Afşar Timuçin: Profesör şaire veda

Yazar ve şair Afşar Timuçin, 85 yaşında İstanbul’da kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. Hayal Yayınları, sosyal medya hesabından Timuçin’in vefatına ilişkin, “Birlikte çalışma imkânına eriştiğimiz değerli ağabeyimiz, yazar, şair, çevirmen ve filozof Afşar Timuçin’i kaybetmenin derin üzüntüsü içindeyiz. Ailesine ve sevenlerine sabırlar diliyoruz” açıklamasını yaptı. Bulut Yayınları’ndan alınan bilgiye göre, “Böyle Söylenmeli Bizim Türkümüz”, “Gece Gelen Eski Dost” ve “Denizli Pencere” gibi öykü, şiir ve roman türünde eserleriyle tanınan Timuçin, yarın Ataköy’de kılınacak cenaze namazının ardından Zincirlikuyu’daki aile mezarlığına defnedilecek.

FELSEFE HOCASIYDI

Usta edebiyatçı, 1967’de Montreal Üniversitesi Felsefe Bölümü’nde lisans eğitimini, 1970’de İstanbul Üniversitesi’nde doktorasını tamamladı. 1981 yılında doçent, 1992 yılında profesör oldu. Bir süre Kocaeli Üniversitesi Felsefe Bölümü Başkanlığı görevini yürüttü. 

ANDROPOZU YAZMIŞTI

Prof. Dr. Afşar Timuçin, Hürriyet gazetesine 13 Aralık 2004’te yazdığı bir makalede andropozu “Cinselliği olmayan varlık olmak ne güzel şeymiş” diye anlatmıştı. Makalesine “Çok hoş bir şey oldu, kadınlarla hiçbir ilişkim kalmadı” diye başlayan 65 yaşındaki Timuçin “Bilsem bu ‘andropoz’a çok daha önce girerdim. (...) Kadın peşinde koşan adamlardan tiksinmişimdir. Her önlerine gelen kadına yılışa yılışa sarkarlar. İğrençtir. Neyse, hepsi bitti bunların ve ben özgürlüğümü, daha doğrusu özerkliğimi biraz geç de olsa kazandım. Ama bugün duyduğum duygu, ‘oh dünya varmış’ duygusudur. İster inanın, ister inanmayın.”

BİLSEM DAHA ÖNCE GİRERDİM

Milliyet gazetesinde 24 Nisan 2004’te yayınlanan TGC’nin çıkardığı Bizim Gazetedeki makalesinde de yine andropozu ele almıştı. Makalesine, “Çok hoş bir şey oldu, kadınlarla hiçbir ilişkim kalmadı...” diye başlayan Timuçin özetle “Siz şimdi benim bu sözlerim üzerine hemen tanıyı koyacaksınız; bayım siz andropoza girmişsiniz. Doğrudur. Bilsem bu andropoza çok daha önce girerdim. Girerdim de kadınların oyunlarına şöyle, bugün yaptığım gibi, bıyık altından gülerek bakardım” demişti. Erkeklerin çoğunun kadını bedensel bir birliktelik adına arzuladığını da yazan Timuçin, bunun “pis” bir eğilim olduğunu ifade ederek makalesini şöyle tamamlamıştı: “Kadın peşinde koşan adamlardan tiksinmişimdir. Her önelerine gelen kadına yılışa yılışa sarkarlar. İğrençtir. Neyse, hepsi bitti bunların ve ben özgürlüğümü, daha doğrusu özerkliğimi biraz geç de olsa kazandım.”