Güncelleme Tarihi:
Zeynep Güz YAKIN soruyor:
Bu dönem agorafobi (dışarı çıkma korkusu) vakalarında artış var mı? Etrafımdaki çok kimse dışarı çıkma alışkanlığını kaybetti. Bir kısım da evinden, mahallesinden çıkmaya korkar hale geldi. Dışarıya çıkabilenler olarak biz bu kişilere nasıl yardım edebiliriz?
PROF. DR. ARİF VERİMLİ (Psikiyatrist):
Agorafobi; beklenmedik şekilde ve beklenmedik zamanda ortaya çıkacak bir panik atağın ya da panik benzeri semptomların ortadan kalkması için yardım almanın ve kaçmanın zor olacağı yerlerde bulunmaktan yoğun bir anksiyete duyma şeklinde oluşan fobidir. Tek başına ev dışına çıkamama, açık ve kalabalık alanda olamama, duraklarda sıra bekleyememe, köprü üzerinde ya da trafikte olamama gibi örneklendirilebilir. Kalabalık caddeler, kalabalık mağazalar, tüneller, köprüler, asansörler, metrolar, uçaklar... Bunlar hasta için son derece kaçınılması gereken uyaranlardır. Evden tek başlarına çıkamazlar. Mutlaka yakın birinin eşlik etmesi için ısrarda bulunurlar. Bu kişilere yanlarında olabiliyorsak yardımcı olabiliriz. En hızlı şekilde psikiyatrik yardım almalılar. ‘Maruz bırakma terapisi’ faydalı olacaktır. Pandemi agorafobiyi kesinlikle arttırdı.
ANADOLU’DA ‘PİK’ YAYILIYOR
Seda KOCA soruyor:
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca geçen haftaki açıklamasında, “İstanbul ‘pik’i tamamlarken, Anadolu henüz birinci dalgada pik’e ulaşmadı” dedi... Bu ‘pik’e neye göre ve nasıl ulaşılıyor? Bir kere pik’e ulaştıktan sonra artık mesela İstanbul’da rahat edebiliyor muyuz? Anadolu’da ne yapılmalı?
PROF. DR. İSMAİL BALIK (Ankara Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları Bölümü Öğretim Üyesi):
Burada ‘pik’ten kastedilen, günlük vaka sayısının en fazla görüldüğü gündür. Doğal olarak ‘pik’, salgının ülkeye ilk girdiği ve başladığı bölgelerde daha önce olmaktadır. Bizde de salgın İstanbul’dan başladı ve ‘pik’ en erken İstanbul ve çevresi illerimizde, Kocaeli, Sakarya, Eskişehir’de görüldü. Alınan tedbirlerle buralarda günlük vaka sayıları giderek azalırken, seyahatlerin açılması ile de bu illerden Anadolu’ya yayılma başladı. Bu nedenle Anadolu’da günlük vaka sayıları artmaya başladı. Tedbirlere uymayan illerimizde hızlı yayılma oldu ve en yüksek günlük vaka sayıları yani ‘pik’ görülme yaşanmış oldu. ‘Pik’, tedbirlere uyulmazsa birden çok kez yaşanabilir. Örneğin bir ilimizde vakalar sıfır olsa bile, daha önce görülmüş olan en yüksek vaka sayısı tekrar geçilebilir, yani ikinci pik görülebilir. Bu tamamen tedbirlere uyulmaması ile ilgilidir.
Özellikle küçük illerimizde nişan, düğün, taziye gibi toplu aktiviteler yeni piklerin oluşmasındaki en önemli etkendir. Bu tarz toplu aktivitelere kesinlikle izin verilmemelidir. Bunun önlenmesinde özellikle muhtarlar, imamlar ve öğretmenlerden yararlanılmalıdır.
CENAZELERDE VİRÜSÜ KİM BULAŞTIRIYOR?
Atakan Hasan ŞİMŞEK soruyor:
Koronavirüsün cenazelerden çok bulaştığını duyuyorum. Canlı yüzeylerde yaşam süresini biliyoruz, peki canlı olmayan bir insan bedeninde ne kadar süre kalabiliyor ve buradan bulaş gerçekleşebiliyor mu? Cenaze törenleri bu anlamda riskli mi?
PROF. DR. BARIŞ OTLU (Türk Mikrobiyoloji Cemiyeti Başkanı):
Sorunuzu iki başlık altında cevaplarsak, ilk olarak COVID-19 nedeniyle hayatını kaybeden kişilerin akciğerleri ve diğer organları halen canlı virüs içerebilmektedir. Bu nedenle vefat eden kişinin yakınları, cenazeye sarılmamalı, öpmemeli ve yakın temasta bulunmamalıdır. Ancak koronavirüsün ölü bedenlerde ne kadar süre ile canlı kalabileceği ya da virüsün burada ne kadar süre enfektivitesini koruyabileceği hakkında çok fazla veri bulunmamaktadır. Dolayısıyla cenaze işlemleri sırasında da kişisel koruyucu ekipmanlar mutlaka kullanılmalıdır. Bu hastalık nedeni ile vefat eden kişilerin defnedileceği özel bir mezarlığa gerek olmadığı gibi, defin yerinin kireçle örtülmesi gibi tedbirlere de gerek bulunmamaktadır. Pandeminin ilk gününden beri ülkemizde bu konu ile ilgili yapılması gerekenler başarıyla uygulanmaktadır. Sorunuzun ikinci kısmına gelecek olursak, cenaze törenlerinde ya da taziye alanlarında koronavirüsün çok sık bulaşmasının nedeni, bu alanlarda sosyal mesafe kuralına yeterince uyulmaması ve kişilerin yakın temasta bulunmasıdır. Vefat eden kişinin yakınlarından birinin (aile bireyleri, akrabalar) belirtili ya da belirtisiz SARS-CoV-2 virüsü taşıyabileceği riski göz ardı edilmemelidir. Bu nedenle cenaze törenlerine az sayıda kişinin, kişisel koruyucu ekipman ile katılmasına izin verilmektedir. COVID-19 nedeniyle vefat eden kişiden cenaze töreni sırasında bulaş gerçekleşmesi riski bulunmamaktadır. Şimdiye kadar vefat eden kişiden cenaze işlemleri ya da otopsi sırasında da doğrulanmış COVID-19 bulaşması bildirilmemiştir.