AİHM hükümete Hasankeyf'i sordu

Güncelleme Tarihi:

AİHM hükümete Hasankeyfi sordu
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 19, 2006 11:22

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), iki hafta önce temeli atılan ve dünya kültür mirası açısından büyük değer taşıyan Hasankeyf'i sular altında bırakacak Ilısu Barajı'nın yapımı aleyhine açılan davayı kabul edilebilir bularak, Türk hükümetinden, Hasankeyf'in korunması için alınan önlemlerle ilgili “acil” bilgilendirme istedi.

Alınan bilgiye göre, AİHM, Hasankeyf'in korunması amacıyla 22 Şubat 2006 tarihinde İstanbul Teknik Üniversitesi Restorasyon Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Zeynep Ahunbay, emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Metin Ahunbay, Ankara Üniversitesi Sanat Tarihi Kürsüsü Başkanı Prof. Dr. Oluş Arık, Atlas Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Özcan Yüksek ve avukat Murat Cano tarafından yapılan başvuruyu ele aldı.
Mahkeme, başvuruya ilişkin ilk kararında, davayı kabul edilebilir bulurken, geçici tedbir ve davanın öncelikli dava sayılması istemlerini ise reddetti.

AİHM, yapılan başvuru sonrası aldığı kararda ayrıca Türkiye tarafından ”Ilısu Barajı'nın yapım projesinde halen ne aşamada bulunulduğunun ve Hasankeyf'in kültürel mirasının korunması yolunda alınan veya alınması planlanan önlemlerin neler olduğunun acil olarak bildirilmesine” hükmetti.
AİHM'e başvuran davacılardan avukat Murat Cano, yaptığı açıklamada, kararda AİHM'in davayı kabul edilebilir bulmasının son derece önemli olduğunu ifade etti.

Mahkemenin, “geçici tedbir kararı verilmesi” ve “davanın öncelikli dava sayılarak incelenmesi” istemini reddederken, bunu “meselenin hali hazırdaki özel koşullarına” ve “dosyanın şu anki durumuna” dayandırdığını dile getiren Cano, şunları kaydetti: “AİHM'in bu dava için kabul edilebilir kararı vermesi, teknik olarak kültürel mirası ve onda yüklü bulunan değerleri temel hak olarak nitelendirmesidir. Bu nitelendirme, 1948'den bu yana elde edilen ilk ve tek sonuçtur. Kültürel mirasın uluslararası alanda korunması bakımından bundan sonraki süreç, kültürel mirasın ve onda mevcut olan değerlerin temel haklar ve özgürlüklere ilişkin uluslarüstü konvansiyonlarda ayrı bir bölüm halinde düzenlenmesi ile bunlar üzerinde işlenen suçların insanlığa karşı işlenen tipte suç sayılması, faillerinin yargılanması, bu suçlar için dava ve ceza zamanaşımının işlememesi, bu nedenle uluslararası ceza mahkemesinin statüsünün genişletilmesi sürecidir.”

Cano, davada yargılama sürecinin henüz yeni başladığını da dikkati çekerek, oluşacak dosya kapsamına göre AİHM'in bu aşamada reddettiği “geçici tedbir kararı” ve “davanın öncelikli olarak görüşülmesi” taleplerini sonradan kabul etmesinin mümkün olabileceğini savundu.

İNSANIN KÜLTÜRÜYLE VAR OLMASI

Davacılardan Atlas Dergisi Yayın Yönetmeni Özcan Yüksek de bu kararla, Avrupa'daki insan hakları kavramının genişlemiş olduğunu belirtti. Mahkemenin aldığı kararın, insanın yalnızca bedeni ve psikolojisiyle değil, bilinci ve kültürüyle de birlikte var olduğu anlamına geldiğini ifade eden Yüksek, “Kültürü ve tarihi yok etmek de insan haklarına aykırıdır. Böylece mahkemedeki bu kavramsal genişlemeyi, Avrupa Birliği'ne girmeyi arzulayan Türkiye getirmiş oldu” dedi.

Öte yandan, temeli atılan Ilısu Barajı'nın finansmanını sağlayacak olan ulusal kuruluşlar için henüz onay vermeyen Avusturya, Almanya ve İsviçre hükümetlerinin, gelecek hafta Hasankeyf'e gelerek inceleme yapacağı öğrenildi.
Ilısu Barajı'nın yurtdışı finansmanı için gerekli olan onayın verilip verilmeyeceği kararının bu gezi sırasında belirlenmesi bekleniyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!