Banu ŞEN
Oluşturulma Tarihi: Ocak 13, 2018 23:24
Büyük İskender’in Pagos eteklerinde kurduğu, yüzyıllarca onlarca kültüre ev sahipliği yapan İzmir’de kendi haline bırakılmış, unutulmuş Agora 821. Sokak’ta Suriyeli çocuklar yaşıtları Türk, Kürt, Roman çocuklarla birlikte büyüyor. Yoksulluğun kol gezdiği sokaktaki çocuklar atölye çalışmalarıyla hayata tutundu. Bir arada yaşamanın, aynı acıları birlikte aşmanın güzelliğini yaşayan Agora sokağı çocuklarının gözlerinde açacakları serginin heyecanı var.
DÜNYANIN EN AĞIR YÜKÜ
Dünya Suriye’de 2011’de başlayan iç savaştan sonra tarihin en büyük zorunlu göç dalgasıyla karşı karşıya kaldı. Birleşmiş Milletler (BM) raporları bunun 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana en büyük insanlık trajedisi olduğunu gösteriyor. Uluslararası örgütlerin tespitlerine göre 6.3 milyon insan Suriye içinde yerlerinden edildi. Kadın ve çocukların çoğunluğunu oluşturduğu 4.9 milyon Suriyeli komşu ülkelere sığınmış durumunda.
Türkiye de bu insanlık krizinde milyonlarca insana kapılarını açtı. Türkiye ile AB arasında Mart 2016’da yürürlüğe giren ‘Geri Kabul Anlaşması’ sonrası düşüş olsa da yine de Suriyelilerin büyük bölümü yeni bir gelecek umuduyla Avrupa’ya ulaşma çabasında. Bu yolda insan kaçakçılarının eline düşenler, ölenler, kaybolanlar yitip gidenler var. Hayatta kalanlar için yere ulaşmak da kurtuluş değil. Irkçılık, taciz, tecavüz, insan ticareti gibi risklerle burun buruna yaşıyorlar. Bu tablonun en fazla zarar göreni kuşkusuz çocuklar. Bir nesil ya savaşta ya kaçış yolunda hayatını kaybediyor. Geriye kalanlar kamplarda, sokaklarda korumasız bir dünyada yaşam savaşı veriyor.
AGORA 821. Sokak… Büyük İskender’in Pagos eteklerinde kurduğu Smyrna’da; dik ve dar yokuşlarının olduğu, şehrin manzarasına zıt bir sokak… Tarihin ve kentin tam ortasında ama bir o kadar da unutulmuş bir mahalle burası… Geçmişte yüzyıllar boyunca Müslümanlar, Hristiyanlar, Museviler birlikte yaşamış buralarda. Çok kültürlülük bu sokağa hep hâkim olmuş. Şimdi ise tüm o renkler sanki solmuş duvarlarda, yıkık dökük binalarda belli belirsiz kalmış gibi görünse de; eski İzmirliler, Romanlar, Kürtler ve son birkaç yıldır da Suriyeliler burada aynı yaşamı paylaşıyor.
Sokağın araba çıkmayan çıksa da inemeyen dik yokuşunu nefes nefese çıkarken yukarıda Teodora bize el sallıyor. Yanında çıplak ayaklı minicik bir kız çocuğuyla. Roman namelerin yükseldiği evin girişinde utangaç, ürkek, narin bir kız çocuğu gülümsüyor bize… Hemen karşıdaki evden ise Suriyeli Halepli Ruvin’in annesi çıkıyor. Kızların okulda olduğunu evin geçimini sağlayan 11 yaşındaki Muhammed’in işte olduğunu söylüyor. Yanda Batmanlı, onun karşısında Mardinli bir ailenin evi var. Yan yana karşı karşıya komşu onlar… Çocukları okul yoluna birlikte gidiyor. Sokakta birlikte oynuyor.
OYUNLARI KARDEŞLİK
Konak Belediyesi’nin Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü’nün Kent Tarihi Birimi bu sokağın tam kalbinde. Çalışanlardan biri de ailesi Anadolu Rumlarından olan Teodora Hacudi. Teodora ve merkezdeki çalışanlar bu sokağı adeta bir insanlık laboratuvarına çevirmiş. Amaçlarını, “Herkese bir parça ilham verebilirsek ne mutlu. Bu sokakta geçmişte yüzyıllarca devam eden çok kültürlü yaşamın çocuklardan başlayarak devamını sağlayacak şeyler yapalım istedik” sözleriyle dile getiriyorlar. Bugüne kadar fotoğraf sergisi, resim sergisi, atölye çalışmaları, kent tarihi gezileri yapmışlar birlikte. Oyun evinde çocuklar oynuyor, 23 Nisan’a 29 Ekim’e hep birlikte hazırlanıyor, kütüphanede bir araya gelip kitap okuyor, film izliyor, uzun uzun zaman geçiriyorlar. Çocuklar birbirinin kültürüyle öyle iç içe geçmiş ki… Geçen sene sahneledikleri ve kitap okuma çalışması yaptıkları Samed Behreng’in Küçük Kara Balık’ında Suriyeli Muhammed’i sahnede Roman aksanıyla dinleyince seyircilerden alkış kopmuş... Çocukların oyunları da ayrımcılıktan uzak; kardeşlik ve paylaşmak üzerine. Onlar küçücük bir sokaktaki hayatlarıyla kardeşçe yaşanabileceğini gösteriyorlar. İnsan bu sokağa girince çocuk seslerinin dili, dini, ırkı olmadığını bir kez daha anlıyor…
MASUMİYET BULAŞICI
İzmir Konak Belediye Başkanı Sema Pekdaş, şunları söylüyor: “Yüzyıllar boyunca Müslümanların, Hristiyanların ve Musevilerin birlikte yaşadığı mahallede, günümüzde eski İzmirliler, Romanlar, Kürtler ve Suriyeli mülteciler yaşamı birlikte paylaşıyor. İzmir’in bu zenginliğini, rengini paylaşmak, mahallemizi görünür kılmak istedik. Bu güzelliği ise ancak çocukların gözüyle en doğru biçimde aktarabilirdik. Aylarca süren farklı atölye çalışmalarımızı Serra Akcan’ın yürüttüğü fotoğraf atölyesiyle noktaladık. Türkçe, Kürtçe, Arapça, Romanca nağmelerin arasında anladık ki, ne gözyaşlarının ne de kahkahaların dili, dini, ırkı vardı. Çocuk yüreğinin masumiyeti bulaşıcıydı. Sadece o da değil, neşeleri de hüzünleri de bizlere geçti. Şimdi duvarları yıkıp köprüler kurma zamanı...”
ÇOCUKLARIN YÜZDE 40'I OKULA GİDEMİYOR
- Türkiye’de Suriyelilere ‘geçici koruma’ rejimi uygulanıyor. Bunun dışında statüleri bulunmuyor.
- Türkiye’de 10 ilde 21 kamp bulunuyor. 3 milyon 424 bin 237 Suriyeliden 228 bin 474’ü kamplarda yaşıyor. Bu da yüzde 9 oranına denk.
- Kamplarda yaşayanların yüzde 45’i çocuk.
- 0-4 yaş arası 506 bin Suriyeli çocuk bulunuyor.
- Çocuklardan 276 bini Türkiye’de doğdu– bunlar potansiyel öğrenciler. (AFAD, Aralık 2017)
- 980 binden fazla okul çağında olan Suriyeli çocuk bulunuyor.
- 5-17 yaş arası toplam öğrenci sayısı, 616 bin.
- Yaklaşık yüzde 40’ının okula erişimi yok.
- Suriyeli üniversite öğrencilerinin sayısı 20 bin ve bunların üçte biri kadın.
BİRLİKTE YAŞAMI GÖSTERMEK İÇİN...
821. sokaktaki çocuklar, fotoğrafçı Serra Akcan ile 3 haftalık atölye çalışmasında, yaşadıkları sokağı fotoğraflayarak anlattı. ‘Bunu ben çektim 821. Sokak’ sergisi 18 Ocak’ta İstanbul Maltepe’de Halka Sanat’ta açılacak… Sergideki fotoğrafları çeken ‘sokak sanatçıları’ kendi kataloglarında şöyle tanıtılıyor:
SONER ÇOPNUR / 12 - Konak İzmir
Soner, üç kardeş. Futbolcu ya da polis olmak istiyor. Fotoğraf çekmeyi sevdiği için atölyeye katılmış. Bugüne kadar hep cep telefonu ile çekim yapmış, o nedenle fotoğraf makinesi ile çekim yapmak onun için ayrı bir deneyim olmuş.
NAZAR SEPETLİ /
12 - Akhisar ManisaNazar, on bir kardeşin en küçüğü. Hemşire olmak istiyor. Müzik dinlemek ve oynamak onun hayatında da önemli bir yer kaplıyor. Nazar, zamanın çok hızlı geçmesinden şikâyetçi…
RUVİN KURAYCI /
10 - Halep SuriyeÖylesine kolayca dökülüveriyor ki ağzımızdan silah, bomba, Suriyeli, göçmen, savaş kelimeleri… Henüz 10 yaşındaki Ruvin bu kelimelerin içinden geçerek geldi, girdi hayatımıza… Annesi, babası, ağabeyi (11 yaşında, çalışıyor) ve aile büyükleri ile yaşayan Ruvin, adeta bir kardelen çiçeğini andırıyor. Henüz yaptığı işin öneminin farkında değil ama yaşadığı coğrafyada konuştuğu Arapça ve Kürtçe’ye kısa sürede Türkçe ve az da olsa okulda gördüğü İngilizce’yi de ekleyerek, 821. Sokak’ın mütercim tercümanı haline geldi. Anasınıfı öğretmeni olmak istiyor. ‘Geçici Koruma Kimlik Belgesi’nde kayda sehven Ruvin olarak geçmiş olsa da o sokağın Robini…
ABDURRAHMAN MENNAN /
9 - Halep SuriyeAilesi ve arkadaşları onu kısaca Abdu olarak çağırıyor. Savaş onu ve 3 kardeşini doğduğu topraklardan koparıp buralara getirmiş. Kendi yaralarını iyileştirir mi, bilinmez ama Abdu doktor olmak istiyor…
SIDIKA MUHAMMED /
11 - Halep SuriyeFotoğrafçılık Atölyesi’nin yapıldığı Sütveren Meryem Dua Evi’nin de bulunduğu 821. Sokak’a yolunuz düştüğünde Sıdıka, Muhammed ve Abdurrahman’ı sıklıkla bir arada görmeniz mümkün. Doğayı, hayvanları ve insanları sevdiğini gözlerinden okuyabildiğiniz Sıdıka, fotoğraf makinesi ile en çok kedileri ve çiçekleri çekmeyi sevdiğini söylüyor. Sıdıka, beş kardeş, öğretmen olmak istiyor.
SAYILARLA UMUT YOLCULUĞU- Sahil Güvenlik Komutanlığı verilerine göre 29 Aralık 2017 itibarı ile 21 bin 821 düzensiz göçmen denizde yakalandı.
- Denizde hayatını kaybeden göçmen sayısı ise 56 oldu.
- BM Mülteciler Yüksek Komiserliği verilerine göre 2017’de 29 bin 634 mülteci ve göçmen Türkiye’den Yunan adalarına deniz yoluyla geçti. Yüzde 31’i çocuktu.
- Denizde ve sınır geçişlerde hayatını kaybedenlerin çoğunluğu kadın ve çocuklar.