Zeynel LÜLE/BRÜKSEL
Oluşturulma Tarihi: Şubat 03, 2010 00:00
Alevi vatandaş İzmirli Sinan Işık’ın yıllardır verdiği hukuk mücadelesi AİHM’de karara bağlandı.
Mahkeme, Türkiye’de kimliklerde “din ibaresinin” yer almasının, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin din ve vicdan özgürlüğünü güvence altına alan 9’uncu maddesine aykırı olduğuna hükmetti.
AVRUPA İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Türkiye’de nüfus cüzdanlarında “din ibaresi”nin yer almasının, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin din ve vicdan özgürlüğünü güvence altına alan 9’uncu maddesine aykırı olduğunu belirtti.
Mahkeme, din veya inancın nüfus cüzdanında ifşa etme zorunluluğu olmasını, birey özgürlüğünün ihlali olarak değerlendirdi ve sorunun çözümünün kimliklerdeki “din hanesinin” tamamen kaldırılmasıyla mümkün olacağını kaydetti.
Mahkeme kararında, “kişinin din ve inancıyla ilgili değerlendirmenin devletin görevi olmadığı, bu durumun devletin tarafsızlık ve bağımsızlık ilkesine aykırı sonuçlar doğuracağı” ifade edildi. Kararda, başvuruda bulunan kişi, talepte bulunmadığı için maddi tazminata gerek görülmedi.
‘Din hanesi boş kalabilir’ kararı yetersiz bulundu
İzmir’den Sinan Işık adlı Türk vatandaşının 2005 yılında yaptığı başvuru, dün AİHM tarafından karara bağlandı. Davada hükümetin, “2006 yılından sonra din ibaresinin karşılığının boş bırakılabileceğine” yönelik karar alındığına yönelik savunma yaptığını belirten mahkeme, bunun da yeterli olmadığını belirtti.
Din ibaresinin karşısına herhangi bir şey yazılmamasının da sakıncaları olduğunu, bunun kişinin “inançsız” ya da “Ateist” olarak algılanmasına yol açabileceğini vurgulayan AİHM, sorunun “din ibaresi”nin nüfus cüzdanlarındaki varlığından kaynaklandığını belirtti.
Ateistler, agnostikler ve septikler için de değerli
Kararda düşünce, vicdan ve din özgürlüğünün demokratik bir toplumun temellerinin birini oluşturduğuna vurgu yapan AİHM, “Bu özgürlük, din boyutunda, inananların kimliğinin en temel unsurlarından biridir. Ancak aynı zamanda ateistler, agnostikler, septikler veya ilgisizler için de çok değerlidir” dedi. Kararda, “Bu özgürlük, özellikle bir dine bağlı olma veya olmama, dini uygulama veya uygulamama özgürlüğü de içeriyor” denildi.
Kimlikte “Q, W, X” talebi de reddedildi
AVRUPA İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), isimlerinin Kürtçe harflerle yazılmasını talep eden Kürt kökenli 8 Türk vatandaşı tarafından açılan davayı da reddetti. Mahkeme, Türk alfabesinde bulunmayan harflerle isimlerinin yazılmamasını, “özel hayata saygı” veya “ayrımcılık” kapsamına girmediğine hükmetti. 2004 ve 2005 yıllarında yapılan ayrı ayrı sekiz başvuruyu birleştirerek değerlendiren AİHM, her ülkenin kendi dilini resmi evrak ve kimliklerde kullanma kurallarını belirlemeye hakkı olduğunu vurguladı.
‘Ulusal alfabeye uygun olmalı’
Farklı etnik kimliğe sahip olanların isimlerini kullanabileceklerini, buna yasak getirilmediğini vurgulayan AİHM, ancak bunun ulusal alfabeye uygun olması gerektiğini belirtti. Türk alfabesinde olmayan harflerle isim konulmasının “telaffuz” sorunu yaratacağı, bu harflere en uygun resmi harflerle bu sorunun giderilebileceği de AİHM yorumunda yer aldı. AİHM benzer sorunların diğer ülkelerde de yaşandığı ve bunun Türkiye’ye özgü olmadığını da vurguladı.