Güncelleme Tarihi:
Laik bir devlette eşitlik, devletin belirli bir dine ya da inanca öncelik ya da ayrıcalık tanımayı reddederek, tüm yurttaşların eşitliği ilkesine saygı göstermesi anlamına gelir. Laikliğin dayandığı ve eşitlik kavramıyla yakından bağlantılı bir diğer kavram da kamusal alanın tarafsızlığıdır. Kamusal alanda belirli bir din ya da inancın öne çıkarılması, başka bir deyişle ortak alanda dinsel simgelerin gösterilmesi, o dini ve inancı paylaşmayan bireyler açısından bir ayırımcılığa, eşitsizliğe yol açar Türban sorununa eşitlik temelinde bir çözüm getirmek için siyasal partilerin yürüttükleri girişimleri gazetelerde okuyoruz. Türban konusu laiklik ilkesi ile yakından bağlantılı. AİHM, Leyla Şahin kararında (10 Kasım 2005) üniversitelerde dinsel simgelerin yasaklanmasında yatan temel düşüncenin laiklik ilkesi ve üniversitelerin laik niteliğini korumak amacı olduğunu belirtir. (paragraf 116) Böyle olunca eşitlik kavramını soyut bir kavram olarak değil, laiklik ilkesi bağlamında değerlendirmek gerekir. Laik bir devlette eşitlik her şeyden önce, devletin belirli bir dine ya da inanca öncelik ya da ayrıcalık tanımayı reddederek, tüm yurttaşların eşitliği ilkesine saygı göstermesi anlamına gelir. Bunun yanında devletin, bireylerin din ya da inanç farkı gözetmeksizin yasalar önünde eşit olmalarını sağlamak amacıyla gerekli önlemleri alma yükümlülüğünü kapsar. Laikliğin dayandığı ve eşitlik kavramıyla yakından bağlantılı bir diğer kavram kamusal alanın tarafsızlığı. Devlet, ancak kamusal alanı dinsel etkilere karşı koruyarak bireylerin din ve inançlarına bakmaksızın eşitliği sağlayabilir. Böylelikle farklı din ve inançların birbirleriyle çatışmaları önlenebilir ve birlikte var olmaları mümkün olur. Din ve inanç özgürlüğü ve çoğulculuk ancak bu şekilde gerçekleşebilir. Tersine, kamusal alanda belirli bir din ya da inancın öne çıkarılması, başka bir deyişle ortak alanda dinsel simgelerin gösterilmesi, o dini ve inancı paylaşmayan, ya da aynı din ve inanca mensup olsa bile farklı uygulamalara sahip bireyler açısından bir ayırımcılığa, eşitsizliğe yol açar. Bu anlayışın izlerini Leyla Şahin kararında da görüyoruz. Kararda, AİHM, Anayasa Mahkemesi'nin, laikliğin demokratik değerlerin koruyucusu, özgürlük ve eşitliğin birleştiği nokta olduğu görüşünü paylaştıktan sonra, laiklik ilkesinin, devletin belirli bir din ya da inanca ilişkin bir tercih yapmasını önlediğini, böylelikle, din ve inanç özgürlüğünün gereklerine uygun olarak devleti tarafsız bir hakem rolü oynamaya yönelttiğini belirtir (paragraf 113). Kararın bir başka yerinde ise, çoğunluğu Müslüman olan bir ülkede dinsel bir simge olan türbanın üniversitelerde bu simgeyi giymeyenler üzerindeki etkisini dikkate almak gerektiği, burada söz konusu olanın başkalarının hak ve özgürlüklerini korumak ve kamu düzenini sağlamak olduğu görüşüne yer verilir. Bu görüşü, Karaduman (Avrupa İnsan Hakları Komisyonu kararı, 3 Mayıs 1993) ve Refah Partisi (13 Şubat 2003) gibi başka AİHM kararlarında da görüyoruz. Laikliğin dayandığı eşitlik ilkesi bireysel bir kavram. Bireylerin dinsel inançlarına bakılmaksızın eşitliği söz konusu. O nedenle kolektif bir kavram olan cemaatçilik (communautarisme) anlayışıyla bağdaşmaz. Cemaatçilik anlayışına dayanan yaşam tarzında, birey ancak cemaat içinde var olur. Ayrıca, cemaat anlayışı, tartışma kabul etmeyen bir referansa (genellikle belirli bir inanca) itaat etmeyi öngörür. O nedenle otoriter bir nitelik taşır. Laiklik bağlamında eşitliğin bir başka yönü ise, kadın-erkek eşitliği. AİHM, Dahlab / İsviçre (15 Şubat 2001) kararında, türbanın kadın-erkek eşitliği ilkesi ile bağdaşmadığını belirtir. Aynı görüş Leyla Şahin kararında da yinelenir. Türban sorununa eşitlik ilkesi çerçevesinde bir çözüm aranırken bulunacak çözümün laiklik ilkesinin dayandığı temellere zarar vermemesine özen gösterilmesi gerekir. Aksi takdirde, çözümün eşitliğe değil eşitsizliğe hizmet etmesi kaçınılmaz olacak. "Republic" yani "cumhuriyet" sözcüğü Latince ortak şeyler, ortak alan anlamına gelen "res publica" sözcüklerinden gelmekte. "Res publica" da geçerli olan ise özel dinsel inançlar değil, cumhuriyetin ortak değerleri. |
Rıza Türmen’in bu makalesi bugünkü Milliyet Gazetesi’nden alınmıştır