Güncelleme Tarihi:
Alman doktorların genetik mutasyona uğratılan kök hücreleriyle bir AIDS hastasını tedavi etmeyi başarması, on milyonlarca insanın ölümüne neden olan hastalığın yok edilmesinde bir dönüm noktası olabilir.
Almanya’da bulunan Charite Tıp Üniversitesi, 2008 yılında AIDS tedavisinde çığır açan bir gelişmeyle adını tüm dünyaya duyurdu. Hastane, üniversite ve araştırma merkezlerinden oluşan organizasyonun Berlin’deki kliniklerinde çalışan Dr. Gero Hutter, denediği tedavi yöntemiyle AIDS’e neden olan HIV virüsünü taşıyan bir hastanın kanından bu virüsü tamamen yok etmeyi başardı.
Söz konusu hasta, lösemi ve aynı zamanda AIDS hastası olan 42 yaşındaki bir ABD vatandaşıydı. Yaklaşık 10 yıldan beri AIDS tedavisi gören hastasının lösemiden kurtulmasına yardımcı olmak için, Dr. Hutter kemik iliği nakli yapmayı istiyordu. Ancak hastanın durumu o kadar ümitsizdi ki, Dr. Hutter ve meslektaşı Eckhard Thiel hastaya HIV virüsüne bağışıklığı olan kan kök hücreleri içeren kemik iliği nakli yapmaya karar verdi.
AIDS uzmanlığı olmayan kan kanseri doktoru Dr. Hutter, doku uyumlu kemik iliği alınacak bağış merkezinden, çok az insanda görülen ve AIDS hastalığına doğal bağışıklık gösteren “Delta-32” mutasyonunu içeren ilik istedi.
DELTA 32 NEDİR?
Wall Street Journal gazetesinde yer alan bir haberde, Dr. Hutter tarafından uygulanan kemik iliği tedavisinin süreci ilk kez basında açıklanırken, 600 gün boyunca ilaç kullanmayan 42 yaşındaki hastada HIV virüsünün izine rastlanmadığı ifade edildi. Haberde 1996 yılında AIDS hastalığına karşı kullanılan antiretroviral ilaçların HIV virüsünü barındıran hücrelerin zamanla yok edeceğine inanıldığı belirtildi. Ancak HIV virüsü kendini hastanın öz DNA’sına kopyalayarak “sığınak hücreleri” denilen hücrelerde uykuya yatabilme özelliğine sahipti. Bu sayede, ilaç tedavisi ardından virüs tekrar canlanabiliyordu. Aynı yıl içinde, doktorlar yüzlerce kişiyle çok riskli cinsel ilişkide bulunmalarına rağmen virüsten etkilenmeyen eşcinsel erkekler olduğunu fark ettiler. Bu erkekler ebeveynlerinden kendilerine miras kalan bir mutasyon sayesinde HIV virüsüne bağışıklık gösteriyorlardı. Bu mutasyon, CCR5 adlı molekülün hücrelerin yüzeylerinde belirmesine engel oluyordu. CCR5, HIV virüsünün hücrenin içine girmesini sağlayan bir kapı işlevi görüyordu. Ancak Avrupa’daki nüfusunun sadece yüzde 1’inde olduğu düşünülen Delta-32 mutasyonu, CCR5 molekülünü kullanarak hücreye girebilen HIV virüsünü bloke ediyordu.
Veri tabanındaki 80 potansiyel bağışçı arasından bir tanesinde Delta-32 mutasyonu bulunuyordu. Dr. Hutter hastasını tedavi etmek için mutasyona sahip kemik iliğini hem lösemi, hem AIDS hastası olan kişiye 2006 yılında nakletti.
Yaklaşık iki sene sonra oldukça iyi durumda olan hasta üzerinde yapılan testlerde AIDS virüsüne (HIV) ait hiçbir iz bulunamadı. Dr. Hutter “normal” kök hücrelerin Delta-32 genetik mutasyonuna uyumlu olabilecekleri şekilde değiştirilebileceğini kanısına vardı. Bu şekilde,
hücreler değiştirilmeleri ardından kemoterapi ve radyasyon tedavisine gerek kalmadan AIDS’li hastalara enjekte edilebilecekti.
ŞAŞIRTICI BAŞARI
Dr. Hutter 2006 yılında birinci derece kemoterapi tedavisinde başarısız olduğu zaman Delta-32 mutasyonu içeren kemik iliği nakliyle tedavi uygulamaya karar verdi. Doktorlar, naklin yapılacağı hastaya HIV virüsü kendini kanda tekrar göstereceği zamana kadar AIDS ilaçları kullanmamasını söyledi.
Ancak virüs hiçbir zaman kendini göstermedi. Neredeyse iki sene sonra, yürütülen standart testlerden hiç biri hastanın kanında virüsün izine rastlamadı. Hatta beyin hücrelerinde ve virüsün genelde saklandığı yer olan rektrum hücrelerinde de virüsten eser yoktu.
Tedavi 2008 yılı başında “Retroviruses and Opportunistic Infections” konferansında duyuruldu. Aylar içinde ise New England Journal of Medicine gibi sağlık yayınlarında yapılan tedavi hakkında makaleler yayınlanmaya başladı.
New York Times Gazetesi, Dr. Hutter’in tedavisinde elde ettiği başarıyı 13 Kasım 2008 tarihinde yayınlanan sağlık bülteninde duyurdu. Haberde, Alerji ve Bulaşıcı Hastalıklar Ulusal Enstitüsü yöneticisi Dr. Anthony S. Fauci tedavi için, “Bu çok iyi bir durum, hatta şaşırtıcı bile değil” açıklamasını yaptı. Fauci, “Ancak uygulanabilirlik açısından şu an söz konusu olamaz” dedi.
Bunun sebebi, bu tür nakillerin hastanın bağışıklık sistemini tamamen kırması; kemik iliği, radyasyon ve ilaçlar kullanılan tedavide hastaların %10 ila %30’u hayatını kaybetmesi.
AIDS NASIL ORTAYA ÇIKTI?
AIDS hastalığı ilk olarak 1980’de ABD’nin Kaliforniya eyaletindeki San Francisco şehrinde ortaya çıktı. Halen dünyanın bir numaralı gay-lezbiyen şehri olan San Francisco’da yüz binlerce eşcinsel kadın ve erkek cinsel eğilimlerini saklamaktan vazgeçmiş ve bunu açıkça ortaya koymaya başlamışlardı. İşte bu dönemde eşcinseller arasında hızla yayılmaya başlayan, ancak ne teşhisi bir türlü konulamayan bir hastalık kendini gösterdi. 1981 yılında, yüzlerce eşcinsel erkeğin ölümüne neden olan esrarengiz hastalığa doktorlar ilk ismini koydu: Gay Related Immune Deficiency (GRID), yani Gay Bağlantılı Bağışıklık Yetmezliği. Ancak aynı yıl içinde New York ve Los Angeles’taki doktorlar bağışıklık sistemleri tamamen iflas etmiş kadın, erkek ve bebeklerden oluşan sayısız hastayla karşılaşmaya başladı. 1982 yılının sonlarında, GRID yeni tanımını, yani Acquired Immune Deficiency Syndrome (AIDS), Kazanılmış Bağışıklık Yetmezliği Sendromu adını aldı. 1982 yılında 14, 1983’te ise 33 ülkede AIDS vakaları görüldü. 1981’den itibaren 25 milyondan fazla insanın ölümüne neden olan AIDS, 2008 rakamlarına göre yaklaşık 35 milyon insana bulaşmış durumda. Aynı yıl, hastalıktan yaklaşık 2.4 milyon insan hayatını kaybetti.
ÇIĞIR AÇABİLİR
NYT, AIDS tedavisinde kemik iliği nakli yöntemi kullanımı 1980’lerden beri denendiğine dikkat çekti. Bu tedavilerden birinde, hem AIDS hem de kan kanseri olan bir hasta kanserden dolayı tedavi başladıktan iki ay sonra ölmüş, ancak öldüğü zaman HIV virüsü taşımadığı tespit edilmişti. Bu olayda onu kemik iliği nakli ile bağlantılı olan bir şeyin koruyup korumadığı anlaşılamamıştı.
Ancak aradan geçen 20 yılı aşkın sürenin ardından, ilaç tedavisiyle büyük ölçüde önüne geçilmeye başlanan AIDS hastalığında Delta-32 mutasyonunun rol alması, hastalığın tedavisinde kırılma noktası oluşturabilecek bilgiler elde edilmesini sağladı. Tıp dünyası, şimdi uygulanabilirliği üzerinde yoğun çalışmalar yapılan tedavinin geleceği noktayı merak ediyor.
Bağışıklık Yetmezliği Sendromu adını aldı. 1982 yılında 14, 1983’te ise 33 ülkede AIDS vakaları görüldü. 1981’den itibaren 25 milyondan fazla insanın ölümüne neden olan AIDS, 2008 rakamlarına göre yaklaşık 35 milyon insana bulaşmış durumda. Aynı yıl, hastalıktan yaklaşık 2.4 milyon insan hayatını kaybetti.