Güncelleme Tarihi:
Yehova Şahitleri, Mersin ve İzmir’de ibadetlerini yıllarca özel mekânlarda gerçekleştirdi. Mersin’de 1988’den itibaren kullanılan bir daire 3194 sayılı yasa çerçevesinde 2000’de kapatıldı.
Yetkililer başka bir dairenin ibadet amacıyla kullanılmasına da izin vermedi. Bunun üzerine yargıya gidildiyse de 2009’a kadar devam eden süreçten sonuç alınamadı. Benzer bir durum İzmir Karşıyaka’da bir apartmanın giriş katının ibadet mekânı olarak kullanılmasında da yaşandı. Yetkililer Yehova Şahitleri’nden yeni bir ibadet mekânı için yerel şehircilik planında değişiklik talebinde bulunmasını istedi. 2004’te bu talepte bulunulsa da olumlu yanıt çıkmadı. Yargı süreci de Yehova Şahitleri’nin aleyhine sonuçlandı.Bunun üzerine cemaatin vaizleri Hüseyin Sami Gül ve Levent Sarkut ile Yehova Şahitleri’yle Dayanışma Derneği, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) aralarında düşünce, vicdan ve din özgürlüğünün de bulunduğu toplam beş maddesinin Türkiye tarafından ihlal edildiği teziyle iki dosyayı 2010 ve 2012’de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşıdı.
ÖZGÜRLÜĞE MÜDAHALE
AİHM, Yehova Şahitleri’nin ibadet mekânına sahip olmamasının din özgürlüğüne müdahale olduğuna kanaat getirdi. Yetkililerin, ibadetlerini gerçekleştirmek için bir toplantı odasının bile yeterli olacağı küçük bir dini grubun ihtiyaçlarını dikkate almaması da AİHM’nin üzerinde durduğu bir noktayı oluşturdu. AİHM, Türkiye’nin AİHS’nin düşünce, vicdan ve din özgürlüğünü garanti altına alan 9’uncu maddesini ihlal ettiğine karar verdi. Karar gereği Türkiye mahkeme masrafları da dahil olmak üzere 6 bin Euro ödeyecek.
1 MAYIS TAZMİNATI
AİHM, 2008’de 1 Mayıs kutlamalarına yasak getirilmesi ve polisin orantısız müdahalesinin konu edildiği davada da Türkiye’yi haksız buldu. Dava, aralarında dönemin Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Başkanı Süleyman Çelebi’nin de bulunduğu 20 kişi tarafından açıldı. Davacılar, 1 Mayıs 2008’de Taksim’deki Atatürk anıtına çelenk koyup 1977’de 34 kişinin ölümü ve 126 kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan olayları anmak amacıyla basın açıklaması yapma talebinde bulundu. Bu talep yetkililerce kısmi olarak kabul edildi ancak meydana toplu giriş yasaklandı. Sendikalar ısrarcı olunca polis sert şekilde müdahale etti. Davalar 2010’da AİHM’ye taşındı. AİHM aldığı kararda Türkiye’nin AİHS’nin işkence ve kötü muameleyi yasaklayan 3’üncü ve toplantı özgürlüğüne ilişkin 11’inci maddesini ihlal ettiğine karar verdi. Karar gereği Türkiye davacılara toplam 155 bin Euro tazminat ödeyecek.