Güncelleme Tarihi:
Eşi Murat Okkalı bir yıl önce cinayete kurban gitmişti Nuray Okkalı’nın. Para için işlenen nedensiz, anlamsız bir cinayete. Mütevazi hayatları alt üst olmuştu ailenin. Üç çocuğunun yükü artık üzerindeydi 41 yaşındaki anne Okkalı’nın. Hayata küsmek yoktu, olamazdı. Artık çocukları için yaşamak, onlara babalarıyla birlikte hayalini kurduğu hayatı tek başına vermek zorundaydı. Acısını yüreğine gömdü, ağlamadı hiç. Söz verdi kendi kendine, “Üç çocuğuma hem annelik, hem babalık yapacağım” dedi.
Abdullah 17, Mukaddes Şeyma 16, küçük kardeşleri Osman Yusuf ise henüz 10 yaşındaydı baba acısını yaşadığında. Hasret bir yana, artık hayatın daha zor geçeceğini biliyorlardı babasız. Sımsıkı sarıldılar birbirlerine, acılarını hafifletmek, hasrete gem vurmak için.
Artık çocuklarının geleceğini kurmak için bir şeyler yapmak zorundaydı Nuray Okkalı. Eşinden kalan 300 bin TL nakit parayı bankaya yatırdı. Ancak evin giderlerini karşılamak için bir şeyler yapmak zorundaydı. Ailenin diğer fertleri, O'na okul servis aracı alması için öneride bulundu. Anne, aylık düzenli bir gelir elde edebileceğini düşünerek, bu öneriyi kabul etti. Servis aracında, eşinin amcasının çocuğu olan 23 yaşındaki İzzet Okkalı’yı çalıştıracak, gelirin bir kısmını ise ona verecekti.
İşsizdi parası yoktu
Askerliğini henüz bir yıl önce bitiren ve iş arayan İzzet, yengesinin bu teklifini tereddütsüz kabul etti. Haftalarca süren araştırmalar sonrasında, satın alınacak servis aracını bulan Nuray Okkalı, hemen İzzet’e müjdeyi verdi. Birkaç gün içinde anlaşma yapılacak ve servis artık Nuray Okkalı’nın olacaktı. İzzet bir yandan iş bulduğuna seviniyor, diğer yandan servis aracına ödenecek paranın arta kalanını yengesinden alıp kendi işini kurmak istiyordu. Kafası iyice karışmıştı İzzet’in. Konuyu yengesine anlattı. Ancak Nuray Okkalı, çocuklarının geleceği olan bu parayı kimseye veremeyeceğini söyleyerek, İzzet’in teklifini reddetti. O’na, “Eğer serviste çalışmak istiyorsan teklifim hala geçerli” dedi.
İzzet aldığı olumsuz yanıt karşısında çok sinirlendi, ancak yengesine bunu belli etmedi. Eve gittiğinde, amcasının oğlunun ailesine bıraktığı mirasta, en az onlar kadar hakkı olduğunu düşünmeye başladı. O parayı yengesinden zorla da olsa almaya karar verdi. O gece inanılmaz bir plan yaptı. Plana göre, ertesi gün yengesiyle aracı satın almak için bankadan para çekmeye gidecek, daha sonra bu paraya silah zoruyla da olsa el koyacaktı. Yengenin direnmesi halinde ise çocuklarını öldürmekle tehdit edecekti.
Bankadan parayı çektiler
6 Mart 2009, anne Okkalı çocuklarını okula gönderdikten sonra İzzet’i arayarak, servis aracının satın alma işlemleri için yardımına ihtiyacı olduğunu söyledi. İzzet, babasına ait otomobille hemen yengesinin evine gitti. Birlikte önce bankaya uğradılar. Hesabından yaklaşık 200 bin TL nakit para çeken Nuray Okkalı, paraları bir poşete koydu. Ardından İzzet’e, “Aracı yarın noter satışından sonra teslim alacağız. Beni şimdi eve bırak” dedi. İzzet, yengesinden parayı orada alamayacağını biliyordu. Aklında kurduğu planı akşam devreye sokmaya karar verdi. Yengesini eve uğruladıktan birkaç saat sonra, telefonla arayan İzzet, “Seni ve çocukları bu akşam köye götüreyim. Nasıl olsa araba var” dedi. Yenge, İzzet’in teklifini kabul etti. Çocuklarının okuldan gelmesini beklediğini, akşam saat 20.00 sıralarında kendilerini alabileceğini söyledi.
Planı devreye soktu
Akşam olduğunda yengesini yeniden arayan İzzet, “Sizi almaya geliyorum. Bankadan çektiğin parayı eve bırakma yenge. Belki hırsız girer çalınır” diye uyardı. Nuray Okkalı, İzzet’in uyarısı üzerine parayı poşet içinde alarak çantasına koydu. Otomobilin ön koltuğuna Nuray Okkalı oturdu. Arka koltuğa ise kızı Mukaddes Şeyma ile küçük çocuğu Osman Yusuf oturdu. Ağabeyleri Abdullah, dersleri olduğu için evde kalmak istediğini annesine söylemiş, Nuray Okkalı ise kabul etmişti. İzzet anne ve çocukları arabaya bindiğinde ilk önce Abdullah’ı sordu. Anne Okkalı, “Abdullah bizimle gelmiyor. Evde ders çalışacak” yanıtını verdi. İzzet’in kafasında soru işaretleri oluşmasına rağmen, planını devreye sokmaya kararlıydı.
Gözünü dahi kırpmadı
İzzet yola çıktıktan bir süre sonra yengesine mirastan geri kalan parayı kendisine vermesi için yeniden teklifte bulundu. Nuray Okkalı, “Bu konuyu daha önce de konuştuk. Ben o payı ne sana ne de başkasına vermem. Israr edersen seni serviste de çalıştırmam” dedi. Kısa süreli gerginliği arka koltukta oturan Mukaddes Şeyma ve Osman Yusuf’a belli etmemeye çalışan İzzet, radyonun sesini açtı. Yengesine dönerek, “Sen şimdi bana o parayı vermeyecek misin?” diye sordu. Yenge bu kez İzzet’e, “Seni serviste de çalıştırmayacağım artık. Demek ki bize para için yanaştın” dedi. Bu sözler üzerine İzzet yanında getirdiği 7.65 mm çapındaki tabancayı çıkararak, yengesinin kafasına tek el ateş etti. Arka koltukta oturan çocuklar çığlık atarken, otobanın kenarında duran İzzet Okkalı, “Bağırmayın sizi de öldürürüm” diyerek akrabalarını tehdit etti. Annelerinin kanlı vücudunu gören iki çocuk, arka kapıyı açarak kaçmaya başladı. Otobandaki boş arazide koşan Mukaddes ve Osman’ın peşinden koşan İzzet, tabancasını ateşleyerek önce ablayı ardından küçük kardeşine vurdu.
İzzet, Nuray Okkalı’nın çantasındaki para torbasını aldıktan sonra, cesedi iki çocuğu vurduğu boş araziye doğru sürüklemeye başladı. Gecenin karanlığında yoldan geçen hiçbir araç, yaşanan dehşete tanık olamamıştı. Mukaddes ağır yaralı vaziyette küçük kardeşinin cesedine doğru sürünürken, annesinin çoktan öldüğünü biliyor, en azından kardeşini kurtarabileceğine inanıyordu. Ancak aşırı kan kaybı Mukkaddes’in de birkaç dakika sonra ölümüne neden oldu.
Şeytani plan
İzzet, anne ve iki çocuğunu öldürdükten sonra, yakalanmaması için Abdullah’ı da öldürmek zorunda olduğuna karar vermişti. Cinayetleri işledikten bir saat sonra Abdullah’ı arayan İzzet, “Kaza geçirdik. Annen ve kardeşlerin yaralı. Hemen hazırlan seni evden alacağım” dedi. Birden panik olan Abdullah hemen giyindi ve evin önünde kendisini bekleyen İzzet’in arabasına bindi. Abdullah kazanın nasıl olduğunu sorarken, İzzet, “Onları minibüsle köye gönderdim. Bindikleri araç kaza yapmış. Annen ve kardeşlerin yaralılar. Seni hastaneye götürüyorum” dedi. Abdullah dua ediyor ve annesiyle kardeşlerine bir şey olmaması için yalvarıyordu. Bir süre sonra ilerledikleri yolun hastaneye ait olmadığını fark etti. Annesi ve kardeşlerinin öldürüldüğünden habersiz, İzzet’e, “Biz nereye gidiyoruz ağabey” diye sordu. İzzet birkaç saniye cevap vermedi. Cinayetin işlendiği yere yakın bir mesafede arabayı durdurarak, “Onlara ne olduğunu merak ediyor musun?” dedi. “Evet” yanıtını alınca, “Arabadan in ve boş araziye doğru yürü” dedi. Abdullah korkuyor ama bir yandan da ailesine ne olduğunu merak ediyordu. Kapıyı açıp otoban bariyerlerinden boş araziye doğru yürümeye başladı. İzzet, bu kez tabanca kullanmamaya karar verdi. Araçtaki bıçağı çıkararak, peşinden koştuğu Abdullah’ın sırtına sapladı. Abdullah, aldığı bıçak darbeleri sonucu orada hayatını kaybetti.
İzzet cesedi çalılar arasına sakladıktan sonra, silahı ve bıçağı, dereye attı. Üzerine kan lekeleri bulaşan katil yakalanmamak için hemen arkadaşının evine gitti. Arkadaşı İzzet’e gömleğindeki kanları sorunca, katil, “Kavga ettik” dedi. Yaşadığı şoku kısa sürede atlatan soğuk kanlı katil, jandarma kendisini ifadeye çağırdığında, yengesi ve çocuklarını hiç görmediğini söyleyecekti. Parayı arkadaşının evine saklayan İzzet sabaha kadar hiç uyumadan plan yaptı.
Cesetleri emniyet amiri buldu
Ertesi gün olay yerinden geçen yüzlerce araç, boş arazideki cesetleri fark edemedi. Öğle saatlerinde otobandan işe giden bir emniyet amiri, yol kenarına yakın bir alanda, önce cansız manken olduğunu düşündüğü şeyin yüzüstü yerde yattığını gördü. Hemen yavaşlayan emniyet amiri, aracından indi. Anlam veremediği nesneye yaklaştığında, bunun bir kadına ait ceset olduğunu gördü. Kadın cesedinden birkaç metre ileride ise iki küçük çocuğa ait ceset daha olduğu belirledi. Olay yerinin jandarma bölgesi olması nedeniyle hemen 156’yı aradı. Ankara İl Jandarma Komutanlığı’na bağlı sivil araştırma ekipleri kısa sürede olay yerine geldi. Cesetleri inceleyen dedektifler, ilk etapta kadının kolundaki bileziklerin çalınmadığını ve cinayetlerin hırsızlık için işlenmemiş olabileceğini değerlendirdi. Ancak bir gariplik vardı. Namus cinayeti olsa, küçük çocuklar neden katledilmişti? Çevrede bir süre delil arayan jandarma, üç boş kovandan başka hiçbir şeye rastlamadı.
Kısa sürede yapılan kimlik tespitinin ardından, jandarma Nuray Okkalı’nın cep telefonu görüşmelerini incelemeye aldı. Anne Okkalı’nın olay günü İzzet Okkalı’dan başka kimseyle görüşmediği tespit edildi. Bu jandarma için yeterli delil değildi. Okkalı Ailesi’nin yakınları ile yaşadığı sokağın sakinlerinin bilgisine başvuruldu. Ailenin diğer fertleri, Nuay Okkalı’nın cinayetin işlendiği gün bankadan para çektiğini anlatırken, komşuları o akşam İzzet’le arabaya binerek köye gittiklerini anlattı.
Önce itiraf etmedi
Bu ifadeler üzerine İzzet gözaltına alındı. Katil yapılan çapraz sorguya rağmen cinayetleri işlediğini itiraf etmiyor ve suçsuz olduğunu söylüyordu. Yengesi ve yeğenlerinin minibüse bıraktığını anlatan İzzet, o geceyi arkadaşının evinde geçirdiğini belirtiyordu. Gözaltına alınan İzzet’in arkadaşı jandarmaya olayı aydınlatacak tüm bilgileri veriyordu. Katilin o gece kanlı bir gömlekle eve geldiğini söyleye arkadaşı, odada bir şeyler sakladığına dikkat çekerek, “Çok garip davranıyordu. Stresliydi ve sürekli düşünceliydi” dedi.
Para poşeti bulundu
Evde yapılan aramada 190 bin TL’nin bir poşet içinde bulunması artık cinayetin en büyük deliliydi. İzzet, paranın bulunması üzerine, cinayetleri işlediğini itiraf etmek zorunda kaldı. Ancak önce, henüz bulunamayan Abdullah’ın cesedinin yerini jandarmaya gösterdi. İfadesinde cinayetleri kendisinin değil, Abdullah’ın işlediğini anlatan İzzet, şunları söyledi:
“Babasından miras kalan parayı almak istiyordu. Annesiyle her seferinde kavga ediyorlardı. O gün de arabada yine kavga ettiler. Belinden tabancayı çıkardı ve önce annesini ardından kardeşlerini öldürdü. Beni de ölümle tehdit etti. Arabayı sürmemi istedi. Ön koltukta oturuyordu. Belimde o anda bıçak vardı ve ona fark ettirmeden çıkardım. Arabayı kenara çektim ve ‘İstersen beni de öldür. Ben gidiyorum dedim. Silahı çıkardı ve tetiğe bastı. Sanıyorum kurşunu bitmişti. Bıçakla üzerine yürüdüm ve boğuşurken sırtına sapladım. Çok korktum ve olayı jandarmaya anlatmadım.”
Üç masum çocuk ve annesini para için katleden İzzet Okkalı, bir yıl süren yargılama sonucunda suçlu bulundu. Okkalı, cezasında hiçbir indirim yapılmadan, 4 kez ağılaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı.