Güncelleme Tarihi:
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 5. Daire'nin ceza indirimi teklifini reddetti
Yargıtay 5. Ceza Dairesi, 14 yaşındaki D.D'nin ensest davasında, yerleşik içtihatlardan farklı olarak ilginç bir ‘‘Rıza’’ tartışması başlattı. Defalarca öz babasının tecavüzüne uğrayan S.D'nin, ‘‘Korku, baskı ve utançla susmasını’’, ‘‘Rızası var’’ şeklinde değerlendirip, sanık babaya verilen cezanın yarı oranında indirilmesini istedi. Ancak, Yargıtay Ceza Genel Kurulu yerleşik içtihatlar ışığında bir oy farkla, 13'e 12, sanık babaya verilen 25 yıl ağır hapis cezasını onadı. Ancak, karşıoylardaki, ‘‘Kızın rızası vardı, sustu’’ gerekçesi Yargıtay'ı bölerken, başta kadın dernekleri ve uzmanlar olmak üzere herkesin tepkisini çekti.
ANNE, babam canımı acıtıyor... Dayım bana, ‘‘Çikolata verip, şeker istiyor!..’’ Bunlar, Yargıtay'ın ‘‘örnek’’ kararlarında geçen baba, dede, dayı, amca gibi birinci derece akrabalarının ‘‘Cinsel tacizine’’ ve hatta ‘‘Tecavüzüne’’ uğrayan yaşları 3'le 14 arasında değişen küçük kız ve oğlan çocukların, naif tanımlamaları...
‘‘Aile içinde çocuğun cinsel tacizi’’ bazı Avrupa ülkelerinde ayrı bir suç şeklinde yeralıyor.
‘‘Ensest’’ diye adlandırılan bu suçun sanığı, suçun mağduru kaç yaşında olursa, olsun, son derece ağır hapis cezaları ile cezalandırılıyor. Mağdurun, ‘‘Rızası var mı yok mu’’ diye de bakılmıyor. İster inanın ister inanmayın ama Türkiye'de ‘‘Ensest’’ diye bir suç yok!
YATAK ODASINDAKİ TUZAK!
Uzmanlara göre de anneler bu şekilde cinsel taciz şikayetinde bulunan küçük çocuklarına inanmak istemiyorlar. Çoğu zaman ‘‘Yalan söyleme’’ diye geçiştiriyorlar. İşin en acı yönü de belki de bu. Dışardan gelen şiddete karşı hep ailesi tarafından desteklenen çocuk, aile içinden gelen cinsel şiddet karşısında çoğu zaman ‘‘susmak’’ zorunda kalıyor. Yalnızlığa itilerek, ruhunda derin yaralar açılıyor. Mor Çatı gönüllülerinden uzman Psikıyatr Ufuk Sezgin bu acıyı şöyle dile getiriyor:
‘‘Aile içinde taciz bir kez yaşanmaya başladıysa, uzun yıllar devam edebilmektedir. Ensestin sarsıcı bir diğer yanı ise çocuğun ya da gencin kendisini dışarıya göre en güvende hissettiği yer olan evinde cereyan etmesidir. Karşılaştığı veya karşılacağı zorluklardan korunmak için evine sığınan çocuk evinde daha büyük bir zorlukla karşılaşır. Artık yatak odasında bile güvende değildir, sığınacak bir yeri kalmamış tam bir tuzağa yakalanmıştır. Çocuk ya yaşatılanlara boyun eğip yaşamını sürdürmeye çalışacak ya da güvenliği evden kaçarak bir başka yerde arayacaktır. Kendisini korumasız, güçsüz, yalnız ve çaresiz hissedip bu durumuyla yaşamayı öğrenecektir. Bu yaşananlar yetişkinlik yıllarında da onun peşini bırakmayıp bir sürü zorlukla karşılaşmasına sebep olacaktır.’’
MEVZUATTA DURUM NE?
Türk Ceza Kanunu'nda (TCK) 15 yaşından küçüklerin ırzına geçme ve cinsel tacizini 414, 415 ve 416. maddeler cezalandırıyor. Ancak, 417 madde ışığında; bu cinsel saldırı çocuğun Medeni Kanun'a göre ‘‘Usülden’’ birinden, yani anne babası ile onların ana ve babalarına doğru uzanan bütün kan hısımlarından, (Baba, dede, üvey dede, amca, dayı veya evlat edinen) tarafından işlenmesi yarıya kadar ağırlaştırıcı neden olarak kabul ediliyor.
Velayet altında bulunmayan küçükler ve kısıtlılar adına yasal işlemleri yapmak onların çıkarlarını korumak üzere atanan yasal temsilciler, öğretmenler tarafından küçüklere yönelen cinsel taciz de aynı şekilde aile içinden gelen şiddet gibi yarı oranında artırılarak cezalandırılıyor.
Yargıtay 5. Ceza Dairesi'nin örnek kararlarında, 417. maddeki ağırlaştırma için ‘‘yaş kıstası’’ da aranmıyor. Daire'nin 6.5.1980 tarihli kararındaki ‘‘29 yaşındaki mağdurenin rızası dışında zorla ırzına geçen öz amcası hakkında 417. maddenin uygulanması’’ kabul edilmiş durumda. Mahkemelerde de bu çerçevede ensest suçlarını, TCK 414/2'den cezalandırıp, bu eylemin aileden gelmesi halinde 417'deki ağırlaştırıcı hükümleri uyguluyorlardı.
YARGIDA D.D KIYAMETİ
Kıyameti koparan ise, Yargıtay 5. Ceza Dairesi'nin, 14 yaşındaki D.D'nin ensest davasında, verdiği bozma kararı oldu. Daire, yerleşik içtihatlardan farklı olarak ilginç bir ‘‘Rıza’’ tartışması başlattı. Daire, defalarca öz babasının tecavüzüne uğrayan S.D'nin, ‘‘Korku, baskı ve utançla susmasını’’, ‘‘Rızası var’’ şeklinde değerlendirip, sanık babaya verilen cezanın yarı oranında indirilmesini istedi. Ancak, Yargıtay Ceza Genel Kurulu yerleşik içtihatlar ışığında bir oy farkla, 13'e 12, sanık babaya verilen 25 yıl ağır hapis cezasını onadı. Ancak, karşıoylardaki, ‘‘Kızın rızası vardı, sustu’’ gerekçesi Yargıtay'ı bölerken, başta kadın dernekleri ve uzmanlar olmak üzere herkesin tepkisini çekti.
BABA OTORİTESİ RIZA MI?
İlk tepki reform niteliğinde düzenlemeler yapan ve 74 yıllık ceza yasamızı değiştirip ‘‘TCK Ön Tasarısı’’nı hazırlayan Komisyon'da görev alan emekli Adalet Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Uygur Aktalay'dan. 39 yıllık hakim olan Aktalay'a, göre D.D, olay tarihinde 15 yaşından küçüktü, babasının koruması altındaydı. Bu yüzden de bu davada kanunun anladığı manadaki şiddet yani ‘‘Mefruz cebir’’ vardı. TCK'nın 414. maddesine göre zaten 15 yaşından küçüklerde, birinci derece akrabaları ile ‘‘Rızaen cinsel ilişki kurulsa’’ bile aynı şekilde ağır ceza verilmesi gerektiğini de savunan Aktalay şöyle devam etti:
‘‘Kız öz babasının nüfuz ve hakimiyeti altında bulunuyor. Böyle bir konuda, babasının korkutmasıyla ses çıkartmaması rıza sayılabilir mi? Fevkalede babasına güvenen, ona saygısızlığı günah kabul eden bir toplum düzeninde; evin reisine sesini çıkartamaması nasıl serbest iradenin varlığını gösterir. Ses çıkarmamış olması kesinlikle rızayı göstermez. Çünkü herzaman babanın otoritesi ve baskısı var. Bu kız sokağa atılsa kim bakacak? Ayrıca bu davada baba nüfuz ve otoritesi altındaki kızının, ırzına geçerek ayıplı olmasına da sebebiyet vermiştir.’’
TCK'da ENSEST DİYE BİR SUÇ YOK!
Ensest mağduru 18 yaşından büyükse ve rıza da varsa suç teşkil etmiyor. 14 yaşın altında ise rıza aranmaksızın suç olarak cezalandırılıyor.
Uygur Aktalay, Prof Dr. Faruk Erem'in ensestin özel bir suç olarak alınmasını savunduğunu ancak, bunun kabul görmediğini de vurgulayarak, ‘‘TCK'da da bizim hazırladığımız yeni TCK tasarısında da ensest diye ayrı bir suç yok. Türkiye'de ensest başlı başına bir suç değil. Genelde ensest mağduru 18 yaşından büyükse ve rıza da varsa suç teşkil etmiyor. 14 yaşın altında ise rıza aranmaksızın suç olarak cezalandırılıyor’’ diye konuştu.
Aktalay, yeni tasarıda 18 yaşından büyüklerin ‘‘Cebren ırzına geçilmesinin’’ soruşturulmasının ‘‘Şikayete bağlı’’ bir suç haline getirildiğini de vurguladı. Aktalay, kendi aile düzeninin bozulmasını istemeyen ve uğradığı fekaleti toplumdan saklamayı tercih edecek kadınların kişilik haklarını korumak için bu düzenlemeyi yaptıklarını söyledi.
PSİKOLOJİK BOYUTU NASIL
Ensest gizli kalıyor
Ensestin psikolojik boyutunu İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı Uzman psikoloğu Ufuk Sezgin'in araştırmalarında görmek mümkün.
ENSEST ÇALIŞMALARI SINIRLI Sezgin’e göre, cinsel tacizlerin büyük çoğunluğu bildirilmeyip gizli kaldığı için kesin bir oran bildirmek de mümkün olmuyor.
YÜZDE 26'SI ENSEST MAĞDURU Mor Çatı'ya, telefonla ya da gelerek başvuran 1259 kişinin 538'inden yeterli bilgi alınabilmiş. 538 kişiden 185'i yani yüzde 35'i cinsel şiddete uğramış. Klinik çalışmalarından elde edilen bilgilere göre; çocukluk çağı cinsel istismarı büyük oranda aile içinde ya da çocuğun tanıdığı kişiler tarafından gerçekleştiriliyor. Bu 185 kişiden 48'i aile içi cinsel şiddete maruz kalmış yani cinsel şiddete uğrayanların yüzde 26'sı ensest mağduru.
EĞİTİM VE İŞ DURUMU
Mor Çatı Kadın Sığınağı'na başvuran ensest mağdurlarının durumu şöyle:
‘‘Yüzde 4'ü okuma yazma biliyor. Yüzde 29'u ilkokul mezunu, Yüzde 15'i ortaokul mezunu, yüzde 17'si lise mezunu, yüzde 35'inin ise öğrenim durumu bilinmiyor’’
Ensest mağdurlarının iş durumları da şöyle: ‘‘Yüzde 45'i çalışıyor. Yüzde 29'u çalışmıyor. Yüzde 22'si öğrenci’’
MAĞDURLAR BEKAR
Mağdurların medeni durumları ise çarpıcı ve en büyük oranı yüzde 75'le bekarlar oluşturuyor. İşte ensest mağdurlarının medeni durumları:
‘‘Yüzde 75'i evlenmemiş. Yüzde 21'i nikahlı yaşıyor. Yüzde 2'si boşanmış’’
Evlenme yaşının oldukça düşük olduğu Türkiye'de mağdurların bekar kalma oranlarının yüksekliği dikkat çekiyor. Evli olan ensest mağdurları çocukluklarında yaşadıkları cinsel taciz yüzünden kocaları tarafından aşağılanıyor ve hatta şiddete uğruyorlar. Bu mağdurlar Mor Çatı'ya yaptıkları başvuruda geçmişte yaşadıkları ensest yüzünden kocalarından baskı gördüklerini ve bu yüzden boşanmak için hukuki destek istediklerini belirtiyorlar.
SALDIRAN BABALAR Cinsel saldırıda bulunanların yüzde 58'i baba, yüzde 17'si öz ağabey, yüzde 8'i amca-dayı, yüzde 6'si üvey baba, yüzde 6'sı kuzen, yüzde 4'ü üvey ağabey. Cinsel tacizin yaşandığı evlerde çoğunlukla, ‘‘Fiziksel şiddet ve zorbalık’’ görülüyor. Tacizci neredeyse; bütün ev halkını, eşini dövüyor, çocukların buna şahit olup ürkmelerini sağlıyor. Mağduru korkutuyor, ölümle veya cezayla tehdit ederek iyice savunmasız hale getiriyor. Bunların hiçbiri olmazsa duygusal olarak baskı uyguluyor.
İŞSİZ GÜÇSÜZ TAKIMI DEĞİL
Tacizciler düşünülenin aksine işsiz, boş gezen kişiler değil. Birçoğu para kazanacak bir işe sahip. Sadece yüzde 11'i işsiz. Tacizcilerin yüzde 64'ünün herhangi bir alışkanlığı olup olmadığı bilinmiyor ancak yüzde 19'u alkol, yüzde 13'ü madde-ilaç, yüzde 4'ü madde-ilaç kullanmıyor.
17 YIL SÜREN TACİZ
Mor Çatı olgularına göre cinsel tacizin süresi bir kezden 17 yıla kadar uzanıyor. En kısa süre olan bir kez sadece yüzde 2 oranında, 10-17 yıl süren ise yüzde 10.5 oranında.
ENSEST xNEDİR?
Amerikan Sağlık Eğitim ve Koruma Bölümü'nün 1980'deki tanımına göre ensest, ‘Aile içi yaşamında ana-baba figürüne, gücüne ve otoritesine sahip kişilerin çocukları çoğu cinsel anlamda taciz etmesi' olarak kabul edilmiştir. ’’ Gottlieb, ensesti ‘‘Aile üyeleri arasında kanunlar ve sosyal normlar ile yasaklanan cinsel ilişki olarak’’ tanımlıyor.