Güncelleme Tarihi:
İstanbul 26’ıncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya tutuklu sanıklar Yakup Şimşek, Fevzi Yazıcı ve Nazlı Ilıcak ile tutuksuz sanık Tibet Murat Sanlıman geldi. Mehmet Altan, Ahmet Altan ve Şükrü Tuğrul Özşengül ise tutuklu bulundukları cezaevinde SEGBİS ile katıldı.
“YAZSAYDIM KESİNLİKLE GEZİYİ DESTEKLERDİM”: Kitap haline getirdiği savunmasını okuyan Ahmet Altan şunları söyledi: (Taraf gazetesinde Gezi eylemine dair yazı yazdığı iddiasına ilişkin)Gezi olayları sırasında Taraf gazetesinden çoktan ayrılmıştım. Eve kapanmış roman yazıyordum. Eğer Gezi olaylarının gelişimini benim yazılarımdan anlamaya kalkarsanız biraz zorlarsınız. Taraf gazetesinden 2012’de ayrılmışım. O dönem de Taraf’ta yazmıyordum ama yazsaydım kesinlikle Gezi’yi desteklerdim. Gezi olaylarının devletin ve halkın vicdanına seslenen bir hareket olduğuna inanıyorum. Örgütsüz, lidersiz, halkın içinden kabaran, zeki, cesur ve barışçı bir hareketti. Tarihimiz de bir örneği de yoktur bildiğim kadarıyla.
“HAYATIMDA BORÇ ALMADIM”: Ahmet Keleş’in(soruşturma kapsamında dinlenen tanık) söylediğine göre Gezi olaylarından önce bir adam gelip ‘dolarla borçlanma’ demiş. Haberi gönderen de ‘Hoca efendi’ denilen örgüt lideriymiş. Fetullah Gülen neden evinde oturmuş roman yazan bir adama ‘dolarla borç alma’ diye haber göndersin? Hayatımda ne dolarla ne başka parayla borç almadım. Ne kadar param varsa o kadarlık yaşarım, borç almam. Taraf gazetesi için borç almaktan söz ediliyorsa o tarihte Taraf’tan ayrılalı çok olmuştu.
“İŞİNE SON VERDİĞİM TEK YAZAR”: Önder Aytaç(FETÖ soruşturması kapsamında firari) ile karşılaştığımda AKP hükümetinin danışmanı ve Polis Akademisi’nin öğretim görevlisi idi. Bana Taraf’ta yazmak istediğini söyledi. Mümkün olduğunca geniş yelpazeli bir yazı kadrosu istediğimden ‘olur’ dedim. Savcının, beni darbe ile ilişkilendirmek için adını iddianameye yazdığı Önder Aytaç, işine son verdiğim sanırım tek yazar. ‘Apo idam edilsin’ dediği için yazılarına son verdim. Taraf gazetesinde her görüşe yer vardı ama insanların ölümü, öldürülmesini, devletin cinayet işlemesini isteyenlere yer yoktu.
“EKREM DUMALI İLE SOHBET ETMEKTEN HER ZAMAN HOŞLANDIM”: Alaattin Kaya, Önder Aytaç ile bir ahbaplığım yoktur ama Ekrem Dumanlı’yla vardır. Ekrem, edebiyattan, sinemadan, bokstan, futboldan, benim de sevdiğim bu konulardan anlayan ve hoşlanan bir gazetecidir. Onunla sohbet etmekten her zaman hoşlandım. Ekrem Dumanlı ile telefonda konuştuğum için 3 müebbedi hak ediyorsam Beşiktaş maçına gittiğim için herhalde elli kere falan müebbedi hak ediyorumdur. Suçlanan insanlarla konuşmayı suç sayan bir hukuk yoktur. Bunun karşılığını sadece Katolik Kilisesi’nin ‘aforoz etme’ müessesesinde bulabiliriz.
“ÜLKE DARBE ÇÖPLÜĞÜNE DÖNMEZDİ”: Savcı Balyoz ‘kumpas’ diyor ve benim bu haberi yayımlayarak ‘darbecilik’ suçunu işlediğimi ileri sürüyor. Balyoz haberlerinin yayımladığımda askeri vesayet hala devam ediyordu. Eğer benim yayımladığım Balyoz haberlerinin benzerlerini daha önce yayımlama cesaretini göstermiş olsalardı bu ülke böyle bir darbe çöplüğüne dönmezdi. Bu cesareti hiçbir zaman gösteremediler. Kendime, mesleğime ihanet etmediğim için askeri vesayet döneminde de bugün de yargılanıyorum.
“O KONUYU ÇOK ANLAMADIĞIMIZ İÇİN FAZLA HABER YAPMADIK”: Savcı benimle ilgili iddianamede Ergenekon ve Askeri Casusluk davalarından da söz etmiş. Askeri Casusluk konusundaki haberleri Taraf gazetesi çıkarmadı. O meseleyi çok iyi anlamadığımız için biz o konuyla ilgili çok fazla haber yapmadık. Bizim gazete ile ilgili bir konu değil. Niye savcı o davadan söz etmiş anlamadım.
“ERGENEKONUN VARLIĞINA KESİNLİKLE İNANIYORUM”: Ergenekon soruşturmaları Taraf gazetesi açılmadan çok önce başladı. Biz daha sonra o davanın haberlerini diğer gazetelerle birlikte verdik. Ergenekon’un varlığına kesinkes inanıyorum. Ergenekon dediğimiz devletin içine yerleşmiş suç çeteleri. Bu çetelerin ortaya çıkarılmasını kesinlikle destekliyordum. Bugün de destekliyorum. Ne yazık ki bizim iddianameyi yazan savcının 15 Temmuz soruşturmasını sulandırıp ana mecrasından saptırması gibi birileri de Ergenekon soruşturmasını sulandırıp çarpıttı. Suç örgütlerini devletin içinden temizleme imkanı yok edildi.