. O sırada öldürmüşüm. Çok pişmanım’’ diyor. Dayıları ise azmettirme iddiasını kabul etmiyor.

BABA VE DAYILAR GÖZALTINDA

Onlarla birlikte demir parmaklıklar arkasına konulan bir kişi daha var. Oğlu tarafından öldürülen Hülya Şahin'i erkeklere pazarladığı ileri sürülen ve ruhsatsız tabancayla yakalanan Ömer Umay. Tabii ki o da kadın pazarlama iddiasını reddediyor.

Anneler Günü'nün kutlandığı pazar günü sabaha karşı işlediği cinayetten sonra yakalanan Mustafa, önce polise ifade verdi. Ardından olay yerinde tatbikat yatırıldı. Annesini ‘namus’ için öldürdüğünü ileri süren Mustafa yaşadığı dramı gözyaşları arasında şöyle anlattı:

‘‘Babamdan ayrıldıktan sonra eve yabancı erkekler alıyordu. Başka evlere gidip kalıyordu, gelmiyordu. Bizi rezil etmişti. Okulda arkadaşlarımın yüzüne bakamaz olmuştum. Okuldaki ve mahalledeki arkadaşlarım bana ‘O... çocuğu' diyorlardı. Artık yaşamak istemiyordum. Olay gecesi ziyarete gittiğimde eve erkek aldığını görünce çıldırdım. Kavga ettik. Bana, ‘Benim hayatıma karışamazsın' deyince öfkelendim. Ne yaptığımı hatırlamıyorum. Annemi öldürdüğüm için çok pişmanım, bir anlık öfke sonucu oldu.’’

Olaydan sonra Cinayet Bürosu ekipleri Mustafa'yı cinayete azmettirdiği iddiasıyla babası Veli'yi, dayıları Yaşar ve Neşet Eren ile öldürülen kadını erkeklere pazarladığı ileri sürülen Ömer Umay, Levent Akgül, Ceyhan Akar ve Nevzat Deniz'i gözaltına aldı. Sorgularından sonra adliyeye sevkedilen bu kişilerden tatbikatla da cinayeti nasıl işlediğini gösteren Mustafa, dayıları Yaşar ve Neşet ile Ömer Umay tutuklandı.

Oğlu tarafından öldürülen eşi Hülya'yı bir yıl önce 7 bıçak darbesiyle ağır yaralayan baba Veli'nin de yargılandığı Adana 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde 4 yıl ağır hapis cezasına çarptırıldığı, ancak dosyanın Yargıtay'da olduğu ortaya çıktı. Veli Bey'in, ‘‘Gece eşimi yatakta bulamıyordum. Takip ettim. Başka erkeklerle beni aldatıyordu. Bu yüzden eşimi bıçakladım’’ dediği belirlendi. Oğlu tarafından öldürülen Hülya ise duruşmada Veli Beyi suçlarken, ‘‘Kocamla aramızda yaş farkı vardı. Beni devamlı kıskanıyordu’’ diye ifade vermişti.

Anne ve babasının ayrı yaşamaya başlamasından sonra Mustafa da babasının Büyükdikili beldesindeki evinde kalıyordu. Büyükdikili İlköğretim Okulu yedinci sınıfta okuyan Mustafa iddiaya göre, babası ve dayılarının etkisinde kalarak annesi Hülya'ya kin besledi ve sonunda elini kana buladı.

ANNE OĞUL ÖNCE TARTIŞTILAR

Cumartesi akşamı üzerinde okul formasıyla annesinin oturduğu Afet Evleri Mahallesi 74 sokak'taki Arkadaş Apartmanı'na giden Mustafa, annesinin kapıyı açmasıyla yabancı bir erkekle karşı karşıya geldi. Hülya oğluna durumu açıklamakta zorlandı ve aralarında tartışma çıktı. Bir süre evin içinde annesiyle tartışan Mustafa annesinin ‘‘Sen benim işime karışamazsın’’ demesiyle çılgına dönüp mutfaktan ekmek bıçağını aldı. Oğlunun kendisini öldüreceğini anlayan Hülya kendisini bahçeye atarak yardım çığlıkları atmaya başladı. Yağan yağmur altında apartman bahçesinde saat 02.30'da oğluyla kavga eden anne Hülya, eli bıçaklı oğluna fazla direnemedi. İlköğretim öğrencisi elindeki bıçakla annesinin boğazını kesti. Ve Mustafa, annesinin cesedinin başında polisler gelinceye kadar ayrılmadı sadece ağladı.

Sınıf arkadaşları Mustafa'nın uzun süredir bunalımda olduğunu söylediler. Önceleri sakin ve uyumlu bir kişi olan Mustafa'nın, annesi ve babasının ayrı yaşamaya başlamasından sonra değiştiğini belirten arkadaşları, ‘‘Mustafa 7- 8 aydır bunalımdaydı. Annesini çok severdi. Annesi ile ilgili bir şey söylense, konuşturmazdı’’ dediler.

Bu çocuğa yardım edildi mi?

Duygu Ruh Sağlığı Merkezi'nden Psikiyatrist Dr. Mustafa Övül, Mustafa'nın ruhsal durumunu değerlendirirken ‘‘Bir yıl önce babasının annesini bıçaklaması sırasında travmatik durum yaşamış, sonra öfke yüklenmiş. Tipik, parçalanmış aile tablosu’’ dedi.

Anne katili gence parçalanmış ailenin bütün olumsuz duygularının yüklendiğini, büyük bir öfke yükü altında olduğunu vurgulayan Dr. Övül, şöyle devam etti:

‘‘Bir yıl önce yaşanan olayda anneyle ilgili iddia var ve bunun sonucunda yaralanmayla sonuçlanan bir infaz var. Baba öldürmek istiyor. Böyle bir durumda çocuğun zihni bulanıyor; 'Anne suçlu' diye. Annenin durumu, cezalandırılması gereken bir davranış diye düşünüyor. Sonuçta çocuk evin erkeği durumunda, anneyi bu tür durumdan koruması veya cezalandırılması gerekir şartlanması altında. Bu arada çocuğun baba ve anneyle ilişkileri de devam ediyor. Negatif dolduruşlar iki taraftan da var. Çocuk arada kalıyor. Her iki taraf kendi haklılığını, karşının suçluluğunu anlatıyor. Parçalanmış aileden bir çocuk bana şunu söylemişti; ‘Ben bir topum benimle gol atmak istiyorlar.' Yaralama olayından sonra yapılması gereken yardımlar vardı. Okul acaba ne yardım yaptı? Çevresindeki dayılar amcalar nasıl bir yaklaşımda bulundu? Çünkü yaralamadan çocuk etkilendi, travmatik bir olaydı. Bu tür bir olayı kim yaşarsa yaşasın, trafik kazası dahi olsa postravmatik bir ortam. Anne bıçaklanıyor. Her an annesinin öldürüleceği korkusunu da yaşıyor olabilirdi veya bu olaydaki gibi öfke yükü de taşıyor olabilirdi. Çocuğun geçmişinde yardım almadığı görülüyor. O yapılamayınca, bu kültürde bu sonuçların engellenebilmesi çok zor.’’

Annesini öldürecek çocuk değildi

Mustafa'nın okuduğu Büyükdikili Beldesi İlköğretim Okulu Müdür Yardımcısı Erkan Ünal da tutuklu gencin öz kardeşi Yavuz ve üvey kardeşi Fatih'le birlikte aynı okulda eğitim gördüğünü belirterek, ‘‘Vasat bir öğrenciydi. Annesini öldürecek bir çocuğa benzemiyordu’’ dedi.

Babasının bir yıl önce eşini bıçakla yaralamasından sonra Mustafa'nın saç uzatma ve sigara alışkanlığına başladığını ifade eden Ünal, şunları anlattı:

‘‘ Baba tahliye olmasının ardından 3 çocuğunu bizim okula getirip kayıt ettirdi. Babasının annesini öldürmek istemesi Mustafa'yı etkilemiş olmalı ki, sigaraya ve saç uzatmaya başladı. Babası Adana'da manav işletiyor. Çocukları köyde üvey annelerinin yanına bırakmış. Evleri okulla bitişik. Üvey annesini çağırdım. Çocuğunun kötü alışkanlıklar edinmeye başladığını sahiplenmesini istedim. Öldürme olayından 10 gün önce de babasının yanına gidip, ‘Oğlun sigara içiyor. Haberin var mı? İki hanım almak marifet değil, önemli olan çocukları yetiştirmek' diyerek bu kötü alışkanlığından vazgeçirmesini istedim. ‘Hocam ne yapayım?' dedi. Öz annesi de zaman zaman arayıp durumlarını soruyordu. Mustafa annesini öldürecek çocuğa benzemiyordu. Belki babasının teşvikiyle yapmış olabilir. Derslerini yapıyor, normal olarak okula gelip gidiyordu. Eğer, psikolojik bir bozukluk görseydik kendisini Rehberlik Araştırma Merkezi'ne gönderirdik.’’

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!