Güncelleme Tarihi:
AĞAR'IN MAHKEMEYE GELİŞİ SIRASINDA ARBEDE YAŞANDI / FOTO GALERİ
DYP eski Genel Başkanı Mehmet Ağar’ın Susurluk olayları kapsamında, Emniyet Genel Müdürü olduğu dönemle ilgili ’cürüm işlemek için silahlı teşekkül oluşturmak’ suçundan yargılanmasına, terör ve organize suçlara ilişkin davalara bakmakla görevli Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlandı. 12 yıl sonra hakim karşısına geçen DYP eski Genel Başkanı Mehmet Ağar, hakkındaki suçlamaların gerçeği yansıtmadığını belirterek, beraatini istedi. Davaya 13 Mayıs'ta devam edilecek. Ağar'ın duruşmalara vareste tutulma istemi ise kabul edildi.
Susurluk’tan 12 yıl sonra yargılanmasına başlanan eski polis şefi ve DYP eski Genel Başkanı Mehmet Ağar, devleti için hizmet ettiğini söyleyerek, “Beraatime karar verilsin” dedi. Ağar, örgüt ve çetelerin en önemli hedefinin kendisi olduğunu belirtti.
Mehmet Ağar, 1993-1996 yılları arasında Emniyet Müdürü olduğu dönemde ‘cürüm işlemek için silahlı teşekkül meydana getirmek’ suçundan dolayı hakim karşısına çıktı. 13.50’de Ankara Adliyesi’ne gelen 14.15’te 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde davası başlayan Ağar’ın yanında Korkut Eken de vardı.
11. Ağır ceza Mahkemesi Başkanı Hasan Şatır, Ağar’a Susuluk Davası’nda yargılanan isimleri tanıyıp tanımadığını sordu. İbrahim Şahin ve Korkut Eken’i tanıdığını söyleyen Ağar, o dönemde terörle mücadelenin farklı bir boyutta olduğunu ve özel harekat birimi oluşturulduğunu, Şahin’in de başına getirildiğini anlattı.
Ağar, Korkut Eken’in kahraman bir subay olduğunu, her iki isimin de terörle mücadelede çok büyük katkılarının bulunduğunu da ifade etti.
Mehmet Ağar’a ayrıca Susurluk kazasında ağır yaralanan Sedat Bucak’la ilişkisi soruldu. Ağar, Bucak aşiretinin bölgede terörün önlenmesinde önemli bir rol oynadığını, halen de bölgede terör olmamasının Bucak aşireti sayesinde gerçekleştiğini kaydetti. Ağar, Susurluk’un önemli isimlerinden Çatlı’yı ise basından, haberlerden tanıdığını, kimseye silah ruhsatı vermediğini belirtti.
Faili meçhullerde kullanıldığı iddia edilen ve İsrail’den getirildiği belirtilen Susurluk’un kayıp silahları ile ilgili soru üzerine Ağar, “Bu Emniyet Müdürünün işi değildir. Bu idari bir işlemdir. O dönemde bu silahlar kimin tarafından alınmışsa, alınmıştır. Müfettiş soruşturmasında da zaten herhangi bir bağlantı bulunamadı” cevabını verdi.
Bilmeyerek yaptığı bir görev ihmali olabileceğini belirten Ağar, örgüt ve çetelerin en önemli hedefinin kendisi olduğunu da belirterek, “Devlet için hizmet ettim. Beraatimi istiyorum” dedi.
31 avukat ise Mehmet Ağar’ın sadece ‘cürüm işlemek için silahlı teşekkül meydana getirmek’ suçundan yargılandığını, bir çok faili meçhul cinayetlerle ilgili olarak da yargılanması gerektiğini belirterek, davaya müdahil olmak istediler. Sözkonusu talep mahkeme tarafından reddedildi. Duruşma 13 Mayıs Çarşamba gününe ertelenirken, Ağar ve Eken, basın mensuplarının bulunmadığı arka kapıdan Adliye’yi terk ettiler.
YARGILAMA BAŞLADI
Mehmet Ağar'ın, Susurluk davası kapsamında, Emniyet Genel Müdürü olduğu dönemle ilgili, “Cürüm işlemek için silahlı teşekkül oluşturduğu” gerekçesiyle yargılanmasına başlandı.
Terör ve organize suçlara ilişkin davalara bakmakla görevli Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinde saat 14.15'de başlayan duruşmaya, sanık Ağar da katılıyor.
Duruşmayı aynı dava kapsamında yargılanarak mahkum olan Korkut Eken ile çok sayıda izleyici de takip ediyor.
ARBEDE YAŞANDI
Bu arada yoğun güvenlik nedeniyle görüntü almakta zorlanan basın mensupları ile polisler arasında kısa süreli arbede oldu.
MÜDAHİLLİK TALEPLERİNE RET
Duruşmada, Avukat Selçuk Kozağaçlı, Hüseyin Şimşek ve İsmail Hakkı İlçi için 342 avukat olarak müdahil talebinde bulunduklarını belirterek, “Bu kişiler Mehmet Ağar'ın mensubu olduğu iddia edilen suç örgütünce öldürülmüştür” iddiasında bulundu. Avukat Kozağaçlı'nın konuşmasında bazı bilgiler verdiği sırada Mehmet Ağar'ın avukatları ayağa kalkarak “Esasa giriliyor” diyerek itiraz ettiler. Bunun üzerine müdahil avukatlarından biri de Ağar'ın avukatlarını müdahale etmemelerini istedi.
Bunlar üzerine, Mahkeme Başkanı Hasan Şatır, herkesin sessiz olmasını isteyerek, Kozağaçlı'ya sözlerine devam etmesini söyledi.
Kozağaçlı, “Mahkemeden beklentimiz şu; ülkenin en karanlık döneminde suç işlemiş olan bu kişilerin tüm halka karşı suçlardan yargılanması. Bu nedenle Şimşek ve İlçi adına müdahil olarak duruşmalara katılmak istiyoruz” dedi.
Avukat Rıza Karaman da Çağdaş Hukukçular Derneği adına davaya müdahil olma talebinde bulundu.
“Faili meçhul şekilde” yaşamını yitiren Hasan Ocak'ın ağabeyi Hüseyin Ocak adına duruşmaya katılan bir başka avukat da “Hasan Ocak'ın, Ağar'ın Emniyet Müdürü olduğu dönemde uygulanan fiiller sonucunda öldüğünü düşündüklerini” iddia etti. Sözkonusu avukat, Hüseyin Ocak adına davaya müdahillik talep ederek, “Mehmet Ağar'ın, Ergenekon soruşturması kapsamında yargılanması gerektiğini düşünmekteyiz” dedi.
Cumhuriyet Savcısı Mustafa Bilgili, “müdahale taleplerinin yasada belirtilen koşulları taşımadığını ifade ederek, reddine karar verilmesini istedi.
Duruşmada söz alan Ağar'ın avukatları Kadir Toluç ve Abdullah Egeli de müdahil taleplerinin Ceza Muhakemesi Kanunu'na (CMK) uygun olmadığını savunarak, reddine karar verilmesini talep etti.
Duruşmaya kısa bir ara veren Mahkeme heyeti, açıkladığı ara kararında, müdahillik taleplerini, CMK'nın 250. maddesi uyarınca, “sanığın yargılandığı suç bakımından katılma talebinde bulunanların doğrudan zarar gördükleri sabit olmadığından” reddetti.
AVUKATLARINDAN AÇIKLAMA
Mehmet Ağar'ın avukatlarınca yapılan yazılı açıklamada, “Mehmet Ağar'ın, devletin etkin kademelerinde görev yapmış, bu görevleri yerine getirirken hiçbir zaman hukuki yetki ve sorumluluklarının dışına çıkmamış ve yetki alanı içindeki kamu görevlilerinin de bu sınırları aşmamaları yönünde azami gayret sarf etmiş bir devlet görevlisi olduğu” kaydedildi.
Ağar'ın avukatları, yaptıkları yazılı açıklamada, “Atanmış olarak bürokratik sorumluluk, seçilmiş olarak ise siyasi kararlılık içinde devletin etkin kademelerinde görev yapmış, bu görevleri yerine getirirken hiçbir zaman hukuki yetki ve sorumluluklarının dışına çıkmamış ve yetki alanı içindeki kamu görevlilerinin de bu sınırları aşmamaları yönünde azami gayret sarf etmiş bir devlet görevlisinin, bir siyasinin, müvekkilimiz Mehmet Ağar'ın yargılanma süreci başlamış bulunmaktadır” denildi.
Açıklamada, on iki yıldır Türk kamuoyunu meşgul eden ve “Susurluk olayı” olarak bilinen süreçle ilgili Ağar hakkında asılsız, mesnetsiz iddianın ileri sürüldüğü ve haksız birçok suçlamanın yapıldığı savunuldu.
“Ağar'ın, kamuoyunda ileri sürülen asılsız iddia ve yapılan haksız suçlamalar karşısında bugüne kadar sergilediği sakin tavrın, hukuka olan saygı, Türk adaletine olan inanç ve kendine olan güvenden kaynaklandığı” ifade edilen açıklamada, “Aktif siyasette olduğu dönemlerde, olayın kendisi açısından açıklığa kavuşturulmasını sağlamak üzere yargılama sürecini başlatacak girişimlerde bulunmaktan da hiçbir zaman kaçınmamıştır” denildi.
Açıklamada, şu görüşlere yer verildi:
“Bilindiği üzere bu süreçte, müvekkilimizin kendi talebi üzerine 11 Aralık 1997'de dokunulmazlığı kaldırılmış, bağımsız milletvekili olduğu dönemde TBMM Soruşturma Komisyonunun 15 Haziran 2000 tarihli kararıyla Yüce Divan'a sevkine ve yargılanmasına gerek olmadığına karar verilmiş, DYP Genel Başkanı olduğu dönemde TBMM Başkanlığına, milletvekilliği dokunulmazlığının kaldırılması için üç kez yazılı müracaatta bulunmuştur.
Ayrıca, bugünkü yargılama sürecinin bir an önce başlaması ve sonuçlandırılması için hukuki çerçevede itiraza ilişkin haklarımız, Ağar'ın talebiyle kullanılmamıştır.
Her zaman olduğu gibi bugün başlayan süreçte de Türk adaletine inancımız, Türk yargısına güvenimiz tamdır. Aynı inanç ve güvenin tüm kamuoyu tarafından da duyulması samimi temennimizdir.”