Güncelleme Tarihi:
CENEVRE SÖZLEŞMESİ
Operasyon sırasında, Afrin ve diğer yerleşim yerlerindeki terör örgütlerinin, sivilleri canlı kalkan olarak kullanma olasılığı, ayrı bir başlıkta değerlendiriliyor. Cenevre Sözleşmesi’nde sivil halkın korunması, canlı kalkan olarak kullanılmasının önlenmesi gibi başlıklar, askeri yetkililer tarafından değerlendirildi. Teröristlerin kendilerini güvene altına almak için sivilleri kalkan yaptığı, sivil kıyafetler giyerek halkın arasına karıştığı belirtiliyor.
UYARI VE BİLDİRİ
Bu nedenle planlama yapılırken öncelikle terörist bölgelerden sivillerin ayrılmasına olanak sağlanacak. Ardından harekâtın komutanları, anonslar yaparak sivil halkın bölgeyi terk etmesini isteyecek. Bildiriler dağıtılarak çağrı yapılacak. Operasyonlarda önce sivillerin bölgeyi boşaltması için uluslararası yasalarda belirtilen yollar ve süreler uygulanacak.
Ardından birden fazla bölgeye ayrılan ve birbirinden bağı koparılan alanlara saldırılar başlayacak. Afrin dahil tüm yerleşim yerlerinde, temizlik harekâtının mahalle mahalle değil, şehirlerin büyük bölgelere ayrılarak ayrı ayrı yapılması planlanıyor. Bütün bu operasyonun bahar aylarına kadar süreceği belirtiliyor. Bu planların, Şam yönetimine ait güçlerin Afrin’e girmesi durumunda değişeceği kaydediliyor. Tüm planların sahadaki gelişmelere göre değişebileceği ve revize edilebileceği dile getiriliyor.
SİVİLLERİ KULLANMAK SAVAŞ SUÇU
ULUSLARARASI hukukta, savaş koşullarında sivillerin canlı kalkan yapılması yasadışı olarak tanımlanıyor. Üç tür canlı kalkan öngörülüyor. Bunlar, “yakınlığa bağlı canlı kalkanlar, zorunlu canlı kalkanlar ve gönüllü canlı kalkanlar” diye tanımlanıyor. Korumaya yönelik düzenlemelerin gönüllü canlı kalkanları kapsamadığı belirtiliyor. Savaş Sırasında Sivillerin Korunmasına Dair 4’üncü Cenevre Sözleşmesi’nin 28’inci maddesinde, “Korunan bir kişinin varlığı, belli nokta veya alanları askeri harekât karşısında dokunulmaz kılmak için kullanılamaz” deniliyor. Sözleşmeyi ayrıntılandıran ek protokollerin ABD tarafından imzalanmadığı biliniyor. Ancak tüm ülkelerin, bu kuralları uluslararası örf ve adet hukuku olarak kabul ettiği belirtiliyor. 1998 tarihli Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin Roma Statüsü de, “Bir sivilin veya diğer bir korunan kişinin varlığının belli nokta, alan veya askeri güçlerin askeri harekâtlarda hedef olmaması için kullanılmasını” savaş suçu ilanı sayıyor.