Oluşturulma Tarihi: Temmuz 24, 2003 00:00
DEMEK Uday ve Kusay biraderler de sizlere ömür. Saddam'ın tosuncuklarını kendi aşiretlerine mensup muhbirler ispiyonlamış.Eh etme bulma dünyası, yıllar boyu sen adam gammazlamayı görev haline getirir ve herkesin ruhunu bile dinlersen, işte gün gelir seni de gammazlarlar.Neyse canım, olur böyle vakalar, 'coni' polisi zımbalar!Tabii, bırakın ağıt yakmayı falan, ölünün arkasından kötü konuşulmazmış diyerek herifçioğullarına laf olsun kabilinde dahi bir fatiha okuyacak değilim.Canları cehenneme ve darısı pederlerinin başına.Zaten ben de aslında bu 'peder-mahdum' meselesine değinmek istiyorum.* * *'Nepotizm' kelimesi eski Latinceden değil modern İtalyancadan kaynaklanır.Dante lisanında yeğen anlamına gelen 'nepote'den 'nepotismo' sözcüğü türetilmiştir ki, deyim, 'aile kayırıcılığı'nın bir yönetim şekline dönüşmesini tanımlar.Cüppelinin adını şimdi unuttum, artık evrensel lugate girmiş bu terimin kökeni de ya Roma, ya Avignon papalarından birine uzanır.Hazret istavrozlu tahta kurulur kurulmaz hem yedi sülalesine mensup tüm familya üyelerini Katolik organizmanın en stratejik mevkilerine yerleştirmiştir; hem de onları 'mukaddes' (!) mal mülkün başına kahya tayin etmiştir.İşte o gün bugündür de, resmen monarşi statüsü taşımayan fakat çoluk- çocuk, hısım-akraba yakınlığıyla yönetildikleri için gerçek hanedanları bile yaya bırakan idari tarza 'nepotizm' denilir olmuştur.* * *'NEPOTİZM'le totalitarizm, en azından otoritarizm arasında büyük ilişki vardır.Başka bir deyişle, hiç vuku bulmadığı iddia etmiyorum ama, demokratik ve şeffaf yapılanmalarda böyle bir sistemi yerleştirmek hemen hemen imkansızdır.En kabadayısı, fişmekan politikacı tosun oğlusunu şu veya bu mevkiye 'pistonlar', fakat ne çok ileri gidebilir, ne de açık toplumun denetimini es geçebilir.Nehru'dan itibaren üç kuşak aynı aile başbakanıyla yönetilen Hindistan gibi pek istisnai durumlarda bile oyunun asgari kurallarına riayet etmek gerekir.Özetlersek, 'demokratizm'in açıklığı 'nepotizm'in kapısını iyicene kapar. * * *BUNA karşılık, iktidarı sağlam kazığa bağlayabilmek için kızı-kızanı ve akraba-ı taallukatı kollayarak onları kilit mevkilere oturmak ve mirasçı tayin etmek, despot hükümranlığı altında yaşayan kapalı mekanizmalarda gayet kolaydır.Sorarım size, Saddam 'müteveffa' (!) Uday'ı kendisine 'varis' atamış ve Tikriti kabileden bilimum çavuşlara mareşal rütbesi vermiş, kim ne diyebilir? Laf söylemeyi tahayyül eden dahi, anında, kellesini Necef çölünde bulur.Veya, komünist Kore diktatörü Kim İl Sung ilk 'kızıl hanedan'ı kurmuş ve kendisi daha yaşarken 'mahdum yoldaş' dedirttiği Kim Cong İl'i 'sevgili lider' ilan ettiği yetmiyormuş gibi, ordudan politbüroya, damadına, amcasına, yengesine, eniştesine tüm kademelerde koltuk ihsan eylemiş, ses çıkartabilmek kimin haddine?Ya da, O'ndan örnek alan bizim binde sıfır küsüratlık 'Karanlıkçı' ajan, Maocu derginin mülkiyetini karısının, televizyonunun hisselerini çocuklarının üstüne geçirmiş ve oğlusunu merkez komitesine sokmuş, 'nepotizm'e hangi militan söz edebilir?* * *HAY Allah, Uday ve Kusay biraderlerin 'elim bir vaka sonucu Hakk'ın rahmetine kavuşması'yla başlamışken laf lafı açtı da, ta nerelere geldim.
button