Güncelleme Tarihi:
Gül, “Asya'nın kalbinde Güvenlik ve İşbirliği” başlıklı “Afganistan İçin İstanbul Konferansı”nın açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin de Afganistan'a ilişkin bölgesel iş birliğini teşvik ettiğini söyledi.
Geçen yıl ocak ayında düzenlenen, “Asya'nın Kalbinde Dostluk ve İşbirliği için İstanbul Zirvesi”nin 2007 yılında hayata geçirilen ve dün altıncı toplantısı gerçekleştirilen “Türkiye-Afganistan-Pakistan Üçlü Zirve” sürecinin bu çerçevedeki faaliyetlerin somut tezahürleri olduğunu belirtti.
Abdullah Gül, dün yapılan üçlü zirveye de değinerek, şöyle devam etti:
“2007 yılından itibaren Türkiye, Afganistan ve Pakistan bir araya geliyoruz ve dün altıncısını gerçekleştirdik. Bu sadece cumhurbaşkanları arasında bir zirve değil, cumhurbaşkanlarının toplantısına paralel bir şekilde, genelkurmay başkanları ve onların ekipleri, istihbarat teşkilatları ve onların ekipleri, içişleri bakanları ve onların ekipleri, bir araya gelmekteler. Bu toplantılar aynı zirvede, ama ayrı ayrı şekilde yapılmaktadır. Daha sonra hep beraber bir araya gelmekteyiz. Buradaki bütün amaç da şu: Bu üç ülkenin, özellikle de Pakistan ve Afganistan'ın kurumları arasında güveni artırmak, çalışma ortamını gerçekleştirmek ve iş birliğinin en ileri düzeye gitmesine fırsat vermek. Bu konuda oldukça ilerlediğimiz kanaatindeyim. Son aldığımız kararlarla askerlerimiz arasında ortak tatbikatlar, eğitimler, istihbarat teşkilatları arasında çok yakın çalışmalar... Bütün bunların da bölgedeki barış ve istikrara önemli katkısı olduğu inancındayım.”
Bununla birlikte, söz konusu süreçlerin hepsinin Afganistan için farklı alanlarda faaliyet gösterdiğini ifade ederek, bölgesel mekanizmaların daha fazla geliştirilmesine, tekrarlardan kaçınılarak tüm bu süreçleri tamamlayıcı bir yöntemle bunların arasında daha fazla sinerji yaratılmasına ihtiyaç bulunduğunu kaydetti.
Cumhurbaşkanı Gül, bölgesel iradenin sahiplenme ve yönlendirme olmadan bu hedeflere ulaşılmasının güç olduğunu vurgulayarak, “Büyük bir potansiyele sahip olan bölgesel iş birliği bölgeden başlamalı, birbirinden farklı girişimler özde birbirlerini tamamlamalıdır. Afganistan gibi çevresindeki ülkeler de güvenliklerini, istikrarlarını ve refahlarını bölgesel bir zeminde geliştirmelidirler” diye konuştu.
Bölgesel iş birliğinin teşviki için ileriye yönelik adımların belirlenmesinde bölgedeki şartların ve gerçeklerin gözetilmesi ve tedrici bir şekilde hareket edilmesinin önemli olduğunu ifade eden Gül, bazen bu şartların olumlu yönde değişimi için de çaba sarf edilmesi gerektiğini vurguladı.
KOMŞULUK BORCU
Cumhubraşkanı Gül, bugün herkesin, Asya'nın kalbindeki konumuyla, bulunduğu bölgeyi ve ötesini derinden etkileme potansiyeline sahip olan Afganistan ile dayanışma içinde olmak amacıyla toplandığını belirterek, “Afganistan'ın hassas geçiş süreci içinde bulunduğu bir dönemde bu masanın etrafında toplanmış dostlarının, yanında olduğunu bilmesi şüphesiz çok önemli. Bu dayanışma tablosu, Afganistan'ın halen karşı karşıya olduğu zorlukların üstesinden gelme çabalarını kuşkusuz daha da güçlendirecektir” diye konuştu.
Abdullah Gül, herkesin bildiği gibi Afganistan'ın bugün çeşitli sorun ve risklerle karşı karşıya olduğunu ifade ederek, bu meselelerin çok boyutlu ve karmaşık bir niteliğe sahip olduğunu dile getirdi.
“Kadim bir medeniyetin evlatları olan Afgan halkı, içinde bulunduğu bu durumu hak etmemektedir” diyen Gül, şunları kaydetti:
“Afganistan'ın mücadele etmekte olduğu terörizm, aşırıcılık, uyuşturucu ve insan kaçakçılığı bir ülkenin tek başına üstesinden gelebileceği sorunlar yumağı da değildir. Söz konusu sorunların kronikleşmesi, Afganistan'ın hak ettiği istikrarlı ve müreffeh geleceğine ulaşması yolundaki en büyük engeli teşkil etmektedir. Oysa Afganistan'da akan kardeş kanının durması, güvenliğin ve istikrarın tesis edilmesi, iyi yönetişimin kök salması, hepimizin ortak dileğidir. Bu ortak dileğimizin gerçekleşmesi için Afgan kardeşlerimiz kendi payına düşeni yapmakta ve ellerinden gelen çabayı sarf etmektedir. Ancak günümüzde hiçbir ülkenin, dostları ve ortaklarının yardımı olmaksızın bu denli karmaşık sorunlarla baş etmesi mümkün değildir.”
Abdullah Gül, şunları kaydetti:
“Afganistan'ın birlik, beraberlik, istikrar ve refahına katkıda bulunmak hepimizin komşuluk borcudur. Bu sadece komşuluk hukukumuzun değil, ortak çıkarlarımızın da bir icabıdır. Sizlerin devam eden güçlü destekleri Afganistan'da istikrar ve güvenliğin Afganların gözetiminde kalıcı şekilde tesis edilmesi bakımından özellikle önemlidir. Bugün yaşadığı sıkıntıların üstesinden geleceğini içtenlikle ümit ettiğim Afganistan böylece bölgesinin de daha güvenli ve istikrarlı olmasının teminatı haline gelecektir. Öncelikli olan aramızdaki dayanışmanın çok boyutlu bir şekilde sürekli geliştirilmesidir. Bugün burada bir araya gelmiş olmamızın bu yönde atılan önemli bir adım olduğuna inanıyorum. Bu adımın devamının da geleceğine eminim.”
Başta bölgenin ve tüm uluslararası toplumun bu zorlu yolculuğunda, Afganistan'ın yanında olmaya devam edeceğine olan inancını yineleyen Gül, “Bugün burada gerçekleştirdiğimiz toplantıyla bölgesel güvenliğin ve iş birliğinin geliştirilmesinde önemli bir adımın daha atılmış olacağını bir kez daha vurgulamak istiyorum” dedi.
"SIRT ÇEVİRME LÜKSÜMÜZ KALMADI"
Gül, günümüzde küreselleşmenin etkisiyle dünyada sınırların adeta belirsizleştiğini, bir ülke veya bölgede meydana gelen olayların ve sorunların diğer ülke ve bölgeleri de etkiler hale geldiğini söyledi.
“Ülkelerin dünyanın kendilerine uzak köşelerinde yaşanan sıkıntılara sırtlarını çevirme lüksü kalmamış, bir ülke sıkıntılar içinde yaşarken komşularının ve yakın çevresinin kalıcı güvenlik, refah ve istikrar içinde yaşamaya devam edemeyeceği anlaşılmıştır” diyen Gül, söz konusu gerçeğin kavranması ile uluslararası işbirliği ve dayanışma kavramlarının hiç olmadığı kadar önem kazandığını vurguladı.
Gül, ülkelerin, dayanışmanın sorunların çözümünü kolaylaştırdığının ve işbirliğinin herkesin çıkarına olduğunun bilincine eriştiğini ifade ederek, şöyle devam etti:
“Bu nedenle Afganistan'ın kendi güvenlik, refah ve istikrarını üreten, uluslararası toplumla ekonomik ve siyasi bakımlardan entegre olmuş bir ülke haline gelmesi için samimi bir bölgesel dayanışma iradesiyle desteklenmesi elzemdir. Bölgesel sahiplenme anlayışı çerçevesinde verilecek bu destek, Afganistan'ın sorunlarını aşmak için sarf ettiği çabaları güçlendirecektir. Bu sadece bölgesel güvenlik ve refaha değil, aynı zamanda küresel barışa da hizmet edecektir. Dolayısıyla hepimizin bunu açıklıkla görebilmesi ve bölgesel sahiplenme ve dayanışma bilinciyle Afgan kardeşlerimizle birlikte çalışması önem taşımaktadır. Bugün burada bu kadar geniş katılımla toplanmış olmamız, hepimizin bu bilince sahip olduğunu göstermesi bakımından da son derece önemlidir.”
Afganistan'ın kalbinde bulunduğu bölgenin insan kaynağı, ekonomik potansiyel ve kültürel derinlik bakımından zengin bir bölge olduğunu, jeostratejik konumu bakımından da uluslararası sistemde önemli bir yere sahip olduğunu dile getiren Gül, “Bu muazzam potansiyelin somut ilerlemelere tahvil edilebilmesi için işbirliği ve sahiplenme anlayışının bölgesel düzeyde kök salması ve filizlenmesi önemlidir” diye konuştu.
Gül, bugün Afganistan için işbirliğini teşvik eden uluslararası örgüt düzeyinde çabaların bulunduğunu ifade ederek, bu anlamda İslam İşbirliği Teşkilatı, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı, Asya'da İşbirliği ve Güven Arttırıcı Önlemler Konferansı, Şangay İşbirliği Örgütü, Güney Asya Bölgesel İşbirliği Örgütü gibi çok sayıda uluslararası örgütün daha geniş bir bölgesel perspektifte işbirliğinin güçlendirilmesinde önemli roller üstlendiğini kaydetti.
Cumhurbaşkanı Gül, bunlara ilaveten bölge ülkelerinin Afganistan'ı kapsayan üçlü ve dörtlü girişimlerinin bölgesel dayanışmanın ilerletilmesine önemli katkılar sağladığını vurguladı.