Güncelleme Tarihi:
Anayasa Mahkemesi’nin Balyoz davasına ilişkin kararından sonra davanın bütün sanıkları tahliye olmuştu. Ancak eski Hava Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Savcısı Hakim Albay Ahmet Zeki Üçok, Kayseri 2. Hava İkmal Bakım Merkez Komutanlığı’nda görevli üç astsubayın ifadelerini, hipnoz ve işkenceyle almak suçundan aldığı ceza nedeniyle tahliye olmamıştı. Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesi, Üçok’un cezaevinde kaldığı 4 yıl 9 aylık süreyi göz önünde bulundurarak tahliyesine karar verdi.
"KIZIMIN BÜYÜDÜĞÜNÜ GÖREMEDİM"
Sincan Cezaevi'nden tahliye olan Üçok, Hürriyet’e konuştu. AYM’nin Balyoz davasında verdiği karar ile Türk hukuk tarihinin en büyük hukuksuzluğunu, yüz yılın iftirasını ortadan kaldırdığını belirten Üçok, şunları söyledi: “AYM’nin kararı umarım diğer mahkemeler örnek olur. 4 yıl 9 ay içerde kaldım. En çok kızımı eşimi ve sarılarak uyumayı özledim. Kızımın büyümesini göremedim. Ben tutuklandığımda kızım 13 yaşındaydı şimdi 17 yaşında liseyi bitirdi. Ben bu süreçlere tanıklık edemedim. Maruz kaldığımız süreç, bütün çocuklarımızın erken büyümesine neden oldu. Kızlarımız ve oğullarımız erken büyük zorunda kaldı.
"OKYANUS KADAR GÜNAHLARI VAR"
Ben bugün paralel yapı olarak ifade edilen grubun, TSK içindeki örgütlenmesine ilişkin ilk soruşturmayı yapan kişiyim. Personelimizi fişliyorlardı. Askeri emirleri çalıyorlardı. Sahte emirler üretiyorlardı. Ben bunu soruşturduğum için, hedef tahtasına oturtuldum. Akla gelebilecek her türlü iftiraya maruz kaldım. Hakkımda, açılan bin yıla yakın ceza istemiyle 9 dava açıldı. Bu davaların hepsi asılsız iftiralar. Işık evleri soruşturmasına kadar trafik cezam bile yokken, birden seri katil haline döndürüldüm. Bana, aileme ve kızıma yaptıklarının günahı arkasına saklandıkları okyanusu dolduracak çok.
AHMET ARİF’İ HATIRLATTI
Hepimiz bunlarla mücadele edeceğiz. Bu grupla mücadele o kadar kolay değil. Arkanızda siyasi iradenin desteği yoksa mücadele edemezsiniz. Siyasi iradenin desteği olmadan bu mücadeleyi kazanamayız. Cezaevinde bulunduğumuz süre içerisinde arkadaşlarımızla hep beraber dayanışma içindeydik. Ancak Ahmet Arif’in dediği gibi cezaevinde ‘çatal yürek civan olsan kar etmez’. Bizi orada üzen, ailemizden, çocuklarımızdan ayrı olmaktı.”