Güncelleme Tarihi:
Hala-dayı çocukları oldukları bildirilen Lütfiye (29) ve Ahmet İncirli (29) çiftinin yaklaşık 2,5 yıl önce Gaziantep'teki bir hastanede dünyaya gelen yapışık ikizler, Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde birbirlerinden ayrılacağı günü beklerken, bugüne kadar arayıp sormayan ailesi Kilis'te ortaya çıktı.
Kilis'in Polateli ilçesine bağlı Belenözü köyünde, briketten yapılı, camı, penceresi, elektriği ve suyu olmayan, sıvasız, tek odalı bir evde yaşam mücadelesi veren İncirli ailesinin Rukiye (7) ve Fatma (6) isminde 2 kız çocuğu daha bulunuyor.
'Çocuğuma sarılıp bağrıma basmak isterim'
Baba Ahmet İncirli, inşaatlarda demircilik yaptığını, günlük 10 lira yevmiye ile çalıştığını belirterek, “Aldığım bu parayla ailemi zar zor geçindirmeye çalışıyorum. 5 nüfus bir tek odada oturuyoruz. Bir tek odada yaşamaya çalışıyoruz. Hastaneden gidip gelmediğimizi söylemişler. Yoksulluktan ve çaresizlikten dolayı Adana'ya hastane çocuğumun yanına gidip gelemiyorum. Şu anda sağlığının nasıl olduğunu bilmiyorum. Ama hangi ana-baba çocuğundan vazgeçer. İşte durumumuz meydanda. Ben de her baba gibi çocuğuma sarılıp bağrıma basmak isterim. Sağlığıyla ilgilenmek isterim ama çaresizim. Allah devletimizden, hükümetimizden razı olsun” diye konuştu.
Anne Lütfiye İncirli ise her gün gözyaşı döktüğünü ve çok fakir olduklarından ötürü ikiz kız bebeklerini göremediğini ifade ederek, “İnanın her gece ağlıyorum. Yanımda iki çocuğum daha var. Bunların varlığı dahi hastanede yatan kızımın hasretini dindiremiyor” dedi.
“Çocuğumdan vazgeçmedim, boynumu büken çaresizlik ve fakirlik” diyen Lütfiye İncirli, şöyle devam etti:
“Hastanede hemşireler çocuğuma 'İlknur' ismini koymuşlar. Düşünün ben bir anne olarak çocuğuma ismini dahi koyamadım. Ama tüm hastane personeline, doktorlara ve hemşirelere her gün dua ediyorum. Allah onlardan razı olsun. Çocuğuma çok iyi bakıyorlar ve benim içim yanıyor. Biran önce devletimizden, valimizden yardım bekliyorum, ne olur beni çocuğuma kavuşturun. Yüreği yaralı annenin sesini duyun yalvarırım.”
Dede Ali İncirli de oğlu ve gelini ile birlikte oturduğu evin köylülerin yardımları ile yapıldığını, ekonomik durumlarının iyi olmaması nedeni ile oğlu Ahmet'in günlük işlerde çalıştığını belirterek, “Biz gerçekten fakir bir aileyiz. Durumumuz ortada. Oğlumun kazandığı para yetmiyor. Hastaneye nasıl gidelim. Ben de torumunu kucağıma alıp sevmeyi, kucaklamayı istiyorum. İnşallah biran önce sağlığına kavuşur. Doktorlara teşekkür ediyoruz” şeklinde konuştu.
Köy Muhtarı Ahmet Demir ise ailenin ekonomik olarak zor durumda olduğunu, kötü şartlar altında yaşadığını belirterek, “Bu insanlar köylülerin verdikleri yardımlarla ayakta durmaya çalışıyorlar. Ailenin tarlası, arazisi yok. Oturdukları evi de köy halkının desteği ile yaptık. Ama yeterli değil” dedi.
Demir, Kaymakamlığa aile ile ilgili müracaatta bulunulduğunu, yardımcı olmaya çalıştıklarını ifade ederek, “Biz de ailenin çocuklarına biran önce kavuşmasını bekliyoruz. Bundan mutluluk duyarız” ifadelerini kullandı.
Hastanedeki hemşireyi annesi biliyor
Doğumun ardından yapışık ikizler Adana'daki ÇÜ Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi'ne sevk edilerek burada tedavi altına alınan yapışık ikizlerden biri aradan geçen süre içinde normal gelişimini sürdürürken, diğeri ise başı olmadan, kardeşinin göğüs ve karnına yapışık olarak gelişimini sürdürmüştü.
Ailesinin arayıp sormadığı bebeğe hastane personeli tarafından “İlknur” adı verilmiş ve İlknur da Çocuk Cerrahi Servisi hemşirelerinden Refiye Özgen'e “anne” demeye başlamıştı. İkizini giydiği kıyafetlerin altında taşıyan İlknur bebek, ailesi tarafından alınmadığı için yaşamını hastanede sürdürürken, adeta Çocuk Cerrahi Servisi'nin maskotu olmuştu.
Birinin yardımıyla veya herhangi bir yere tutunarak yürüyebilen küçük İlknur, elbisesinin altında gizlediği, başı ve beyni olmayan ikizinden ayrılacağı günü bekliyor.