Güncelleme Tarihi:
Bebek'teki üç anıt ağaç önce bürokrasiye sonra seçimlere takıldı.
Geçtiğimiz yıl anıt ağaç ilan edilen Bebek'teki iki çınar ve bir atkestanesi önce bir yıl boyunca bürokratik yazışmanın sonuçlanmasını, ardında da onlara ilgi gösterecek belediyenin yeni başkanının belirlenmesini bekledi. Bebekliler şimdi Beşiktaş Belediyesi'nin yeni başkanını ağaçlarını kurtarması için ziyarete hazırlanıyor.
Bebek Etiler çıkışında, İnşirah Sokak'ın hemen bitiminde, çukurda kalan Rum Ortodoks Mezarlığı'nın yanından (hatta biri mezarlık duvarının tam ortasından çıkmış) yüzyıllık üç ağaç var. Bebekliler bu üç anıt ağaç için önce yaklaşık bir yıl süren bürokrasi macerasına atıldılar sonra bir de 18 Nisan yerel seçimlerinin sonuçlarını beklediler. Seçimler bitti, Beşiktaş Belediyesi'nin yeni başkanı belirlendi, Yusuf Namoğlu görevine başladı. Şimdi sıra iki çınar ve bir atkestanesinin normal ömürlerini sürdürebilmeleri için gerekli olan bakımın yapılmasına geldi.
İki akağaç yapraklı çınar ve bir atkestanesinin bürokrasi macerası Bebekliler Derneği'nin geçtiğimiz yıl başlarında konuyla ilgili olduklarını düşündükleri tüm mercilere, Beşiktaş Belediyesi'ne, Büyükşehir Belediyesi'ne, Çevre ve Kültür Bakanlıkları ile Bebek Rum Ortodoks Klisesi Vakfı'na yaptıkları başvurularla başlamış. Bu başvurulardan Kültür Bakanlığı ve Kilise Vakfı'na yapılanlara cevap gelmiş. Bakanlık derneğe, konuyu III numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'na götürmesini önermiş. Dernek önce İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi'ne başvurarak ağaçlarla ilgili bir rapor hazırlamalarını istemiş. Orman Fakültesi öğretim üyeleri tarafından yapılan ve üç ağacın da anıtsal nitelikte olduğunun tespit edildiği çalışma sonucunda hazırlanan rapor daha sonra Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'na iletilmiş.
Kurul'un 14 Mayıs 1998'de verdiği kararda, ‘‘Orman Fakültesi'nin 8.5.1998 gün ve 84 sayılı yazı ekindeki raporunda belirtilen ve anıtsal nitelikte olduğu belirlenen iki adet çınar ağacı (akağaç yapraklı çınar) ve bir adet atkestanenin tesciline, ağaçların özenle korunması gerektiğine, yol döşeme ve asfalt çalışmaları nedeniyle ağaçlara zarar verilmemesine, yol asfaltlama çalışmalarının ağaçlama çalışmalarına zarar vermeyecek mesafede yapılmasına ve ilgilisince bu konuda gerekli önlemlerin alınmasına, Orman Fakültesi'nin 8.5.1998 gün ve 84 sayılı yazısında belirtilen önerilere göre ilgililerince tedbir alınıp işlem yapılmasına karar verildi,’’ deniyor.
Kurul kararının da alınmasından sonra dernek üyeleri soluğu Beşiktaş Belediyesi'nde almışlar. Nitekim başvurularından bir süre sonra, temmuz ayında Beşiktaş Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürlüğü'nde görevli iki orman mühendisi anıt ağaçların durumunu tespit etmek için gelmişler. Bebekliler Derneği Başkanı Semiha Erbaş, ‘‘Gelen arkadaşlar da ağaçlara hayran kaldı,’’ diyor ve ekliyor, ‘‘ama bu ziyaretten sonra ne gelen oldu ne de giden.’’ Sonra bir bekleyiş süreci başlamış. Araya bir de seçimler girince belediyenin ağaçlarla olan ilişkisi daha da soğumuş. Bu arada dernektekiler neler yapabileceklerini düşünmeye başlamışlar. Erbaş, Bebek Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı ile görüştüklerini, vakıf üyelerinin ağaçlarla ilgili bir düzenleme yapılmasına sevineceklerini, ancak maddi durumlarının böyle bir bakımı üstlenmelerine olanak vermediğini sadece mezarlığın bakımını yapabildiklerini söylediklerini belirtiyor. Erbaş, vakfı yöneticilerinin, ağaçlardan birinin tam mezarlık duvarında çıkması nedeniyle ağacın çevresinin açılmasına izin verdiklerini, bu konuda her türlü iyi niyeti gösterdiklerini söylüyor.
Ağaçlar nasıl kurtulur?
İstanbul sokaklarında hergün önünden geçmeye alışık olduğumuz, hatta genellikle başımızı kaldırıp bakmadığımız, sayısı belirsiz anıt ağaçtan sadece üçü Bebek'tekiler. Sorunları da diğer bölgelerdekilerle aynı. Köklerinin gelişmesini engelleyen asfalt yoldan kaçak yapılaşmaya, gövdelerinde başlayan mantardan toprak kaymasına kadar bu üç anıt ağacın yaşamını birden bire olmasa da yavaş yavaş kemiren pek çok etken var. Bebekliler'in, ‘‘Ben kendimi bildim bileli bu ağaçlar burada,’’ diye tarif ettikleri ağaçlar için bir 50 yıl sonra bugünün çocukları aynı cümleleri kurabilecekler mi, şimdilik belli değil. Alınacak önlemler ne milyarlarca lira ne de dev projeler gerektiriyor. Sadece biraz ilgi, hepsi bu.
İ.Ü. Orman Fakültesi'nden Doç. Dr. Gülen Özalp ve Araş. Gör. Dr. Serdar Carus tarafından hazırlanan rapora göre üç anıt ağacın 500-600 yıllık normal ömürlerini sürdürebilmeleri için şunların yapılması gerekiyor:
‘‘Uygun çevre düzeni ve peyzaj planlaması ile özellikle iki numaralı ağacın (çınar) yakınındaki yolun güzerga*hı değiştirilmeli, sonra da kök, gövde ve dallarının serbestçe gelişmesine yardımcı olacak teknik işlemler yapılmalı. Bu işlemler sırasıyla şöyle : Ağacın kök yayılım sahasını örten beton yol kaldırılmalı; ağacı iki taraftan ortalayan mezarlık duvarı yıkılmalı ve kapının yeri değiştirilmeli; ağacın çevresi (5-6 metre çaplı ve 1 metre yüksekliğinde taş duvarlarla sınırlandırılmalı) tahta veya demir parmaklık ile çevrilerek kök yayılış alanındaki ezilme, yaralanma ve toprak sıkışması önlenmeli, ağaçta görülen mantar nedeniyle özellikle bu ağaç belirli zaman aralıklarıyla (10-15 yıl) gözden geçirilmeli ve mantarın tahribine uğramış kısımlar temizlenmeli, koruyucu maddelerle sıvanmalı, daha sonra da gerekirse beton veya harçlı taş ile doldurulmalı.
Derine giden kazık ve yan köklerle toprağı sıkı tutan çınarlar aynı zamanda uzun ömürlü ağaçlar (500-600 yıl ve hatta daha uzun süre yaşarlar). Fakat şehirlerdeki anıt nitelikteki ağaçlar muhteşem boyutları ile bazı meka*nlarda yerleşim alanlarıyla bütünleşmişlerdir. Bu nedenle söz konusu ağaçlardan özellikle iki numaralı (çınar) ağacın çevresi ileri yaşlarda (50-60 yıl sonra) 5-6 metre daha genişletilmeli, ağacın boyuna yakın yarı çaptaki alan yerleşimden temizlenmeli (dal düşürme ve yıkılma tehlikesi).
Bir numaralı ağacın (çınar) bulunduğu yamaçta toprağın sabitlenmesine yönelik olacak şekilde boylu (1.5-2 metre) ve çaplı (8-10 cm.) ağaç, metal veya beton kazıklarla 3-4 metre çapındaki alanda örme çit (paralel) veya yarım ay şeklindeki oluşumlar yapılmalı.
Üç numaralı ağacın (atkestanesi) gövdesindeki yara yüzeyi kimyasal koruyucularla (gomalak, şellak, krezot, budama macunu vb.) sıvanmalı.
Ağaçlarda ileriki yıllarda meydana gelebilecek çürük kısımlar sağlam oduna kadar temizlenmeli, açığa çıkan yüzeyler koruyucu bileşikler ile kaplandıktan sonra boşlukları beton veya harçlı taş ile doldurulmalı.’’