Adnan Hoca'dan sonra, İBDA-C de sapık ilişkiler örgütü

Güncelleme Tarihi:

Adnan Hocadan sonra, İBDA-C de sapık ilişkiler örgütü
Oluşturulma Tarihi: Ocak 15, 2000 00:00

Haberin Devamı

Liderleri Salih Mirzabeyoğlu'nun yasaklanmış altı ciltlik günlüğünden ortaya çıkan gerçek

RADİKAL İslamcı terör örgütü İBDA-C lideri Salih Mirzabeyoğlu'nun altı ciltten oluşan 'Tilki Günlüğü' adlı yasaklanmış kitabı, örgütün gerçek yüzünü ortaya koyuyor. Mirzabeyoğlu, günlüğünde, başkası ile evli bir kadınla birlikte yaşadığını, zina yaptığını, aynı anda çok sayıda kadınla da birlikte olduğunu, çek ve senet tahsilatlarını, sigara kaçakçılığı girişimlerini açık bir dille anlatıyor.

PKK'lıların kendisi ile yaptığı görüşmeleri de günlüğünde anlatan Mirzabeyoğlu, ‘‘PKK ile ittifak yapmışız’’ diyor. Günlüğünde militan arkadaşlarına da seslenen Mirzabeyoğlu, ‘‘Talabani ile Barzani'nin kızlarını alacağız, o tarafa bir gidelim’’ ifadesini kullanıyor.

TEVRAT BENZETMESİ

Terör örgütü militanları tarafından 'Kumandan' olarak çağrılan Mirzabeyoğlu, zinalarını, iki ayrı kadınla evli olduğu sırada yeni kızlarla ilişkisini ve cünup olarak namaz kılışını en ince ayrıntısına kadar anlatıyor. Yaşadığı garip ruh hallerine tasavvuf anlamında yorumlar getiren Mirzabeyoğlu, anılarını Tevrat'la karşılaştırıyor. Tevrat gibi kendi anılarında da çeşitli şifreler olduğunu öne süren Mirzabeyoğlu, ‘‘Gerekirse reklam için namaz kılarım’’ diyor.

SIVAS OLAYLARI HARİKA

Uğur Mumcu, Çetin Emeç, Muammer Aksoy cinayetleri başta olmak üzere, birçok olayla ilgili duygularını günlüğüne aktaran Mirzabeyoğlu, Sivas Madımak Oteli'nde 37 aydının ölümü ile sonuçlanan olay için ise 'Harika' değerlendirmesi yapıyor.

MİLLİ NİZAM PARTİSİ'NİN KURUCUSU

Taraftarlarına atfettiği günlüğünde Milli Nizam Partisi'nin kurucusu olduğunu ileri süren Mirzabeyoğlu, Necmettin Erbakan'ın çenesine yumruk attığını da ileri sürüyor.

Ahmet Taner Kışlalı cinayetiyle bir kere daha gündeme gelen İBDA-C örgütünün liderinin günlüğünde geçen mafyavari cinayetler ve tahsilatlar ile ilgili bölümler ise son derece çarpıcı.

TAHSİLATI BİZE VERECEKMİŞ

30 Ağustos 1989. Ahmet Altıntepe benimle konuşmaya geldi. Birinin vurdurulması işi. Nazif Keskin bana geldi. Yarın bir silah vereceğim.

1 Eylül 1989. Ayhan Altıntaş, çek tahsili işimizle ilgili olarak, Alican İmamoğlu isimli birine ateş etmiş. Ahmet Altıntaş, bana dolandırıldığını söylediği bir adam getirmişti. 259 milyondan fazla bir iş. Mafya numaraları karşısında bize güveniyor. Ayrıca adamın tahsil edemediği 6-7 milyar liralık çek ve senedi varmış. Tahsilatı bize verecekmiş.

9 Ekim 1989. Nazif Keskin'le görüştük. Beşiktaş'ta iyi bir yerle bağlantı kurmuş. Yarın Ali Osman Zor ile beraber, yabancı sigara alıp oraya devredecekler. Aslında günde 100 paket sürmek çok kolay iş. Günde aşağı yukarı 5 milyon bırakır.

8 Kasım 1989. Nazif Keskin, Kürt İdris ve birtakım adamların Taksim'deki yerine takılıyormuş. Nazif Keskin para ve senet, Ünsal Zor ise para getirdi.

15 Kasım 1988. Yattığım yerde biri arkadan sarılıyor. Şuurum net ve uyanığım. Omuzlarımdan kavramış. Acaba cin mi? Sürekli La Havle çekiyorum.

15 Kasım 1988. Kapalıçarşıdaki kuyumculardan haraç alma davasında bir takım müdahaleler olabilecek.

22 Kasım 1989. Benim yeni arabayı alıp İBDA'ya gittik. Bir çakalın dişlerini sökeceğim!

27 Kasım 1988. Birini öldürmüşüm, bahçeye gömüyorum. Bahçede adamı arıyorlar ama öldüğünü bilmiyorlar.

20 Temmuz 1989. İnci Baba diye tanınan kabadayılardan Nabi İnciler, hamamda. Altında peştamal, üstü çıplak, ben giyiniğim. Ayağımda siyah pantolon var. İnci Baba gayet dinç ve güleryüzlü. Benim ağzımı viski ve sigara alım satımı hususunda yokluyor.

AYDINLARIN ÖLDÜRÜLMELERİNE SEVİNMİŞ

Mirzabeyoğlu, günlüğünün bir kısmında Muammer Aksoy, Uğur Mumcu, Eşref Bitlis, Çetin Emeç'in öldürülmeleri ile ilgili düşüncelerine de yer veriyor:

1 Şubat 1990. Kemalist dernek yöneticisi Profesör Muammer Aksoy, Ankara'da evinin girişinde vurularak öldürüldü. O ki, Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde 12 Mart 1972'ye gelinmeden önce, epey hızlı bir solculuk dönemi yaşamış ve solcu talebelere cüret aşılamıştı. 'Devrim için gerekirse bir takım kelleler uçurulacaktır' gibi keskin devrimci yazıları vardır.

24 Ocak 1993. Cumhuriyet Gazetesi yazarlarından ve Laik Cumhuriyet'in binlerce Müslüman'ın kanına girmiş olmasını tabii karşılayıp alkışlayanlardan Uğur Mumcu, arabası bombayla havaya uçurularak öldürüldü.

7 Mart 1990. Din düşmanı olan uyduruk ve gazi yolundaki şehitler kervanına, 'uyduruk bir kıymet' daha katıldı. Hürriyet Gazetesi Yönetim Kurulu üyesi ve yazarı, İslam düşmanı Çetin Emeç öldürüldü.

17 Şubat 1993. Jandarma Genel Komutanı Orgenaral Eşref Bitlis, Ankara'da uçağının düşmesi sonucu yanındaki üç subay ve bir astsubay ile birlikte paramparça oldu. Bir Atatürkçü idi ve şeriat düşmanıydı. Uğurlar olsun...

2 Temmuz 1993. Sivas'ta harika...

GÜNLÜKTEN:

ÇAPKIN SAFFET'İN MACERALARI

Salih Mirzabeyoğlu'nun günlüğünde, örgüt militanlarının kadınlarla girdiği karmaşık ilişkiler de çokça yer alıyor. Kendisi de aynı anda çok sayıda kadınla grup seks yapan Mirzabeyoğlu'nun günlüğünde 'Çapkın Saffet'in maceraları şöyle yer alıyor:

17 Ağustos 1987. Saffet Bey, Nefise Hanımı yanağından öpüyor. Onun annesi Saadet Hanımı şehvetle dudağından... Sonra Fasıla Hanımı ve ardından uykudan uyanmış olan Bedia Hanımı..

21 Ağustos 1987. Saffet Bey, Fasıla Hanım'la cima(Cinsel ilişki) halinde

19 Ekim 1988. Divan üzerinde bir kadın ve kucağında 3-4 yaşlarında bir çocuk. Saffet Bey'in kadına meyli var. Kadın naz yaparken cilveyi de ihmal etmiyor. Ayak parmaklarını, onun ayak parmaklarına değdiriyor.

19 Aralık 1986. Fasıla Hanım, uzun uzun Saffet Bey'in dudaklarını öpüyor ve emiyor.

2 Ocak 1989. Bir sürü çıplak insan. Saffet Bey, şarkıcı Aliye Arsoy ile çıplak bir kadın vaziyeti odanın kapısından görüyor ve esef ediyor. Saffet Bey'in Ermeni sevgilisi imiş. Aldatılmışlık hissi! Sırt üstü yatmış, iri topluca ve sakallı bir genç. Dikkat edince ağaç kalınlığında ve yapraklarla perdelenmiş gibi duran kısmın bir ağaç değil, tenasül uzvu olduğunu görüyorum. Tenasül uzvu açıkta. Birbuçuk metre uzunluğunda ve 20-25 santim genişliğinde ağacı andıran tenasül uzvu! Bunun fatihliğe alamet olduğunu düşünerek gözlerimi dikmişken, birden adam bana göz kırpıyor.

11 Ocak 1986. Saffet Bey, Neşe Hanım'la uygunsuz bir vaziyette. Tedirgin çünkü, Fasıla Hanım gelebilir ve gözetleyebilir.

8 Nisan 1986. Bir kız ... Oturduğu yerde elbisesi kalçasına kadar açık, Saffet Bey gerekeni yapıyor.

3 Temmuz 1989. Fasıla Hanım, 'Cemal (Kocası), böyle oturup seninle konuştuğumuza inanmıyordu', diyor. Saffet Bey, Cemal'in yokluğunda Fasıla Hanım'a hemen taarruza geçiyor.

Askere başkasını göndermiş

METRİS Cezaevi'nde tutuklu bulunan İBDA-C lideri Salih Mirzabeyoğlu'nun kendi yerine bir başkasını askere gönderdiği ortaya çıktı.

1989 yılında yaşanan olayda, askere Cihan Demirci'nin gittiği belirlendi. Ancak, İBDA-C liderinin bu hilesi kısa sürede anlaşılınca, Aralık 1992'de Askeri Mahkeme tarafından tutuklandı.

Mahkeme tarafından 20 ay hapis cezasına çarptırılan Salih Mirzabeyoğlu, kararın temyizde bozulması ve o sırada çıkan bir kanunla '40 yaşını geçmiş kimselerin bedel yatırarak, askerlikten muaf kalmaları' imkanı üzerine askerlik yapmaktan kurtuldu.

Mirzabeyoğlu'nun, sahte çürük raporu almak için Eskişehir'deki Hava Hastanesi doktorlarına rüşvet verdiği, fakat o dönemdeki bir doktorun karşı çıkması üzerine bu planının da başarısızlıkla sonuçlandığı anlaşıldı.

İBDA-C içinde grup seks

Örgüt liderinin kadına bakışını gösteren en çarpıcı olay ise onun annesini tanımlarken kullandığı cümleler oluyor. Mirzabeyoğlu, annesinin, babası için bir müsekkin (sakinleştirici) olmaktan öteye bir değer taşımadığını belirtiyor.

Mirzabeyoğlu'nun kadınlarla olan ilişkileri ise bütün açıklığı ile günlüğüne yansıyor:

5 Ekim 1988. Genç bir kız. Aramızda sempati doğuyor. Benle evlenmek isteyip istemediğini soruyorum. Kabul ediyor. Bizim eve geliyoruz.

3 Kasım 1984. Bir zina suçu işlemişim ve onu hatırlayarak müthiş bir pişmanlık ve tövbe duyguları içindeyim..

9 Kasım 1989. Annem Mediha Hanım, O Salim Paşa'nın kızı Zafer Hanımefendi'nin şanlı gelini değil, konağın hizmetçisi ve Fazıl Bey'in bilmem ne otu gibi müsekkin ilacıdır, o kadar!..

28 Aralık 1983. Tanıdık bir genç kadın veya kız bir yere gidiyormuş. Karşılaşıyoruz. Tokalaşıp öpüşüyoruz. Yanak, dudak karışımı olması dikkatimi çekiyor.

25 Mayıs 1988. Hatice veya Zehra diye ikinci bir kızla ikinci evlenmem söz konusu. İsim üzerinde duruyorum. Mehmet Fazıl, para bakımından yardım edeceğini söylüyor.

8 Mayıs 1987. Her ne kadar karı koca imişsek de, Maviye Yılmaz beni seviyormuş ama başkasıyla evliymiş. Karışık bir durum.

18 Mayıs 1986. İsmi Aynur olan 35 yaşlarındaki bir kadın Ercan'ı dudaklarından emerek öpüyor. Ve giderken ona, hadi benimle gelsene, bak sana ne yapacağım diye ısrar ediyor. Ben, Aynur denilen kadın beni çağırsa diye hayal ediyorum. Ve öbür odada neler yapabileceğimizi hayal ediyorum.

20 Mayıs 1986. Üniversiteye yazılmışım. Hukuk Fakültesi'nde sınıftayım. Akranlarım dördüncü sınıfta iken, benim dörtten ayrılıp birinci sınıfa gitmem ne kötü. Koridorda bir yerde iken, Eskişehir'deki sokağımızda oturan Gülçin isimli sarışın bir kız, dar ve dekolte bir elbise ile karşımda. Benden davet bekliyor. Elini cebime sokuyor, elimden tutuyor. Bu kız harikulade güzel ve insanı baştan çıkartacak kadar güzel.

6 Temmuz 199. Garip bir durum. Benim iki eşim varmış. Bu yüzden Hayran Hanım, benle evli olmaktan çok, flört gibi davranıyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!