Güncelleme Tarihi:
İsmail Türkmen / citizenoff@gmail.com
Kader üzerine düşünmek ya da bu konuda bir şeyler ortaya koymak herkesin yapmak istediği şeylerden biri değil kuşkusuz. Rusya’dan Hollywood’a doğru yol alan Kazakistan doğumlu yönetmen Timur Bekmambetov’un Wanted’ının varlık sebebi olan örgütün işi ise neredeyse sadece bundan ibaret. Dünyevi işleri olan dokumacılık sırasında “kader tezgahı” bu örgüte eceli gelen insanların ismini şifreli biçimde aktarıyor. Şifreyi çözen ise tabii ki örgütün lideri Sloan (Morgan Freeman).
Fakat tabii bu türden ağır mevzular her zaman suiistimale açık şu yalan dünyada. Bunun böyle olmaması da zaten neredeyse imkansız. Kendimizi Sloan’ın yerine koyalım. Bin yıllık geleneği olan bir örgütün başındayız. Ekmek paramızı kazandığımız dokuma tezgahından şifreli mesajlar geliyor ve biz bunları okuyoruz. Tıpkı bizden önceki onlarca lider gibi. Bir de, gelen mesaj tek cins: Ölüm emri. Tezgahımız “Ahmet” diyor, onu öldürüyoruz. “Samuel” diyor ona da acımıyoruz ve bu böyle gidiyor. Ama tatlı hayat bir gün bitiyor ve tezgahtan çok sevdiğimiz birinin adı ya da kendi adımız çıkıyor. Bu durumda ne yaparız? Bu durumda 100 insandan kaçı emri yerine getirir?
Kolaylıkla tahmin edileceği üzere bu noktadan sonra işler kaderin elinden çıkıp Sloan’ın vicdanına kalıyor. Ve zaten Wanted’ın hikayesi de buradan doğuyor. Birleşmiş Milletler’in İyi Niyet Elçisi unvanına sahip Angelina Jolie’nin oynadığı Fox karakteri de canlandırıcısı gibi iyi niyetli düşünerek Sloan’ın verdiği emirleri hiç sorgulamadan icra ediyor. Ta ki patronu, kader tezgahının yolladığı sinyalleri bir süredir çarpıttığını itiraf edene dek. İşte o zaman – çok kötü kandırıldığını anlamanın verdiği öfkeyle mi yoksa içindeki onulmaz iyilik ve adalet duygusunun iteklemesiyle mi bilinmez – tam anlamıyla “uçuyor.”
BİLİMKURGUYA ÇALAN BİR AKSİYON
Fox’un benim “uçmak” fiiliyle ifade ettiğim işi yaptığı sahne de dahil olmak üzere filmdeki bazı görüntüler bizim bildiğimiz dünyaya ait değil. Sıradan bir aksiyon filminde olsa “Amma da abartmışlar, yok artık” şeklinde tepki verebileceğim bu türden sahneleri Wanted’da bilimkurgu tadında izledim. Wanted ortalama bir aksiyon filmi değil açıkçası. Bir defa senaryosunun hem derinlik hem de sürpriz düzeyi onu sıradan olmaktan çıkarıyor. İkincisi de senaryo mümkün olduğunca usturuplu biçimde işlenmiş. Dolayısıyla seyircinin, filmi, “bilim ve tekniğin bugünkünden epeyce ileride olduğu gelecekteki bir dünyada geçen” bir yapım olarak görme olasılığı, “bilgisayar efektleriyle şişirilmiş olayları anlatan” bir çalışma olarak görme olasılığından çok daha yüksek. Sonuçta tabancadan çıkan tek bir merminin hem de bir daire çizerek 8-10 kişiyi öldürmesi en azından “iyi” bir hayal.
27 Haziran’da dünya ile aynı anda ülkemizde de gösterime giren Wanted, sinema müşterilerinin çoğunu tatmin edebilecek bir yapım. Sloan’ın tezgahına düşmemeniz dileğiyle iyi seyirler.