Güncelleme Tarihi:
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sorular ve yanıtları şöyle:
EJDERHA ÖRNEĞİ
Afrin’de TSK çemberi daraltırken karşısına başka grupların çıktığı haberleri geliyor. Biz şu anda Afrin’de kimlerle karşı karşıyayız? Sayıları ne kadar?
Orada karşımızda kim varsa, kim karşımıza dikiliyorsa, biz onların karşısındayız. Karşımızda olanların kim olduğunu araştırmamız, soruşturmamız gerekmiyor. Bu konuda, ‘Kim kimdir ansiklopedisi’ne bakacak değiliz. Değişik çevreler de çıkabilir karşımıza. Çıktıkları anda biz de gereğini yapmak durumundayız. Bundan birilerinin rahatsız olup olmayacağına da bakmayız. Ne dedik biz? Kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz. Bu iş için birilerinden icazet alacak değiliz. Ejderhayı yarı canlı bırakmayacaksın. Öyle veya böyle bitecek bu iş.
Şu anda bütün tüneller tamam. Oralara gelen o mikserler çok ilginçtir. Mikserler kimin? Lafarge. Lafarge kimin? Fabrikaları var orada. O tünellerin halini gördük. Bu tünellerin içinden değişik yerlere giden yaşam alanları var. Bütün bunlar ortadayken Batı bize hâlâ neyin hesabını soruyor? Türkiye eski Türkiye değil. F16’larımız SİHA’lar, tank, top, Kara Kuvvetlerimiz, hepsi gerçekten yeniden bir tarih yazdı. Bu süreç farklı bir süreç. Afrin’de etkisiz hale getirilen terörist sayısı 2 bin 83. Mevsim koşulları bu kadar olumsuz olmasına rağmen, son derece başarılı bir harekât gerçekleştiriliyor. Dönene kadar inşallah iyi bir konuma geldiğimizi göreceğiz. Rusya ve İran’la görüşmelerimizi yaptık. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’la da yaklaşık 1 saat süren bir görüşmem oldu. Durumları izah ettik.
SAADET’LE KAPI AÇIK
Saadet Partisi ile görüşmeniz oldu. Orada süreç ne durumda?
Ben görüşmeyi yaptım, hatta Sayın Şentop’u da tekrar gönderdim. Ama oradan henüz maalesef bir ses çıkmadı. Muhataplarımızdan karşılık gelmesi halinde onu da değerlendiririz. Biz bütünleşelim istiyoruz.
Kapı kapanmadı değil mi?
Hayır bizim açımızdan kapanmış değil, yasal olarak kapanmadığı ana kadar.
O HABERLER DOĞRU DEĞİL
Macron’la görüşmenizde, Birleşmiş Milletler’in Suriye’deki ateşkes kararına Türkiye’nin de uyması gerektiğinden söz edildiği, Afrin’e müdahalede bulunulmaması istendiği biçiminde haberler çıktı. Macron’la görüşmenin içeriğine dair bilgi verebilir misiniz?
O haberler doğru değil. Macron o tür bir şeyden bahsetmedi. Afrin’de biz, terör unsurlarıyla mücadele ediyoruz. Bizim kimsenin toprağında gözümüz yok. Orada ulusal güvenliğimiz için de tehdit oluşturan terör unsurlarına karşı mücadele ediyoruz.
REHAVETE KAPILMAMAK GEREK
ABD’den ziyaretler, görüşmeler oldu. Yeni bir görüşme söz konusu mu? Bundan sonraki yol haritamız nedir?
General H. R. McMaster’ın gelişinde İbrahim Kalın Bey’in görüşmesi oldu. ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’ın ziyareti oldu. Önce benim bir kabulüm oldu, kendisiyle uzun uzun konuştuk. Ertesi gün Mevlüt Bey’in (Çavuşoğlu) görüşmesi oldu. Biz ABD’nin bizlerle konuştukları ile arazide yaptıkları arasında bir uyum olmasını arzuluyoruz. Söylenilenler ile yapılanların farklı olması elbette kabullenilemez. Bu çerçevede temaslar devam ediyor. Türkiye-ABD ilişkilerindeki sorunlara çözüm bulma amacıyla oluşturulan teknik komitelerin ilk toplantısı Suriye gündemiyle 8 Mart’ta gerçekleştirilecek. Dışişleri Bakanları düzeyindeki toplantının ise 19 Mart’ta yapılması planlanıyor.
Bu süreçte biz Afrin’i terörden arındırmaya yönelik operasyonumuza devam ediyoruz. Orada PYD-YPG çökmüştür. An itibarıyla orada 540 kilometrekarelik bir alanı kontrol altına aldık. Cerablus, Rai, Bab’da kontrol altına almış olduğumuz alan 2 bin kilometrekare. Tabii ki Afrin, şartları çok daha zor olan bir bölge. Zor olan bölge aşıldı. Kolay olan bölgeye geliyoruz. Orası hilal gibi çevrildi. Artık sınırlarımızı rahatsız edecek koşullar büyük ölçüde kalkmış vaziyette. Bu, ordumuzun işini daha da kolaylaştıracak. TSK’nın gerek havadan gerek karadan müdahalesi yoğun şekilde devam ediyor. Bu süreçte rehavete kapılmamak son derece önemli.
Geçenlerde gördünüz, Afrin’e 40 kamyon girmek istedi, onlar bertaraf edildi. Bu bir ordunun kendine özgüveninin göstergesidir. İstihbaratın iyi çalıştığının alametidir. Meteorolojik şartlar elvermediği zaman İHA’larımızın ve SİHA’larımızın oralara girmesi biraz zor olabiliyor. Hava koşulları iyi olduğu zaman bu sistemlerle rahatça giriyoruz ve kara harekâtını rahat yapıyoruz. Harekât başarılı bir şekilde devam ediyor.
‘CUMHUR’UN İTTİFAKI FİİLEN UYGULAMADA
Seçim ittifakına yönelik AK Parti’nin önerisi Alt Komisyon’da. CHP’nin İP ve HDP ile ittifak yapabileceği söyleniyor. Devlet Bahçeli, CHP’nin tutumuna, “Cümbüş ittifakı” benzetmesi yaptı. Sizin yorumunuz nedir?
Bizim her şeyimiz açık. Gizli saklı adımımız yok. “Cumhur’un ittifakı” diyerek, MHP ile Sayın Bahçeli ile ikili görüşmelerimiz oldu. Komisyonlarımızı oluşturduk, çalışmalarımızı yaptık, akabinde de nihai kararı verdik. Meclis Alt Komisyonu’na kadar bitmiş oluyor. Diğerlerinin ne yaptığı bizi ilgilendirmiyor. Biz kendi işimize bakacağız. Bizimle beraber Büyük Birlik Partisi’nin (BBP) de yürümesi söz konusu. Çok açık ve net onlarla konuştuk. Onların sütunda yer almaktan çok partimizin listeleri içinde yer alma durumları olabilir. Sayın Destici ile de konuştuk. Ayrıca aramızda görüşme imkânımız var. Bütün derdimiz ‘cumhurun ittifakı’nı gerçekleştirmek. İP imiş, şuymuş buymuş falan bunların milli, yerli diye bir derdi yok. Biz bu ülkenin dertleriyle ile hemdert olan, ülkenin değerlerini benimseyen insanlarla ‘cumhurun ittifakı’nı kuruyoruz. Bunu başaracağız inşallah. Şu ana kadar gayet uyumluyuz. Gittiğimiz her yerde sağ olsun, belediye MHP’deyse belediye başkanları, il başkanları bizi karşılamaya geliyor. Aynı şeyi bizim teşkilatımız da yapıyor. Sayın Bahçeli’yi gittiği illerde aynı şekilde bizim teşkilatımız da karşılıyor. ‘Cumhurun ittifakı’nı aramızda bizler fiili olarak uygulamaya başlamış durumdayız. Bu bütünleşme, bu birleşme, mart ve kasıma kadar açıkça görülsün istiyoruz.
ÇEKYA TERÖRE DESTEK VEREN KONUMA DÜŞTÜ
Çekya’da yakalanan Salih Müslim’in serbest bırakılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu bize Batı’yı gösteriyor. Bu bize dünyayı gösteriyor. Bunlar maalesef bugüne kadar adil olmadılar. Şu anda da ikircikli bir davranış içindeler. Çekya, Avrupa Birliği üyesi olan bir ülkedir. Peki şu anda AB’de PKK terör örgütü olarak kabul ediliyor mu? Ediliyor. YPG-PYD’nin terör örgütüyle iltisaklı olduğunu biz belgeleyip ispat ettik mi? Ettik. Buna rağmen terörist başını serbest bırakmışlardır. Dışişleri Bakanımızın, Adalet Bakanımızın muhataplarıyla görüşmüş olmalarına rağmen bunlar, adil olmayan bir yola tevessül ederek onu serbest bıraktılar. Peki neden aldınız, neden bıraktınız? 24 saat içinde ne değişti? Serbest bırakma kararı, Çekya’yı teröre destek veren bir ülke konumuna düşürmüştür. Bunun başka türlü izahı olamaz, bize bunu anlatamazlar. Terörist başını serbest bırakmak, teröre destek vermek demektir. Bu hadisenin başka izahı olamaz.
MÜNBİÇ ASIL SAHİPLERİNİN OLMALI
Münbiç’e (Menbiç) müdahale edersek ciddi dirençle karşılaşacağımız, bunun sadece PYD-YPG olmayacağı, ABD ve Avrupa’nın da Türkiye’yi engellemek üzere hazırlık yaptığı dillendiriliyor. Nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bizim Münbiç konusundaki tavrımız öteden beri net. Orada terör örgütü olmamalıdır. Münbiç’in asıl sahibi kim? Araplar. Oranın asli sakinleri arasındaki Arapların oranı yüzde 90-95. Fakat bu insanlar oradan çıkarıldı. Şimdi oranın asli sakinleri olan Arap aşiretleri, orayı koruma konusunda kararlılar. Biz Münbiç’in asli sakinlerine teslim edilmesi gerektiğini savunuyoruz. Dün olduğu gibi bugün de bunu savunuyoruz. Bunu Rex Tillerson’a da söyledik. Münbiç, Münbiçlilerin olmalı.
YARGI 28 ŞUBAT’IN SİVİL KANADINI ORTAYA ÇIKARIR
Yargı, 28 Şubat süreci döneminde görev alan generallerle ilgili karar vermek üzere. Ergenekon ve Balyoz sanığı askerlerin bir kısmı ve medyanın bir bölümü 28 Şubat’ın FETÖ kumpası olduğunu söylüyor. Siz ne dersiniz?
Cumhurbaşkanı ve bir siyasi partinin genel başkanıyım. O süreci kısmen bedel ödeyerek yaşamış biriyim. O işin sivil kanatlarının bizim üzerimizde oynadığı oyunları gördük. Yargı bu işin sivil kanadının hangi boyutta olduğunu da ortaya çıkaracaktır.
Sivil kanat ile neyi kastediyorsunuz?
Sendikalar, medya, iş dünyası... O dönem ‘Beşli Çete’ mi ne diyorlardı? Ama bunlara hiç mi hiç dokunulmadı şu ana kadar. Savcının dediğiniz türden bir yaklaşım göstermesi, dosyalarda bazı şeylerin öne çıktığını gösteriyor. Dosyalar okunurken gözden kaçmış olanlar veya görülmek istenmemiş unsurlar herhalde öne çıkıyor. Şimdi muhtemelen bunlar da gündeme gelecektir. Bizim tek arzumuz, adaletin tecelli edilmesidir. O zaman verilmiş kararlarla mağdur oldukları için haklarını arayan insanlar var. Bedel ödemesi gerekenler buyursunlar bedelini ödesinler. O süreçte köşelerinden çok rahat, indirenler bindirenler vardı. Bizim muhtarlığımıza kadar uğraşanlar vardı. İnanıyorum ki yargı, adalet beklentisi içinde olan mağdurların haline çare olacaktır.
CEZAYİR’E ARŞİVLERİ AÇARIZ
CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, Cezayir’den, “Ülkemizle ilgili olarak sizin arşivlerinizden istifade edebilir miyiz?” şeklinde talep geldiğini belirterek, “Kendilerine, ‘Arşivler lokal bir mevzu değildir. Müracaatınızı yapın, gerekli talimatı elbette veririz. Başbakanlık arşivlerimizi sizlere tabii ki açarız’ cevabı verdik” dedi.