Güncelleme Tarihi:
İnsanlar, rant için orman yakarken o kendisini ağaçlara adadı. Ağaçlara olan sevgisi yüzünden adı 'Deli'ye çıktı. Eşi, evi terketti. Ama o yılmadı. Hasta ve yaşlı ağaçları yaşatmak için asla ödün vermedi.
Adı, Mustafa Demir. Namı diğer ‘Ağaççı baba’.
67 yıl önce Niğde'de dünyaya gelmiş. Erken yaşta evlendikten sonra iki kız çocuğu olmuş. Ekonomik sıkıntılar aileyi İstanbul'a sürüklemiş. 35 yıldır İstanbul'un tarihi mekánlarından Vefa'yı mesken edinmiş.
İlk başlarda hurdacılık, seyyar satıcılık yaparak ailesinin geçimini sağlamaya çalışmış. İstanbul'un gezmediği, görmediği yeri kalmamış. Bu arada kızlarının birini Kanada'ya, diğerini Antalya'ya gelin vermiş. Hayat böyle devam ederken ağaçlara olan ilgisi su yüzüne çıkmış Mustafa Demir'in. Önceleri gittiği yerlere fidanlar dikmekle başlayan sevdası daha sonra kurumaya yüz tutan asırlık ağaçları tedavi etmeye çalışarak sürmüş. Zamanının çoğunu ağaçlara ayırmaya başlayınca aile kavgaları da peşinden gelmiş.
Ya ağaçlar ya biz
Eşi, ağaçlarla uğraşmaktan vazgeçmesini, insanların kendisine deli gözüyle baktığını defalarca söylemiş. Karısının ‘‘Ya ağaçlar, ya biz'' sözleri bile onu vazgeçirememiş sevdasından. Eşi de terketmiş onu.
Yaklaşık 15 yıldır hayatının her anını, yaşamak için son güçleriyle doğa koşullarına direnmeye çalışan insanlara, hayvanlara en çok da ağaçlara ayırıyor 'Ağaççı baba'. Yaptığı şey yılların verdiği yorgunlukla kurumaya ve içleri boşalmaya başlayan asırlık ağaçları toprakla doldurarak yaşamlarını sürdürmelerine yardımcı olmak. Günün ilk ışıklarıyla birlikte tek başına yaşadığı evinden çıkıyor Ağaççı Baba. Malzemelerini koyduğu Vefa'daki su kemerlerinin altına geliyor. Çuvalları, kazmayı, küreği kiraladığı kamyonete yükleyip çıkıyor yola. Soluğu Kartal'ın Paşaköy Mahallesi'nde boş bir arazide alıyor. Burayı kendisi keşfetmiş. Ağaçlara en faydalı olabilecek toprak buradaymış. Dudullu'dan kiraladığı işçilerle birlikte ihtiyacı kadar toprağı dolduruyor çuvallara. Bütün bunları yaparken 67 yaşına rağmen yorulmak nedir bilmiyor Ağaççı Baba.
Nasıl hayata döndürüyor?
Vefa'ya getirdiği toprakların bir kısmını kil ve samanla karıştırarak kalıplara döküp tuğlalar yapıyor. Bu tuğlaları ağaçların oyulan kısımlarını kapatacak duvarı örmek için kullanacak. Şu sıralar Şehzade Mehmet Efendi Camii'nin bahçesindeki ağaçla ilgileniyor Ağaççı Baba. Yaptığı tuğlalardan ağacın oyulan kısmında bir duvar yaptıktan sonra içeride kalan boşluğu ağacın beslenmesini sağlayabilecek toprakla dolduruyor. Yaşlı ağacın gövdesinde oluşan ve toprakla teması olmayan yeni saçak kökler, içeriye doldurulan bu topraklar sayesinde gelişiyor. Böylece yeni kökler bu toprakta yol alarak asıl toprakla buluşuyor ve tutunuyor. Ağaç kendisi için gerekli olan mineralleri daha kolay alarak daha uzun yıllar yaprak açmaya, meyve vermeye devam ediyor. Bu işlemin tamamlanması bazen günlerce sürüyor. Bunun gibi İstanbul'un değişik yerlerindeki birçok ağacı hayata döndürmüş Ağaççı Baba. Eyüp Sultan Camii, Nuruosmaniye Camii içindeki, Beykoz ormanlarındaki ağaçlar bunlara örnek.
Esnaf yardım ediyor
Bir ağacın tekrar hayata döndürülmesi için yaklaşık 200 milyon lira harcıyor Ağaççı Baba. Kendisine ait geliri yok. Yıkılmaya yüz tutmuş bir evde tek başına yaşıyor. Kendisini uzun yıllardır tanıyan ve güvenen Vefa esnafı onun hep yanında. Kiraladığı arabanın, işçilerin paralarını esnaflardan topladığı yardımlarla karşılıyor. Vefa esnafı güveniyor Ağaççı Baba'ya. Bu ismi de onlar takmış zaten. ‘‘Verdiğimiz paralarla yiyecek alır. Kemer altında yatıp kalkan sahipsiz insanların karnını doyurur. Bazen sokak kedilerini, köpekleri et ile besler. Hiç üşenmez kilometrelerce yol katedip, sırtında taşıdığı topraklarla ağaçlarla uğraşır. Bazen insanın içinden 'Bu adam deli' demek geliyor ama yaptıklarını görünce hepimizden iyi bir insan olduğunu anlıyoruz'' diye konuşuyor Vefa esnafı.
Ağacı sevmek Tanrı’yı sevmektir
‘‘Neden bu ağaç sevgisi?'' diye sorduğumuzda, ‘‘Ağaç sevgisi demek, insan sevgisi demektir. İnsanı sevmek, Tanrı'yı sevmektir'' diye cevaplıyor Ağaççı Baba.
‘‘Bana göre İstanbul'da yaşayanlar çok yakın bir zamanda nefes alamayacak hale gelecek. Villalar, apartmanlar yapılması, yeni araziler açılması için binlerce ağacı acımasızca katlediyorlar. İnsanlarımızın bu konudaki duyarsızlığı beni üzüyor. Ağaçlar üzerinde çalışırken çaput bağlamak, dua etmek için gelen insanlar oluyor. Onlara bunun bir manasının olmadığını söylüyorum. Bunun kendilerine veya ağaçlara bir yarar sağlamadığını anlatmaya çalışıyorum. 'Deli midir? Nedir?' diyerek uzaklaşıyorlar. Herkes bir ağaç dikmiş olsa İstanbul'un bir anda 10 milyonun üzerinde ağacı olur. Ben çevremdeki insanlara bunu anlatmaya çalışıyorum. Sayısını bilmediğim kadar fidan diktim. Asırlık ağaçlara karşı ise özel bir ilgi duyuyorum. Bana göre onlar da birer tarihi eser. Yılların verdiği yorgunlukla yokolmaya doğru gidiyorlar. Onları yaşatmak için elimden geldiğince ve çevremdekilerin de yardımıyla çalışıyorum. Herşeyimi ağaçlara adadım. Gücüm yettiğince devam edeceğim.''
Ağaççı Baba'ya siz de yardım etmek isterseniz Vefa'daki herhangi bir esnaf onu nasıl bulacağınızı söyleyecektir.