AIDS kampanyası gençlere emanet

Güncelleme Tarihi:

AIDS kampanyası gençlere emanet
Oluşturulma Tarihi: Aralık 01, 1998 00:00

Haberin Devamı

Vücudun bağışıklık sistemini çökerten HIV virüsünün yol açtığı AIDS hastalığı, dünyada her gün 16 bin kişiyi pençesine düşürüyor. Bu hastalığa dikkat çekmek ve tehlikeleri konusunda insanları bilinçlendirmek amacıyla, her yıl 1 Aralık'ta çeşitli etkinlikler düzenleniyor. Enfekte olan 16 bin kişinin yüzde 50'sinin, 10-24 yaşlarındaki gençlerden oluşması ise dünyayı harekete geçirdi. Araştırmalara göre hastalık her dakikada beş gence bulaşıyor. UNAIDS (Birleşmiş Milletlerin HIV/AIDS Programı), Dünya AIDS Kampanyası'nda, gençleri hedefliyor. Gençlerin enerjisi, idealizmi ve bağlılığıyla hastalığın daha fazla yayılmasının önüne geçilmesi, sosyo-ekonomik etkilerinin azaltılması amaçlanıyor. ‘Değişim için güç: Gençlerle AIDS Kampanyası’ adı verilen ve dünyanın her yerinde sürdürülecek etkinliklerle, hem enfeksiyon salgınını azaltmak için gençlerin harekete geçirilmesi, hem de hastalıktan etkilenen gençler için desteğin güçlendirilmesi amaçlanıyor. Türkiye'de de bir gençlik grubu kuruldu.

Türkiye'de Sağlık Bakanlığı'nın verilerine göre, toplam 829 HIV-AIDS'li bulunuyor. Bunların 292'si 13-30 yaşlarındaki gençlerden oluşuyor. AIDS Savaşım Derneği Başkanı Prof. Dr. Enver Tali Çetin, gençlerin eğitimi için Gençlik Grubu kurduklarını belirterek, ‘‘Gençlerin hastalık ve virüs konusunda bilgilendirilmesi, korunma yollarının öğretilmesi ve kendi akranlarını eğitmeleri konusunda teşvik edilmesi hedefleniyor. Ayrıca damariçi uyuşturucu maddelerin büyük tehlikelerinin gençlere ayrıntılı olarak anlatılması, eğitilmesi ve tehlikeden korunmaları için büyük çaba sarfedilmesi gerekiyor’’ dedi.

Gençlere kendi sağlık ve gelişimleri konusunda somut olanaklar verilmesi halinde değerli kaynaklara dönüştüğünü söyleyen AIDS Savaşım Derneği'nden Dr. Erhan Çetin, ‘‘Uyuştucu kullananlar, sokak gençliği, cezaevlerindeki gençler, özellikle küçük yaşta ve vesikasız seks yoluyla para kazananlar risk altındalar. Bulundukları sosyo-ekonomik koşullar HIV enfeksiyonuna karşı korunmalarını engelliyor’’ diyor. Çoğunluğu üniversite öğrencileri olan Gençlik Grubu ile özel ve kamu okullarında eğitim çalışmalarına da katılan Çetin, gerek okul yönetimi gerek ailelerinden gelen baskı nedeniyle zorlandıklarını söylüyor. Dr. Çetin, eğitimde kullandıkları afişlerin yırtıldığını ve okuldan çıkarıldığını, AIDS'i direkt anlatmak yerine oyunlarla, toplantılarla, aktif katılımlarıyla gençleri bilinçlendirmeye çalıştıklarını anlatıyor. ‘‘Olanaklarımız kısıtlı. Gençlere ulaşmakta zorlanıyoruz. Şu ana kadar 10 kadar okula gidebildik. Özellikle varoşlardaki okullarda gençlerin kendilerini rahat ifade edemediklerini gözlüyoruz. Söyleşi, oyun derken arada AIDS anlatılıyor. Okuldan okula farketse de cinsellik rahat konuşulmadığından eğitime zor adapte oluyor.’’ Dr. Çetin, okullarda öğrencilerin tümünün değil, gönüllü birkaç öğrencinin eğitilerek bunlar aracılığıyla arkadaşlarına ulaşmayı denediklerini belirtiyor.

İSTANBUL BİRİNCİ SIRADA

Hastalıktan korunmanın yanında eğitim ve insanlardaki korku ve önyargıların yokedilmesine çalışılması gerektiğini de vurgulayan Prof. Dr. Enver Tali Çetin, şöyde devam ediyor: ‘‘Salgının önlenmesi HIV/AIDS'lileri dışlama ve terketme, onların sorunlarını yok saymayla değil, bu konuda insani değerlere sarılmakla mümkün. AIDS hastalarının toplumdaki herkes kadar sağlıklı olma, en iyi tedavi olanaklarından yararlanma ve geleceğe umutla bakma hakkı var.’’

Türkiye'de Sağlık Bakanlığı'nın verilerine göre, 550'si HIV pozitif, 279'u AIDS hastası bulunduğunu belirten Prof. Dr. Çetin, ‘‘AIDS hastalarının 81'i yaşamını yitirdi. 198'i yaşıyor. Ancak Türkiye'deki gerçek sayının bunun çok üstünde olduğu biliniyor’’ diyor. Türkiye'deki toplam 829 HIV-AIDS'linin, 376'sı heteroseksüel, 76'sı homoseksüel ve biseksüel, 84'ü damar içi madde kullanan, 36'sı transfüzyon olan, 14 hemofili hastası. Yedi anneden çocuğa geçiş var ve 230'u da bilinmeyen nedenlerden hastalığı kapmış. Yaşa göre değerlendirildiğinde, 636 HIV-AIDS'linin 20-49 yaşları arasında olduğu görülüyor. Bunların 152'si kadın, 484'ü ise erkek. 131'i de yabancı uyruklu. 289 hastayla İstanbul en fazla hastanın bulunduğu yer. Ankara'da 51, İzmir'de 75, Antalya'da 22, Adana'da 13, Eskişehir'de 5, İçel'de 11, Trabzon'da 6, Bursa'da 19, Samsun'da da 7 hasta bulunuyor. 1997 sonunda elde edilen verilere göre, dünyada 1.1 milyon çocuk HIV-AIDS'li yaşıyor. 590 bin kişi HIV ile enfekte oldu. 460 bin kişide yaşamını yitirdi. Şimdiye kadar 2.7 milyon kişi AIDS'e yenik düştü. Anne-babası AIDS'den ölen çocukların sayısı ise 8.2 milyon. Günde yaklaşık 16 bin yeni HIV enfeksiyonu oluştu. Bunların yüzde 90'ından çoğu gelişmekte olan ülkelerden. Yüzde 40'ından da çoğu da kadın.

Aman dikkat!

HIV virüsü taşıyıcının, kan, sperm ve vagina sıvısında bulunuyor. Bu kişilerle cinsel ilişkide bulunanlara, vagina, penis, anüs veya ağızdaki zedelenmiş doku veya çatlaklardan AIDS virüsü bulaşıyor. Bunun için cinsel ilişkide değişik kişilerle özellikle yabancılarla ilişkiden kaçınılması öneriliyor. Ayrıca, çok kişiyle cinsel ilişki kuranlar, bunu kazanç yolu yapanlar, yabancı ülkelerde kendini AIDS'den korumayıp cinsel ilişkiye girenler, damariçi uyuştucu kullananlar, sağlıklı görülmeyenler, derisi üzerinde hastalık belirkileri bulunanlarla cinsel ilişkiye girmekten kaçınılması, cinsel ilişkide prezervatif kullanılması gerekiyor.

AIDS kontrolsüz kan nakli, virüs bulaşmış şırınga, iğne, cerrahi aletler, dişhekimliği aletleri, dövme aletleri, akupunktur iğneleriyle de bulaşıyor. Hasta veya taşıyıcı anneden bebeğine de gebelik, doğum ve emzirme sırasında geçiyor.

NASIL GEÇMEZ

HIV virüsü, aynı odada bulunma, aynı okulda okuma, aynı havayı solumayla bulaşmıyor. Sağlıklı deriden geçmiyor. Tükürük gözyaşı, ter, aksırık, öksürük, idrar, dışkıyla, el sıkma, deriye dokunma, okşama, kucaklama, masum öpüşmeyle, yiyecek, içecekler, çatal, kaşık, tabak, bardak, telefon, tuvalet, duş, çeşme musluğu, yüzme havuzu, deniz, hamam, sauna, sivrisinek ve diğer böceklerin sokmasıyla da bulaşmıyor.

TESTLE TANI

HIV vücutta çeşitli hücrelere girerek çoğalır ve vücutta yerleşir. Virüsü alan yaşamının sonuna dek taşıyıcı olarak kalır ve ‘HIV Pozitif’ adı verilir. HIV'e karşı vücutta 2-3 ayda antikorlar oluşur. ELİZA testiyle antikorların saptanması halinde hastalığın tanısı koyulur. Son yıllarda hastalığı daha erken yakalayan testler de geliştirildi. HIV pozitif olanlarda hastalık belirtileri 3-12 yılda ortaya çıkar. Bu arada gerekli önlemler almazsa hastalığı başkalarına bulaştırabilir.

Aşı aranıyor

HIV adlı virüsün bağışıklık sistemini çökertmesiyle, bulaşıcı bir hastalık olan AIDS meydana geliyor. Direnci azalan vücutta, HIV'in etkisi yanında, çeşitli mikroplar deri, solunum, sindirim, merkezi sinir sistemi gibi doku ve organlara yerleşip, uçuk, zona, pamukçuk, tüberküloz, akciğer enfeksiyonu gibi hastalıklar oluşturuyorlar. Ayrıca lenf bezlerinde büyüme, halsizlik, iştahsızlık, nedeni bilinmeyen uzun süreli ateş, gece terlemeleri, kilo kaybı, ishal, öksürük gibi belirtiler görülüyor. Hastalığın belirtileri, HIV bulaştıktan sonra, kişinin yaşam koşullarına ve vücut direncine göre, 3-12 yıl, belki daha sonra ortaya çıkıyor.

Tekrarlayan ateş ve gece terlemeleri, belirli bir nedeni olmayan süratli kilo kaybı, boyun, koltuk altı ve kasık lenf bezlerinin şişmesi, sürekli yorgunluk, ishal, iştah azlığı, ağızda beyaz benekler, deride mora çalan lekeler veya deride normal olmayan değişmeler, nedensiz kanamalar, önü alınamayan öksürük ve nefes darlığı belirtileri basit bir hastalık nedeni olabilir. Ancak korkulu rüya görmek yerine, uzmanlar AIDS testi yaptırmayı öneriyor.

HIV karşı aşı geliştirme çalışmaları ümit veriyor. Enfeksiyonun tedavisinde, virüse saldıran ilaçlar kullanılıyor. Kombine ilaçlarla, virüsün insan hücreleri içinde çoğalma sürecine müdehale ediliyor. İlaçlar virüsü tümüyle yok edemeseler de çoğalmasını yavaşlatabiliyorlar, hatta durdurabiliyorlar. Ancak tedavinin aylık maliyeti 300 milyon lirayı buluyor.



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!