Güncelleme Tarihi:
Dizide adeta ‘sihirli bir değnek’ ile kişinin, 3-4 kuşak önceki travmalarının kendisine nasıl sirayet ettiği ve bu travmaların çözülmesinin ardından yaşadığı değişimler anlatılıyor. Aile diziminin bilimsel yanı tartışılırken bazı uzmanlar “Cerrahsız ameliyat yapmaya benzer” diyerek nitelendiriyor. Aile dizimi yapan kişiler ise ehil ellerde yapıldığında bir zararı olmayacağını belirtiyor. Konunun uzmanlarına aile dizimini sorduk.
‘BİLİMSEL BİR UYGULAMA DEĞİL’
Psikiyatrist Dr. Şahut Duran: Aile dizimini psikiyatrik ve bilimsel bir yöntem olarak görmüyoruz ancak buna benzer, meditasyon veya yoga gibi uygulamalar var. Bunların yardımcı olarak kullanılmasında bir sakınca yok ama bunları psikiyatrik bir yöntem olarak kullanmak doğru değil. Aile dizimi gibi uygulamalar içinde mistik inançların da olduğu, dini inanç gibi algılanabilecek, tarikat benzeri oluşumlardır. Tıbbi olarak uygulamaya kalkışılırsa zararlı ancak tedavi amaçlı kullanılmazsa sorun yok.
Bizim sakınca olarak gördüğümüz nokta bunun tedavi amaçlı kullanılması veya oradaki kişilerin mahremiyetinin ihlal edilmesi. Çünkü mahremiyeti kollayacak bir ortam yok ve etik bir denetimi yok. Üçüncü nokta ise travmaların ortaya çıkma ihtimali. Çünkü burada ortaya çıkacak travmaları kontrol edecek bir mekanizma yok. Her an patlamaya hazır bir bomba ve ortaya çıktıktan sonra kişi, intihara kadar sürüklenebilir. Bununla ilgili birçok vaka var. Psikodramada da benzer yöntemler kullanılıyor. Psikodrama bilinçdışı süreçlerle bağdaştırılıyor ancak burada mistik bir yan var.
Travmaların genler ile aktarıldığını biliyoruz. Buna yönelik çalışmalar var ama burada aile diziminde dediğim gibi mistik inançlar var. Hipnoz, psikodrama gibi psikolojik teknikleri travmaları ortaya çıkarma amaçlı kullanıyoruz.
Melike Akkan (Aile dizimi terapisti): Ben aile dizimi için 2.5 yıllık bir eğitim 3 yıllık da bir asistanlık sürecinden geçtim ve 12 yıldır bu işi yapıyorum. Ancak öyle bir zamana geldik ki 10 saat eğitim alan insanlar da aile dizimi yapıyor. Aile dizimi ya da kök dizimi olarak adlandırılan bu çalışmalar hassas ve özel çalışmalardır. Terapist o alan açıldıktan sonra orayı toparlayabilmelidir. Travma açıldıktan sonra müdahale edebilecek bilgide olması, kişinin kaldırabileceği kadar travmanın açığa çıkması ve o alanın kontrol edilebilmesi lazım. Hal böyle olunca da bunu ehil insanların yapması tavsiyemizdir.
Etik değerler de yine önemli bir konu. Ben 55 soruluk bir form alıyorum ve bu form sadece terapistin eline geçiyor. Başka hiç kimse o formu göremediği gibi çalışmaya katılan diğer kişiler de travması olan kişinin özel sorunlarını asla öğrenmez. 55 soruluk formda kişilerin kaybettiği yakınları, ailenin göç hikâyelerini öğreniriz. Çalışmaya katılan hiç kimse bu bilgileri bilmez. Hatta çoğunlukla konuşmadan sadece beden dili ile yapılır bu çalışma. Örneğin eşler birlikte gelir ve eş dizimi yaptırır. Bu esnada eşlerden birinin mutlaka dışarıda beklemesini isteriz çünkü kişinin eşine karşı dahi açıklamak istemediği mahrem şeyleri olabilir.
KUŞAKTAN KUŞAĞA ETKİLEYEBİLİYOR
Travmaların genetik aktarımına yönelik Yahudi soykırımı sonrası yapılan bazı bilimsel araştırmalarda, soykırım kurbanlarının birkaç kuşak sonrasında dahi etkilendiğine dair kanıtlar var. Epigenetik mekanizma, çevresel bir felaketin ya da bazı travmaların DNA’yı değiştirdiğini ve gelecek nesillere aktardığını gösteriyor. Bunlardan en yaygını ise travma sonrası stres bozukluğunun, soykırım kurbanlarının torunlarında, diğer insanlara oranla daha yüksek görülmesi. Ancak çevresel etkiler değiştirildiğinde ortaya çıkması potansiyel olan travmalar da engellenebiliyor.