AIDS’linin hayatını karartma!

Güncelleme Tarihi:

AIDS’linin hayatını karartma
Oluşturulma Tarihi: Aralık 01, 2002 00:05

Günümüzde AIDS hastalarının en büyük sorunu ayrımcılık. Bir diğer deyişle damgalanmak. Zaten HIV/AIDS mücadelesi ve tedavisinin önündeki en büyük engel de bu. BM'nin AIDS kuruluşu UNAIDS bu yıl 1 Aralık Dünya AIDS Günü için seçtiği ‘‘Yaşa ve yaşat!’’ teması da bu yüzden.

Dikkatler bir kez daha AIDS'e yönelik damgalama ve ayrımcılığa çekiliyor. Philadelphia filmine konu olan bu ayrımcılık ve yolaçtığı dram geçtiğimiz aylarda İstanbul'da da yaşandı. HIV pozitif olan 42 yaşındaki bir erkek, hastalığı ortaya çıkınca işinden atıldı. Ve tıpkı filmde olduğu gibi kendisini teşhir eden kişiden davacı oldu.

1990'lı yılların başında ABD'de özgürlük bildirisinin kabul edildiği Philedelphia'da geçen Philadelphia filminde, başarılı bir avukat olan Andrew (Tom Hanks), AIDS'e yakalanır. Eşcinsel olan ve yaşamını Miguel (Antonio Banderas) ile paylaşan Andrew'in hızla yükseldiği bürosundaki işine, ‘‘işini iyi yapmadığı gerekçesiyle’’ son verilir. Genç avukat kısa zamanda kovulmasının asıl nedeninin hastalığı olduğunu anlar. Şirketi dava etmeye karar verir. Ancak uzun zaman davayı üstlenecek avukat bile bulamaz. Davayı daha önce reddeden Joe Miller (Denzel Washington) Andrew'e kötü muamele edilmesinden etkilenerek davayı kabul eder. Film boyunca AIDS ve eşcinselliğe toplumun yaklaşımı sorgulanır. Hanks'e eşcinsel rolü en iyi erkek oyuncu Oscar’ını kazandırır.

TIPKI FİLMDEKİ GİBİ

Philadelphia filminin bir benzeri birkaç ay önce İstanbul'da yaşandı. 42 yaşındaki erkek, evlilik öncesi nikah işlemleri içi yaptırdığı testlerden HIV (+) yani AIDS'e yol açan virüsü taşıdığını öğrendi. SSK Okmeydanı Hastanesi'ne iki gün için yattı. Tahlilleri yapılırken hastanede görevli olan çalıştığı işyerinin hekimiyle karşılaştı. Birkaç saniyelik bu tesadüf bütün yaşamını değiştirdi: ‘‘Hekime güvenip, hastalığımı söyledim. Hekim, hastanede, başka hastaların da duyacağı tonda 'Senin işine son verdireceğim, çalıştırmam' diye bağırdı. İşyerimin personel müdürüne, adımı ve hastalığımı çekinmeden söyledi. İşyerinden, 'Hastalığını öğrendik, ilaçların pahalı onun için, seni işten çıktı-girdi göstereceğiz' dediler. Çıkış kağıtlarını imzalattılar ve işime son verdiler.

Hastalığımın şokunu atlatamadan bir de işsiz kalınca yaşamım alt üst oldu. Tedavim aksadı. Güçlükle yeniden iş buldum. Biz neden toplum dışına atılıyoruz? Biz HIV (+) hastaların şiddetle morale ihtiyacı varken, bizleri saf dışı edenlere haykırıyorum. Ben ve benim gibi olan hastalara karşı sağ duyulu insanlara ihtiyacımız var.’’

Hasta Philadelphia filmindeki avukat Andrew (Tom Hanks)'in işyerini dava etmesi gibi, hastalığını deşifre eden işyeri hekimini İstanbul Tabip Odası'na şikayet etti. AIDS'in ‘‘sosyal ilişki’’yle geçmediğini bilmeyen ‘‘ispiyoncu’’ hekimin dosyası İstanbul Tabip Odası Hekimlik Uygulamaları Bürosu'nda incelendi, soruşturuldu. Hekim hakkında karar vermesi için dosya odanın Onur Kurulu'na gitti. Burada değerlendirildikten sonra karara bağlanacak.

NEDEN DAMGALIYORUZ?

Gerçekten de günümüzün en damgalayıcı hastalıkları arasında yer alan AIDS, ‘‘bulaşıcı ve ölümcül bir hastalık’’tan çok daha fazla şeyi ifade ediyor. Hastalığın adı korkuya, önyargılara, HIV/AIDS'lilere yönelik ayrımcılığa sonuçta da damgalamaya yol açıyor. HIV'in bulaşma yolları hakkında yanlış bilgilenme, salgından en fazla etkilenen gruplara yönelik önyargılı tutumlar, HIV bulaşmasına neden olan cinsel ve damar-içi uyuşturucu madde kullanımı gibi davranışlar, hastalık ve ölümle ilgili korkular damgalama ve ayrımcılığa zemin hazırlıyor. Hasta işinden oluyor, yargılanıyor, izole ediliyor. Türkiye'de HIV(+) olduğu için öğretmenleri tarafından okula kabul edilmeyen ilköğretim öğrencileri bile bulunuyor.

HIV enfeksiyonunun klinik seyrinin kötü olması, ölüm ve ölüm süreciyle ilgili kültürel tutumlar ve korkular gibi tüm toplumsal damgalar HIV(+)'liler için ‘‘kronik bir stres’’ kaynağı oluyor. Sosyal desteğin kaybedilmesi, izolasyon duygusu ve terk edilme korkusu, yaşamı tehdit eden hastalıklara eşlik ediyor. Damgalama, ulaşılabilir sosyal destekleri olumsuz yönde etkiliyor.

DERNEK BİLE DESTEK BULAMIYOR

Türkiye'de bu damgadan nasibini alanlar arasında bir sivil toplum örgütü olan AIDS Savaşım Derneği de var. Dernek bu yılki etkinlikleri için 50'den fazla kuruluşa sponsorluk için başvurdu. Ancak sadece birinden 500 dolarlık yardım alabildi. Diğerleri adlarının ‘‘AIDS’’ ile birlikte anılmasından kaçındılar. Okullarda AIDS konulu resim yarışması yapmak üzere gittikleri milli eğitim ilçe müdürlüklerinden geri çevrildiler. Sonuçta planlanan faaliyetlerden sadece birkaçını yaşama geçirebildiler.

AIDS Savaşım Derneği Başkanı Prof. Dr. Selim Badur, hastalığını eşine, anne-babasına dahi söylemekten çekinen AIDS hastaları olduğunu belirtiyor. ‘‘Türkiye'de AIDS'e karşı olan ayrımcı tavrın, hastalığı bilmemekten kaynaklandığını düşünmüyorum. AIDS bilinse bile insanlar kendinden olmayan, benzemeyeni dışlamayı, ezmeyi, vurmayı, yaşam hakkı tanımamayı çok severler. Bu ülkede bir partinin sloganı ‘‘Ya sev, ya terk et’’ değil mi? Farklı olan kabul edilmiyor. AIDS'e yaklaşım, diğer enfeksiyonlar örneğin tüberküloz, hepatite karşı olandan çok farklı’’ diyor.

ÇAĞIMIZIN VEBASI DEMEK YANLIŞ

AIDS Savaşım Derneği Genel Sekreteri ve halk sağlığı uzmanı Prof. Dr. Selma Karabey, AIDS'in tıbbi etkileri yanısıra, sonuçlarıyla da ‘‘sosyal bir hastalık’’ olduğunu söylüyor. Hastalığın toplumdaki bütün bastırılmış düşünceleri ortaya çıkardığını belirten Prof. Dr. Karabey, şunları anlatıyor: ‘‘Bu hastalıktan doğrudan veya dolaylı olarak etkilenenlerin, hayatının yönünü değiştiriyor. Tam bir tedaviden, iyileşmeden bahsetmek mümkün değil. Düzenli ve doğru tedaviyle yaşam süresi ve kalitesi uzadıysa da hafife almamak gerekiyor. Ne çok öldürücü, dehşetli bir hastalık gibi bakmak ne de hafife almak lazım. Hala ‘çağımızın vebası’ demek doğru değil. İnsanlara sadece korkutucu mesajlar vermenin de bir yararı yok. Korkan insan algı mekanizmalarını kapatıyor ve her türlü mesaja karşı direnç gösterir hale geliyor.’’ Hastalıklarını öğrenenlerin çok şiddetli bir şok yaşadıklarını ve bu aşamada yeterli psikolojik destek görmelerinin önemli olduğunu anlatan Prof. Dr. Karabey, ‘‘Destek alırlarsa kendisi ve çevresi için en iyisi ve doğrusunu yapıyorlar. Başkasına bulaştırmamak için son derece sorumlu hareket ediyorlar’’ diyor.

AIDS konserleri

AIDS Savaşım Derneği bugün İstanbul, Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda Yeni Türkü konseri düzenliyor. Akşam yine dernek yararına Beyoğlu Babylon'da Nil Karaibrahimgil ve Playground'un, 3 Aralık Salı akşamı da aynı yerde Josephine ve Grup Duman'ın konseri var. Biletler Biletix gişelerinde. Maddi imkansızlıklar içindeki dernek konser gelirleriyle bina satın almak istiyor.

BELİRTİLERİ

Vücut direnci zayıflayan hastada, normalde zararsız olan, hafif geçen ya da ender rastlanan bazı hastalıklar belirir. Ayrıca lenf bezlerinde büyümeler, ağız ve deride tekrarlanan uçuk, pamukçuk, yara ve lekeler, nedeni bilinmeyen uzun süreli ateş, gece terlemeleri, kilo kaybı, ishal, öksürük, tüberküloz, akciğer hastalıkları gibi belirtiler ortaya çıkar. Kişide bu belirtilerin ancak birkaç tanesinin bir arada bulunması durumunda AIDS düşünülebilir. Kesin tanı için anti-HIV testi yapılır.

HER TÜR CİNSEL İLİŞKİDE BULAŞIR

HIV taşıyan kan ile (hastalığa yakalananların kanının sağlıklı insana nakli, mikrop bulaşmış iğne ucu, deriyi kesici ve delici aletlerle)

Cinsel ilişkiyle (her türlü cinsel ilişki, kadından erkeğe, erkekten kadına veya erkekten erkeğe)

Anneden bebeğine

AŞI UZAK

HIV/AIDS'in tedavisinde olumlu gelişmeler var. Günümüze kadar bulunan ilaçlardan farklı etki mekanizmalarında olanların ikisinin ya da üçünün birlikte kullanımıyla HIV pozitif kişilerin kaliteli ve uzun bir yaşam sürebilmeleri sağlanıyor. Yıllık maliyeti 50 bin doları bulan tedavi doktor kontrolünde ve kesintisiz olarak yaşam boyu sürdürülmeli. Aşı çalışmaları genetik biliminin de katkısıyla sürüyor. Ancak yakın zamanda aşının çıkması zor görülüyor.

BEŞ SANİYEDE BİR KİŞİ

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) raporuna göre, her beş saniyede bir kişiye HIV virüsü bulaşıyor. 3 yıl sonra dünyada 100 milyon kişi AIDS'li olacak. Halen dünyada 40 milyon AIDS'li bulunuyor ve bugüne kadar 24 milyon kişi bu hastalık nedeniyle hayatını kaybetti. Herkesi tehdit etmekle birlikte hastalıktan en çok etkilenenler 25 yaş altındaki gençler. Her gün 6 bin gence HIV bulaşıyor. AIDS'in neredeyse en az görüldüğü Avrupa ülkesi olan Türkiye'de Sağlık Bakanlığı'nın son verilerine göre, 1985 yılından bu yana 431'i AIDS hastası, 998'i taşıyıcı olmak üzere toplam bin 429 AIDS vakası saptandı. Hastalığa yakalananların 448'i kadın, 981'i erkek. Hastalığa yakalananların yaş gruplarına göre dağılımı ise şöyle: AIDS en çok 30-34 yaşları arasındaki erkeklerde görülüyor. Ancak gerçek rakamın çok daha fazla olduğu tahmin ediliyor.

BİR VİRÜS HASTALIĞI

AIDS, HIV'ın yol açtığı, bulaşıcı bir virus hastalığı. Human Immunodeficieny Virus (İnsan Bağışıklık Yetmezlik Virüsü) kelimelerinin baş harfleri ile adlandırılmış HIV virüsü bulaştıktan sonra AIDS, kişinin yaşam koşulları ve vücut direncine göre, 3-15 yıl içinde ortaya çıkar. HIV virüsü özellikle CD4T kan hücrelerine yerleşerek çoğalır. Vücudun bağışıklık sistemi yıkıma uğrar. Kanında HIV virüsü bulunan kişilere HIV pozitif denir. Direnci azalan vücutta, HIV'in etkisinin yanı sıra, çeşitli mikroplar da hastalıklara neden olurlar.

YALANCI POZİTİFE DİKKAT

HIV vücuda girdiğinden itibaren, vücutta bununla savaşmak için özel antikorlar oluşur. Kandaki bu antikorların ELISA yöntemiyle saptanmasına Anti-HIV testi denir. Anti-HIV antikorların ELISA yöntemiyle ölçülebilecek düzeye ulaşması için 3 aylık bir süreye (pencere dönemi) ihtiyaç vardır. Bu nedenle test, bulaşma olduktan 3 ay sonra yapılmalıdır. Anti-HIV testinin pozitif olması kanda HIV virüsünün olduğunu gösterir. Ancak anti-HIV testinin yalancı pozitif çıkma ihtimali de vardır. Bu nedenle, kişinin HIV pozitif (seropozitif) olduğunu söyleyebilmesi için, Westernblood testi denen doğrulama testinin de yapılıp sonucunun pozitif olması gerekir. Anti-HIV testi, üniversite hastanelerinin mikrobiyoloji laboratuarlarında, sigorta ve devlet hastanelerinin laboratuarlarında ve özel laboratuarlarda yaptırabilir.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!