Güncelleme Tarihi:
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’nün (UNESCO) yaptığı açıklamayla, Karacasu’daki Afrodisyas Arkeolojik Alanı için beklenen oldu. Kültürel değerlerin geleceğe taşınması ve tanıtımı için önem taşıyan, 10 yıldır süren Dünya Miras Listesi’ne girme yolculuğu başarıyla sonuçlandı. Polonya’nın Krakow şehrinde gerçekleştirilen UNESCO 41. Dünya Miras Komitesi Toplantısı’nda, Türkiye’nin adayı Afrodisyas Arkeolojik Alanı’nın UNESCO Dünya Miras Listesi’ne kaydedilmesine karar verildi
’BİZİM İÇİN SEVİNDİRİCİ’
AYTO Başkanı Hakan Ülken, kendileri için çok sevindirici olduğuna vurgu yaparak, "Afrodisias Aydın’daki 20’in üzerindeki antik kentimizden en önemli olanlarından biri. Afrodisias kazı çalışmaları başlaması olduğu değerlendirildiğinde, birinci sırada yer almaktadır. Ziyaretçi açısından da Aydın için çok büyük öneme sahiptir. Bu gelişme çok güzel bir gelişmedir. Aydın turizmine mutlaka bir katkı koyacaktır. Bununla birlikte birçok değerimiz var. Bu değerlerimizi en iyi şekilde değerlendirmemiz gerekiyor. Bunları dünya turizmine kazandırıp Aydın’a da ekonomik kazanç sağlaması için çalışmalıyız. Çok uzun sürdü ama neticede bitti buda bizim için büyük bir avantaj oldu" dedi.
Aydın’ın Karacasu İlçesi’nde Eski Yunan ve Roma dönemlerine ait en görkemli antik kentlerden biri olan Afrodisias, tarihte kentin en önemli tanrıçası olan Afrodit Tapınağı ile ünlüdür. M.Ö. II. Yüzyıl’dan M.S. 6. Yüzyıl’a kadar görkemini korumuş olan kentin kesintisiz olarak bu kadar uzun yerleşim görmüş olması, antik dönemde pek çok önemli gelişmeye tanıklık etmesi açısından da önem taşımaktadır. Afrodisyas’ın da Dünya Miras Listesi’ne kaydedilmesiyle Türkiye’nin bu listedeki varlık sayısı 17’ye ulaştı.
“Ben olmasaydım, Afrodisias bulunmayacaktı”
Türk fotoğrafının duayen ismi Ara Güler, 2012 yılında verdiği bir röportajda Roma İmparatorluğu'na ait, tarihi M.Ö. 500'lü yıllara dayanan ve ismini tanrıça Afrodit'ten alan Afrodisias antik kentini nasıl keşfettiğini şöyle anlatmıştı:
“Yıl 1958. Dönemin Başbakanı Adnan Menderes, Kemer Barajı'nı açacak, ben de Hayat Mecmuasında çalışıyorum. Gittik, resim çektik. Renkli filmi bitirdik ve akşam oldu. Filmin yetiştirilmesi lazım. Aracın şoförü, eşiyle kavga etmiş, adam kızgınlığından yolu kaybetti. Biz gece saat 23.00 sıralarında dağda kaybolduk. Sonra bir kahve bulduk, köyde elektrik yok, lüks lambasıyla aydınlanıyorlar. Kahvede sütun başlıklarını masa yapmışlar, adamlar Roma eserinin üzerine bezik, pişpirik oynuyor. Böyle bir vaziyet. Sabah uyandım, etrafı acele acele gezdim. Neresi burası? Geyre Köyü, hiç duymamışım. Çocuklar peşime düştü, 'Gel ağabey burada da taş var, burada da taş var' diye. Eski Roma'da mıyım, Mısır'da mıyım?”
Geyre'nin tarihi sokaklarında makaraları bitene kadar fotoğraf çektiğini belirten Güler, İstanbul'a dönünce fotoğrafları Amerika'da Princeton Üniversitesinde görevli Kenan Erim'e gönderdiğini ve sürecin böyle devam ettiğini anlatmıştı.
Fotoğrafları yurt dışındaki dergilerde yayımlandıkça Geyre'ye ilginin arttığını belirten Ara Güler, “ABD'nin en büyük dergisi Horizon dergisi röportaj istedi. Yeniden gittim ve 3 gün daha çektim. Yazısını da Kenan Erim'e yazdırdım ve Afrodisias ortaya çıktı. Kocaman kitabı yapıldı ve kimse farkında değil” demişti.
Ara Güler “Ben olmasaydım, buralar bulunmayacaktı” diye konuşmuştu.
SON 24 SAATTE YAŞANANLAR