Güncelleme Tarihi:
Ancak, Afganistan’ın Taliban’a karşı verdiği mücadele de verilen desteğin bu tarihten sonra devam etmesi kararlaştırıldı.
Analistler, ABD ve NATO’ya bağlı 150 bin kişilik askeri gücün 2014’ün sonuna kadar Afganistan’ı terk etmesi sürecinde ortaya çıkabilecek senaryoları değerlendirdi:
EN KÖTÜ SENARYO
Eğer ABD dışındaki NATO üyeleri geri çekilme konusundaki baskısını artırır ve bunun sonucunda hızlı bir geçi çekilme süreci yaşanırsa, Afganistan’da güvenliğin teslim edileceği disiplinsiz ve eğitimi yetersiz yerel kuvvetler Taliban’a karşı etkisiz kalabilir. Bu durumda ülke tekrar bir iç savaş sürüklenebilir.
ABD’li üst düzey bir yetkili, NATO’nun diğer üyelerine kıyasla 2014 sonrasında ABD’nin Afganistan’da kısıtlı sayıda askeri güç bulundurmaya devam edebileceğini belirtti. ABD’li analistler, ABD Başkanı Barack Obama’nın Afganistan’daki 100 bin askerini Temmuz 2011’den itibaren geri çekmeye başlayacağını açıkladığını, bu açıklamanın Taliban’ı şimdide cesaretlendirdiğini belirtti.
NATO, 2011 sonunda Afgan güvenlik güçlerinin 300 bin kişiye ulaşmasını hedefleyen eğitim çabalarını hızlandırırken, bu çabalar çok sık yaşanan firarlar ve eğitimli asker sayısının az olmasından olumsuz etki görüyor. NATO, Eylül ayının sonunda yaşanan firarlar ve asker ile polis açığı ele alındığında, 133 bin yeni güvenlik personeline ihtiyacı olduğunu açıkladı.
Dahası, Afganistan Devlet Başkanı Hamid Karzai’nin 2014’ün sonunda görevinin ikinci dönemini tamamlıyor olması, ülkedeki istikrarsızlığı daha da artırabilir. Eğer yabancı güçlerin bıraktığı yeri Afgan güçleri gerektiği gibi dolduramazsa, Afganistan’daki gruplar arasında çıkabilecek çatışmalar ülkeyi 2001 yılında başlayan işgalin öncesindeki günlere götürebilir.
Böyle bir durumda, El Kaide militanlarının ülkeye geri dönüşünü sağlayacak şartlar oluşabilir. İstikrarsızlık İslami radikalciliği güçlendirebilir ve nükleer güce sahip Pakistan ile Orta Asya ülkelerinde tedirginlik yaratabilir.
Analistler, bu tür gelişmelerin ABD ve müttefiklerinin Afganistan’da ciddi bir stratejik mağlubiyet alması anlamına geleceğini ve NATO’nun itibarı zedeleneceğini belirtti. Ayrıca, büyük moral kazanacak İslami radikal militanların Batı ülkelerine yönelik saldırıları artacak.
OLUMLU SENARYO
NATO, uzun süreden beri Taliban’ı mağlup etmeye yönelik yorumlarda bulunmuyor. NATO’nun bakış açısından ele alınabilecek iyi bir senaryo, Afgan güçlerini artırırken ülkeden kademeli, organize bir geri çekilme süreci planlamak ve hükümetin standartlarını yükselten NATO’nun şartlarına uyumlu barış zeminini oluşturmak.
NATO, Karzai’nin El Kaide ile bağını koparmış Taliban liderleriyle militanların silahlarını bırakarak Afganistan’la bütünleşme çabalarını destekliyor. Karzai, militanların Afganistan anayasasına saygı göstermesinin yanı sıra başta kadın hakları olmak üzere insan haklarının geliştirilmesini istiyor.
Obama’nın Afganistan’daki asker sayısını artırmasının ardından, NATO militanlara yönelik saldırılarını artırdı. Taliban liderleriyle yapılan ön görüşmeler henüz sonuç vermekten uzak iken, militanlar ilk olarak yabancı güçlerin Afganistan’ı terk etmesini istiyor. Bazıları ise uzun süreli bir yıpratma savaşından galip çıkacaklarını düşünen militanların Karzai hükümetiyle görüşmek konusunda ne kadar ciddi oldukları hakkında şüpheli.
Militanlarla görüşmelerin desteklenmesi hükümetin anayasal zeminde Taliban karşısındaki duruşunu zayıflatabilir ve kadın haklarıyla eğitim konuların uluslararası çabaları zedeleyebilir. Her ne kadar hoş görülmese de, analistler Batılı ülkelerin yine de istikrara sahip olacak bir Afganistan için bu olasılığın kabul edilebileceğini belirtti.
EN İYİ SENARYO
ABD ve NATO, Taliban’ın açık bir yenilgiye uğrama şansının çok az olduğunu kabullendi. Son derece dini ve aşiret temelli militan hareket Afgan toplumunun derinliklerinde yerleşmiş durumda ve kökleri sökülecekmiş gibi görülmüyor. ABD ve müttefikleri için muhtemelen en iyi sonuç, Taliban’la yapılacak görüşmeler sonunda örgütün militan yapısına son vermesi ve El Kaide’yle bağlantısını kesmesi.
11 Eylül saldırılarının beyni Usame bin Ladin’in yakalanması, ABD’nin eski başkanı George Bush tarafından açıklanan asıl hedefin yerine getirilmesi anlamını taşıyor olsa da, bu beklenmeyen bir gelişme.